Yavaş adımlarla ilerlerken yanımdaki uzun bedene baktım. Ona Hitomi ile yakın olmamasını söylemek istiyordum ancak nasıl söyleceğim konusunda pek fikrim yoktu.
Derin bir nefes alıp elimde olan telefonumu daha sıkı tuttum.
"Hitomi'den hoşlanıyor musun?"
"Ne!?" Kafamı kaldırmadan omzumu silktim. "Duydun işte."
"Bu nerden çıktı anlamadım ama hayır." Umursamaz sesi kulağıma dolduğunda adımlarımı daha da yavaşlatıp ona baktım. "Ama o senden hoşlanıyor."
"Yani?" Durup bakışlarını gözlerime sabitlediğinde sohbete başlama şeklimden utandım ancak bu durumu toplamak zorunda hissediyordum.
"Sana normal gelebilir ama ona umut veriyorsun. Senin ondan hoşlandığını düşünmesine neden oluyorsun."
Boş bakışları üstümdeyken rahatsızca kıpırdanıp yola doğru döndüm. Madem söyleyecek bir şeyi yoktu bu konunun üstüne gitmeyecektim.
"Dün sen benimle konuşmadığından arkadaşınla konuşmak zorundaydım, öyle değil mi?"
"O benim arkadaşım değil."
Şaşkın bakışları üzerimdeyken yavaş adımlarla yürümeye başladım.
"'Arkadaşım değil' ne demek?"
Omzumu silkip yürümeye devam ettim. Birkaç adımda bana yetiştiğinde ona bakmamak için çaba sarf ettim.
Yanındayken tuhaf hissettiriyordu. Kesinlikle kötü değildi bu his, sadece tuhaftı. Ne mutlu oluyordum ne de mutsuz. Sanki bir sihirle yanıma ışınlanmış, kısıtlı bir zaman sonra gidecek gibi.
"Külkedisi masalıyla aynı hissiyatı veriyorsun."
"Ne?"
Onu umursamadan yürümeye devam ettim. Büyük adımlarla yanımda geldiğinde ağzının içinde bir şeyler mırıldandı. Anlamamıştım ama sorgulamadım. Okulun önüne geldiğimizde bana döndü.
"Sanırım burada ayrılıyoruz."
"Hayır, sorun değil. İçeri birlikte girebiliriz."
Şaşkınca gülümsediğinde kartımı güvenliğe uzattım. Aslında sorun vardı. Onunla görünmek, hakkımda söylenecek onca şeyi duymak demekti.
Haksızlığa pek tahammülüm olmadığı gibi hakkımda bir şeyler konuşulurken her şeyi sineye çekecek bir tipte değildim. Muhtemelen insanlara kendimi açıklamaya çalışacak ve daha yanlış anlaşılacaktım. Bütün bunlara sessiz kalamaz, konuştukça bir yere varamazdım.
Bu yüzden onunla görünmeyi hep reddetmiştim ama kalın kafalı Haruto bunu bir türlü anlamamış, bu isteğimi farklı yerlere çekmişti.Görevli öğrenci kartlarını ona yakın olan Haruto'ya verdiğinde kartımı bana uzattı. Kartı elinden çekmeme rağmen diğer ucunu sıkıca tutuyordu. Kafamı kaldırıp gözlerine baktığımda bunu istiyormuş gibi usulca kafasını salladı.
"Hitomi hakkında bir açıklaman var mı?"
Başımı iki yana salladım. "Ne duymak istiyorsun?"
"Yakın arkadaşın olmadığını söylüyorsun ama öyle davranmıyorsun."
O konuşurken kartı sertçe çekip aldım elinden ve gözlerine baktım tekrar.
"Bak, her şeyi sana anlatamam. Sadece onunla bu kadar yakın olacaksan aramıza biraz mesafe koymamız gerekiyor. " Yavaş adımlarla ilerlemeye başladığımda arkamdan geldi yine.
Kafasını salladı ve sırıttı. "O mu ben mi muhabbeti mi bu?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
give me the notes ❧ haruto
Fanfiction❧ give me the notes bilinmeyen: Kimya notlarını atsana (18.43) miyoko misa: Sen kimsin (19.13) bilinmeyen: bugün konuştuk bilinmeyen:notlarını vereceğini söyledin ya [HarutoWatanabe×Girl] ©helenrensa | 2021