8

53.4K 5.3K 9.4K
                                    

[DÜZENLENMİŞTİR]

...

I fell by the wayside, like everyone else
I hate you, I hate you, I hate you
But I was just kidding myself
Our every moment, I start to replace
'Cause now that they're gone

Lewis Capaldi - Before you go

....

|Tabağındakiler bitmezse yarın süt molası veremezsin|

İş çıkışı evime uğrayıp gardırobumdan birkaç çift kıyafet aldıktan sonra vampirlerin evine geri dönüş yapmıştım. Bu süreçte ise yanımda, şoförlüğümü üstlenmiş olan Kim Taehyung vardı. O ürkütücü evin en küçüğü, fakat dediğine göre en güçlüsü. Uzun sayılmayan yolculuğumuzda tek bir kez konuşmuştu o da evime girerken bana 'çabuk ol' diye seslenmesiydi. Soğuk biriydi, güçlü olsa ne yazardı?

Beyefendinin dilediği üzere hızlı davranıp kırmızı sırt çantamın içine doldurduğum kıyafetlerimle birlikte arabaya bindim ve on beş dakika sonra ise artık onun evindeydik. Beni beklemeden arabadan çıkmıştı ve ona yetişmek için koşmak zorunda kalmıştım çünkü o büyük kapıyı kendim açamayacak kadar güçsüz hissediyordum. Hoş, benden güçlü bir insanın de açabileceği meçhuldü.

Ağır kapıdan geçtikten sonra uzun koridor boyunca yürümüş ve salona varmıştık, yine o önde ben arkadaydım. Yetişmek cidden zor oluyordu bu yüzden sadece kapıdan geçerken yanında duruyordum, geri kalan zamanlarda arkasında olmayı tercih ediyordum.

"Oh, Jeongguk. Hoş geldin."

Tekli koltukta, elinde kitabıyla oturan Seokjin hyung'un bana seslenmesiyle kocaman gülümseyip seke seke yanına gittim Kim Taehyung'u geride bırakarak.

"Hyung. Ne okuyorsun?" dedim koltuğun kol kısmına oturup elinde tuttuğu kitabın sayfasına göz gezdirirken. Kitap okumayı pek sevmezdim, hele ki böyle resimsiz ve küçük yazılı kitapları ki hiç...

"Psikoloji üzerine bir kitap. İlgili misin?"

"Ah, hayır. Hiç hem de."

Biz aramızda kitap muhabbeti yapmaya başlamışken Taehyung da üzerindeki ceketi çıkarıp diğer bir tekli koltuğa oturmuştu. Gözlerinin üzerimizde olduğunu fark ediyordum fakat ona dönüp de laf dalaşına girmeye niyetim yoktu. Seokjin hyung ile anlamadığım konularda sohbet etmek daha ilgi çekici geliyordu.

On beş dakika kadar sonra sohbetimiz dış kapının açılmasıyla bölünmüş ve uzun koridorda ortanca vampir belirtmişti. Kim Namjoon. Ondan hâlâ fazlasıyla çekiniyordum ve alışabileceğimi sanmıyordum. Benden nefret ediyor, gördüğü yerde beni ezip geçmek istiyor gibi bakıyordu. Ki bence öyle de yapmak istiyordu.

"Ben geldim." dedi tok sesi ve düz ifadesiyle. Beni gördüğü için modunun düştüğünü anlayabiliyordum, sayesinde bu evde bir fazlalık gibi hissediyordum kendimi. Gerçi, farksız sayılmazdım. Kendi evim varken eften püften korkularım yüzünden başkalarının evinde kalıyordum, üstelik o evde benden rahatsız olan birileri varken.

"Üzerini değiştir de yemek yiyelim." dedi Seokjin hyung ona gülümserken. Sahi, bu adama gülümsemek nasıl bir duyguydu?

"Saat daha yeni altı olacak bu saatte ne yemeği? Biz yemeğimizi gece yarısı yemiyor muyuz hyung?"

vampire fam |taekook✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin