Her çocuğun farklı hayalleri vardır. Bazıları kahraman olmak ister,bazıları istemez. Ama genelde hayallerine çoğu çocuk ulaşamaz. Leon hiç bir zaman bir kahraman olmak istememişti. Ya da bunu düşünecek vakti olmamıştı. Ailesini küçük yaşta kaybetmişti. Amcası Caramon onu yanına almış ve aynı yaştaki oğlu Rezok ile birlikete yetiştirmiş, birbirinden hiç ayırmamıştı. Leon, Rezok ile birlikte çiftlikte çalışyordu. Akşamları da Caramon'a handa yardım ediyorlardı. Bütün günü bu şekilde harcayınca da haliyle hayal kurmaya pek zaman kalmıyordu. Sharkar kasabasında zaten hayallerin gerçek olması gibi bir durum yoktu. Hayat sıkıcı olabilecek kadar sıradandı. Çoğunlukla kimse köyden dışarı bile çıkmazdı. Ama o gün köye yaşlı cübbeli bir adam yanında genç biriyle birlikte gelmişti. Yaşlı adamın uzun, gür sakalları vardı. Yaşı yüzünden belli olmasına rağmen sakalları tam olarak beyazlamamıştı. Cübbesi beyazdı. Ama kirlenmişti. Yanındaki çocuk temiz traşlıydı. Kızık saçlı ve yeşil gözlüydü. İnce kemikli yüzü ile efsnelerdeki ejderhaları andırıyordu. Üzerinde eski püskü kıyafetler ve aynı şekilde eski bir pelerin vardı. Çok para getirecek bir çifte benzemiyorlardı. Ama Caramon'un kanı onlara ısınmıştı ve onları içeri almıştı. İri yapılı ve uzun boylu kuzenler Leon ve Rezok garsonluk yapıyorlardı. Leon yanlarına geldi ve "Kalmayı düşünüyor musunuz beyefendi?" diye sordu. Yaşlı adam "Evet, ikimize tek bir oda istiyoruz. Bir de birer tabak yemek yemek olursa fena olmaz. " -bu sırada bir masaya oturmuşlardı-"Yemek olarak neyiniz var?" dedi. Leon "Bu akşam nefis fırında patetesimiz var. Ben de bir an önce işleri bitirip yemek isytiyorum." dedi ağzı sulanarak. Yaşlı adam gülümsedi "İstersen gel bize katıl. Birer tabak patetes istiyoruz." dedi. Leon "Şeref duyarım efendim." dedi Leon. Rezokla birlikte dört tabak yemek ve dört birayla birlikte masaya dödüler. İyi bir molanın zamanı gelmişti. Yaşlı adam "Biz bira istemedik ki." dedi. Ödeyemeyeceği için utanmak istemiyordu. Rezok "Biralar bizim ikramımız. Afiyet olsun." dedi. Genç olan şu ana kadar hiç konuşmamıştı. Leon ve Rezok'u inceliyordu. Yaşlı adama bir bakış attı. Dudaklarını oynatarak "Onlar mı?" dedi. Yaşlı adam başını evet anlamında salladı. Leon "Yolculuğunuz nereye?" diye sordu. "Belirli bir yer yok evlat, birilerini arıyoruz." dedi yaşlı adam. Sesini kısarak devam etti. "Ben son ak büyücü Solhan Astshal. Bu da çırağım Elan. Biz iki kuzen arıyoruz. İki savaşçı. Bize yardım etmeleri lazım yoksa insanlık çok şey kaybedebilir." dedi Solhan. Leon-aslında hevesli olmasına rağmen öyle gözükmemeye çalışarak-"Savaşçılar bu tarafa uğramazlar." dedi. Rezok da onaylar bir biçimde kafasını salladı.Elan ilk kez konuşarak "Savaşçı potansiyeli olan iki çiftçi diyelim. Ben de bir büyücü değilim ama eğitiliyorum. Savaşçılar da eğitilirler." dedi. Leon ne demek istediğimi anlamıştı ve düşünceli bir hale bürünmüştü. Buraların en uzun boylı ve yapılı gençleri onlardı. Böyle bir şeyi ilk defa düşünmesine rağmen oldukça cazip gelmişti. Rezok'la yan yana savaşmak... Çok çekiciydi. Birden Rezok'un sesiyle uyandı. "Kimden bahsettiğinizi söylerseniz daha çok yardımcı olabiliriz."dedi. Aslında anlamış olmasına rağmen. Solhan "İkiniz." dedi ve son lokmasını yiyip birasına uzandı. Leon ve Rezok kalakalmışlardı. "Ş-şimdi sen bizden sa-savaşçı olmamızı mı istiyorsun?" diye sordu Leon. Galiba biraz yüksek sesle konuşmuştu ki amcası Caramon onu duymuş ve yanlarına gelmişti. Soğuk bir yüzle "Ne dönüyor burda?" dedi Caramon. Salhon ayağa kalkıp Caramon'un yanına gitti ve kulağına bir şeyler fısıldadı. Caramon bembeyaz kesilmişti. "Hayır!" dedi. "O çocuklar bunlar değil. Çok uğraştık. Randall bu yüzden öldü. Onlar Leon ve Rezok değil. Onları rahat bırak!" dedi sinirli ve korkmuş gözüken Caramon. O sırada neler olduğunu anlamayan Leon ve Rezok şaşkın bir biçimde Caramon'a bakıyorlardı ki Elan onları uyandırdı "Caramon size hiç Randall Roysword'un hikayesini anlattı mı? Babanın neden öldüğünü biliyor musun Leon?" diye sordu. Leon kalakalmıştı. "Benim babamın adı Roysword değil. Joysword." diyebildi sadece. Rezok "Babam bize amcamın sadece cesurca öldüğünü söyledi. Başka bir şey anlatmadı." dedi. Elan bir şeyler biliyordu. Leon bunu anlamıştı. Aynı zamanda amcasının birşeyler sakladığını da anladı. Birden hiç sormadığı şeyleri kendi kendine sormaya başladı. Babası nasıl ölmüştü? Bu köyde bir insan nasıl cesurca ölebirdi? Elan, Roysword derken neden bahsediyordu?Amcası niye hiç bir şey anlatmamıştı? O bunları düşünürken Caramon sakinleşmiş ve Solhan'la birlikte bir masaya oturmuş sessizce tartışıyordu. Rezok da onun gibi düşüncelere dalmıştı. "Anlat." dedi Leon. Elan ve Rezok ona dönüp "Ne dedin?" diye sordular. "Elan," dedi Leon "sen bizim hakkımızda birşeyler biliyorsun. Anlat bize. Bilmemiz gerek." dedi. Elan evet dercesine başını salladı. İç çekti ve anlatmaya başladı. "Leon senin baban, Randall Roysword. Daha doğrusu Elflerin, cücelerin, insanların ve hatta orkların Kralı, tüm krallıkların hakimi, Efsanevi Randall Roysword. Soyadının anlamı Kraliyet Kılıcı. Rezok, senin baban da Caramon Roysword. Tam olarak söylemek gerekirse, Kraliyet muhafızı, ejderha süvarilerinin lideri ve tüm mülkün varisi. Ya da eskiden öyleydi. Son Savaş'ın tam hikayesini ben bilmiyorum. Ama Kral Randall, ejderhasının sırtından düştüğünde yanına gelen Caramon'a sizi güvende tutmasını ve Kehanet'ten kaçırmasını söyledi." dite devam ederken Leon araya girdi " Bir dakika, bir dakika. Ne kehanetinden bahsediyorsun sen?" dedi. Lafının kesilmesine aldırmayan Elan "Kehanet çok gizlidir. Sadece yüksek rütbeli kişiler tarafından bilinir. Ben bir kehanet olduğunu bile hikayeden öğrendim. Ve bu kehanette bizim ve belki de birkaç kişinin daha yeri var. Solhan Kehanet'i herkesi topladığımız zaman öğreneceğimizi söyledi." dedi. Rezok şüpheli bir şekilde "Senin yerin ne peki? Sadece büyücünün çırağı olamazsın. Sana neredeyse her şeyi anlattığına göre fazlası olmalı." dedi Rezok. Elan sesini daha da alçaltarak "Ben bir Ejderdoğanım. Son ejderdoğan. Solhan soyadımı bu yüzden söylemedi. Tam adım Elan Dragonborn." dedi. İkisi de kalakalmışlardı. Kısa bir süre sessizlik oldu. İlk konuşan Leon oldu "Yani yarı insan yatı ejderha olduğunu mu söylemye çalışıyorsun." diye sordu. Elan "Öyle de denebilir." dedi. "Bazı ejderha büyülerine sahibim ve babam da süvariydi. Nasıl öldüğünü bilmiyorum. Ama