Tarağı saçlarımın arasından geçirirken aynada kendimi süzdüm. Güzel görünüyordum bence. Saçlarımın yeterince iyi olduğunu düşündüğümde tarağı aynanın önüne bıraktım ve son kez kendimi süzdüm.
Çantamı alıp odanın kapısını açtığımda odaya son bir bakış atıp ortalığın toplu olduğundan emin oldum. Annemin belki de katı olduğu tek şey yatak düzeni ve temizliğiydi. Takıntılı bir hassasiyeti vardı bu konuda.
Babam kahvaltı masasından kalkarken beni gördüğünde durdu. Hızlı adımlarla yanına ilerleyip kollarımı fit beline sardım. Cidden formuna dikkat ediyordu.
"Derslerini iyi dinle ve kendine dikkat et."
"Sen de dikkat et."
Babam kapıya doğru ilerlerken masada oturan Makoto dün olanlardan dolayı hâlâ sinirli görünüyordu.
"Umarım derslerde başına kötü şeyler gelir ve tüm katılım notların sıfır olur."
Gözlerimi kısıp Makoto'ya bakarken annemi kontrol ettim. Kapıda babamı geçiriyordu. Makoto'nun yanına oturup kafasına vurduğumda ufak bir çığlık attı.
"Benimle düzgün konuş yoksa seni ayağına ip bağlar çatıdan aşağı sarkıtırım."
Yüzünü buruşturup önüne döndüğünde sırıttım. Bu dediğime karşı çıkamamıştı çünkü küçükken onu ikinci kata çıkan merdivenden 'oyun oynayacağız' adı altında cidden sallandırmıştım.
Hem ipi sıkı bağlamam hem de babamın tesadüfen bunu erkenden fark etmesi, Makoto'nun hâlâ yaşıyor oluşunun sebepleriydi.
Birkaç dilim peynir ve birkaç zeytini ard arda ağzıma atarken annem de masaya gelmişti.
"Çıkalım çünkü Makoto'nun dersine on beş dakika kaldı. " Hızla kafamı kaldırıp saate baktım.
"Benim dersime yarım saat var daha."
Mecburen bu gereksiz yüzünden erken gidip beklemek zorundaydım.
Çantamı bıraktığım yerden alıp kapıya, ayakkabılarımı giymeye yöneldim.
Çoktan hazır olan Makoto ellerini kumaş pantolonunun cebine sokmuş kınayan gözlerle beni süzüyordu.
"Her zaman çirkinsin ama bugün ayrı bir çirkinlik var sende."
Kaşlarımı çatıp ona baktım. "Seni gebertirim."
"Bu tiple sadece katil olabilirsin zaten." Kahkaha attığında arkadan annemin sesini duydum ve gülümsedim.
"Ablanla düzgün konuş Makoto, çok ayıp!"
"Evlat ayrımcılığı bu yaptığınız resmen!" Makoto ayağını yere vurduğunda bu çocukça davranışı yanaklarını sıkmak istememe neden oluyordu ama kardeşim olduğunu düşününce o sevimlilik tamamen yok olmuştu.
"Çöpten aldığımız seninle ben bir miyim sence?"
"Anne çöpten aldık diyor, bir şey de şuna!"
"Misa, sen de uğraşıp durma şu çocukla!"
Omzumu silkip Makoto'ya dil çıkardım. Çöpten aldığımıza inanacak yaşı geçmişti ancak bunu söylediğimde çileden çıkıyordu. Ayakkabımı giyip arabaya doğru koşan Makoto'nun arkasından yavaş adımlarla ilerledim. Annem de arkadan gelip arabayı açtığında içeri atlayan Makoto'ya göz devirdim.
Annem şoför kapısını açarken ön kapıyı açıp oturdum. Kucağımdaki çantamın küçük ön gözünden telefonumu çıkarıp saati kontrol ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
give me the notes ❧ haruto
Fanfiction❧ give me the notes bilinmeyen: Kimya notlarını atsana (18.43) miyoko misa: Sen kimsin (19.13) bilinmeyen: bugün konuştuk bilinmeyen:notlarını vereceğini söyledin ya [HarutoWatanabe×Girl] ©helenrensa | 2021