büyücü biliyor. Bu yüzden onun çırağı oldum. Kehanet ile birlikte Son Savaşın da hikayesini anlatacak. Bunu bekliyorum. Anlattıklarını dinledikten sonra kalıp kalmayacağıma karar vereceğim. Bence siz de bu şekilde yapmalısınız." diye bitirdi. Leon ve Rezok düşüncelere dalacakken Solhan ve Caramon yanlarına geldiler. Caramon "Bu gece erken kapatacağım. Konuşmamız lazım." Solhan'a dönerek "Gidip dinlen eski dostum. İki saate hazır olun." dedi. Solhan başını salladı ve Elan'la birlikte yukarı çıktılar. Onlar dinlenirken-aslında Elan hiç uyumamıştı- Leon ve Rezok dalgın bir şekilde çalışmaya devam ettiler. İki saat sonra herkes gitti ve hanı kapattılar. Saat gece yarısına geliyordu. Misafirler odalarına çekilmişti. Şöminenin yanındaki masada Leon, Rezok, Elan, Solhan ve Caramon oturmuşlar, camdan lapa lapa yağan karı seyrediyorlardı. Bir süre sessizce oturdular. Sessizliği bozan Elan oldu. "Hanginiz başlayacak?" dedi Solhan ve Caramon'a bakarak. Solhan "Size bir seçim yapmanızı söylemeden önce bilmeniz gereken şeyleri söyleyeceğim." dedi. Hrkws ne anlatacağını biliyordu. Son savaş. Neler olduğunu, Elan ve Leon'un babalarının nasıl öldüğünü, savaşın nedenlerini vs birçok şeyi anlatacaktı. Herkes pür dikkat kesildi. O günlerin acısını yeniden yaşayacak olan Caramon hariç. Solhan anlatmaya başladı "Son savaşın gerçek -ve halk tarafından anılmayan- adı Ejderdoğan Savaşları'dır. Ejderdoğanların görevi ejderha neslini devam ettirmekti. Ejderhaların hepsi dişi oldukları için tek başlarına üreyemezler. Bu yüzden ejderdoğanlar ejderhalarla çiftleşerek onların yeni nesiller oluşturmalarını sağlarlardı. Ejderdoğanlık, yani ejderhalarla çiftleşme yeteneği, Dragonborn hanesine bahşedilmiş bir güçtür. Diğer insanlar ejderhalarla çiftleşmeye çalılırlarsa ölürler. Savaşa dönersek, ejderhalar Roysword hanedanının en büyük silahıydı. Tahmin edebileceğiniz gibi herkes Roysword hanedanı yanlısı değildi. Ve bu düşmanlar, Royswordları tahttan indirmek için en iyi silahlarını, yani ejderhaları yok etmeye karar verdiler. Bunub en kokay yolu da Dragonborn soylarının ortadan kalkmasıydı. Böylecw katliamlar başladı. Düşmanlar köyleri, şehirleri basıyor, erkekleri öldürüp kadınlara tecavüz ediyor ve yağmalanacak ne varsa yağmalıyorlardı. Bunun üzerine Kral Randall savaşı başlattı. Bitkaç cephede birden ejderha süvarileri düşmanı avlıyorlardı. Ama bu sırada ejderhaların da bir kısmı ölüyordu. Haberciler öldürülerwk Kral'a kayıp haberlerinin gitmesi önleniyordu. Bu sayede ejderhalar ancak bir avuç kaldığında geri çelilebildik. Kral Randall, savaşta ölmedi. Ejderhası Droka'nın sırtından indiği zaman ona suikast düzenlendi. Aynı anda gövdesinde birdan beş ok belirdi. Yere düştü. Caramon yanına gitti. Son sözleri şunlardı: Çocukları götür, uzaktut onları. İkimizin de karısı hamile. Onları Kehanet'ten koru." demişti. Caramon da karısını ve yengesini alıp kraliyet başkenti Rondard'dan olabildiğince uzağa gelip soy adını Joysword olarak değiştirdi ve bulunmamayı, tanınmamayı umdu. Ama bu işler öyle yürümüyor eski dostum. Sana gelince Elan, sen ejderha süvarilerinin komutanı Erak Ollvast'ın oğluydun. Yeni doğmuştun. Baban savaştan hemen önce bana seni götürmemi, güvende tutmamı istedi. Ben de seni büyüyene kadar bir yetimhaneye bıraktım ve büyüdüğünde de yanıma çırak olarak aldım. Ha bu arada Caramon, acaba oğluna gerçek kimliğini açıklar mısın yoksa ben mi halledeyim? Tamam. Ben söylerim. Caramon Kral'ın Eli ve Leon doğmadan önceki kraliyet varisiydi. Başka sorusu olan var mı yoksa bundan sonra ne yapacağımızı tartışmaya başlayalım mı?". Leon, "Benim var," dedi dalgın bir halde "babamın mezarı hala b babamın mezarı hala başkentte mi? Orada değilse nerede?" dedi. Solhan "Leon, babanın naaşını Drako götürdü. Normalde ejderhalar sahipleri öldüğünde onların oğullarına hizmet eder. Ama sen o sıra daha doğmamıştın. Bu yüzden Drako Kralı kılıcıyla birlikte götürdü. Dkaalmar'a gitmiş olabilir. Ama orayı sadece ejderhalar görebilir. Ejderdoğanların bile bir çoğu o şehri bulamaz." diye açıkladı. Rezok "Peki bizim ne yapmamızı istiyorsun?" diye sordu.Büyücü "Olmanız gereken kişiler olmanızı. Leon'un Kral, senin El ve Elan'ın da kraliyet büyücüsü olmasını." Elan şaşırdı "Kraliyet büyücüsü eskiden sen değilmiydin, şimdi niye ben olayım ki?" diye sordu. Solhan gülümsedi "Çünkü sen benim çırağımsın ve başlayacak olan savaşın sonunu görebileceğimden emin değilim." diye yanıtladı. Elan'ın yüzüne gölge düştü. Büyücüyü çok kısa zamandır tanıyor olsa da onun ölmesi ihtimalini düşünmek bile istemiyordu. Leon "Ben de kuzenim de dövüşmeyi bile bilmiyoruz, sen savaşmaktan bahsediyorsun." drdi umutsuzca. Babasına olanları duyunca savaşçılık o kadar da cazip gelmemişti. "Senin kanıda var" diye yanıtladı uzun süredir sessizliğini koruyan Caramon. "Lanet olsun ki senin de Rezok'un da kanınız da var. İkinizin de elinize hiç kılıç alamayacağınız bit yere taşımamın sebebi buydu. Royswordlar ellerine kılıç aldıkşarı anda yıllarca eğitim almjş savaşçılar kadar iyi dövüşürler. Ben ilk kez altı yaşımda abimin kılıcını tutmuştum. Az kalsın kapıdaki muhafızlardan bitini öldürüyormuşum. Randall kurtarmış. Siz de öyle olacaksınız. Bu yüzden sıradan ama uzun bir ömür yaşamanız için sizi burada büyüttüm. İkinizin de anneleriniz doğumda öldü. Kader boyu yan yana savaşacağınızın simgesiydi bu. Ama ben bunu da göz ardı ettim. Ama lanet kehanet illa ki olacak değil mi!" Caramon başını ellerinin arasına aldı. Sinirlenmişti. Üzülüyordu. Endişheliydi. Bıkmıştı. Solhan "Caramon, biliyorsun ki çocuklar bu gece karar vermeli. Dünyanın kaderi verecekleri karara bağlı." Birden Leon "Ben varım." dedi masaya vurarak. Caramon şaşkın gözlerle yepenine bakıyordu. Rezok "Leon varsa ben de varım." dedi. Elan "Sizinleyim" dedi. Caramon iyice endişhelenmeye başlamıştı. Kehanet'i biliyordu. Çocukların bunu bozmaya çalışırken başlarına neler gelebileceğini biliyordu. Ama izin vermek zorundaydı. Nasıl abisinin öcünü almak yerine Rondard'dan kalkıp bu lanet kasabaya kadar gelsiyse buna da izin vermeliydi. "Tamam" dedi Solhan. "Gidip dinlenin. Yarın uzun bir gün olacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kehanet (Ejderdoğan Efsanesi Birinci Kitap)
FantasyBinlerce yıl önce söylenmiş bir kehanet... Kayıp bir kral... Doğmaması gereken bir varis... Leon ve Rezok hiç bir zaman hareketli bir hayat istememişlerdi. Ta ki o güne kadar.