Narmak'ın Asası

260 28 1
                                    

Gizli oda zifiri karanlıktı. Kimse birşey göremiyordu. Buranın büyüsü diğer büyüleri kırdığı için Solhan da ışık yakamıyordu. Ne yapacaklarını şaşırmışlardı.

Herkes indiğinde Leon onları bir araya topladı ve konuşmaya başladılar. Leon "Fikri olan var mı beyler?" dedi kiöe baktığını bilmeden. Elan'ın sesi duyuldu "Bence birarada kalalım. Yukarıdaki gibi bir tuzağa daha yakalanmak istemiyorum." dedi. Rezok "Hayır dostum. Birarada kalmak zaman kaybettirir. Ve ben o lanet olası emanet midir nedir onları bulmadan rahatlamayacağım. Babamın hayatını ne diye bu uğurda verdiğini anlayabilirim belki." dedi. Gayet kesin ve anlaşılır bir ses tonuyla konuşmuştu. Herkes -birbirleribi göremeseler bile-başlarını evet anlamında salladı.

"Kim hangi yöne gidiyor?" dedi Leon. Herşeye kendisinin karar vermemesine biraz sevinerek. Adam "Bence Solhan burada Dagor ile birlikte kalsın, diğer dördümüz de sırt sırta verip her birimiz bir yöne ayrılalım." dedi. Rezok "Çok mantıklı." diye onayladı.

Dördü birden ayağa kalktı. -biraz zor olsa da- Sırt sırta verdiklerinde "Adımlarınızı sayın. Ne büyüklükte bir yerde olduğumuzu bilmiyoruz." dedi Leon. Herkes anladığını belirtti. Ve yürümeye başladılar. İlk önce Leon'dan bir ah sesi yükseldi. Sonra sırayla hepsi ayaklarını çarptılar. Leon çarptığı şeyi eliyle yoklamaya başladı. "Bu bir sandık!" dedi hevesle. "Siz neye çarptınız?" diye sordu. Rezok "Bendeki de sandık." dedi. Diğerleri de sandık olduğunu söylediler.

Derken birden tanıdık olmayan bir ses duyuldu. "Eee, çocuklar. Sandıkları buldunuz. Silahlarınız içlerinde. Nasıl açmayı düşünüyorsunuz?" dedi gür ses kahkaha atarak. "Ben de tam onu soracaktım. Anahtar nerede?" dedi Leon alaycı bir sesle. Artık hayalet heriflerin dalga geçilerek zayıflatıldığını anlamıştı. Boş bulunan ses "Anahtarın Narmak'ın Asası olduğunu bilmeyen bir çocuk bu odaya nasıl girer?" dedi.

İki de bir Leon'a çocuk demesi Rezok'un hoşuna gitmemişti. Babasını kaybetmenin acısıyla zatem fazla sinirli ve aceleciydi. "Ona çocuk demeyi kes seni sikik ses bozuntusu! Kendini birkaç çocuğa mı göstermeye korkuyorsun? O çocuk dediğin senin..." "kralın" diyemeden Solhan ağzını kapatmıştı. "Eğer ki Leon'un kral olduğunu öğrenirse burdan hiç birimiz canlı çıkamayız. Beni anladın mı evlat?" diye fısıldadı Rezok'un kulağına. Rezok başını salladı. Sonunda Solhan onu serbest bırakınca ses bu sefer Rezok ile konuştu "Bir şey diyordun sanırım evlat, 'Çocuk benim...' devamı nasıldı?" diye ağzını arıyordu. Leon "Dün gece annenle beraberdim, onu söyleyecekti galiba." şansını zorluyordu. Ses "Ne dedin sen?" diye gürledi. Sanki etraf sarsılmıştı. Ama ortama hafif bir ışık gelmişti. Ses sinirlendikçe oda aydınlanıyordu. "Beni doğru duydun seni or... (küfürleri tam yazamıyorum sonuçta bu bir kitap yani :D) Dün gece annenin neden eve gelmediğini hiç düşünmedin mi? Çünkü ben de baban gibi tek seferlik zevkimi alıyordum, seni piç kurusu!" diye devam etti Leon. Hayaletin sesi bu sefer daha az duyuluyordu. "Seni mahvedeceğim seni sikik kahraman bozuntusu. İntikamım acı olacak!" dedi cılız ses. Leon "Hadi yavrum güle güle, yine bekleriz." dedi alayla. Ses tiz bir çığlıkla yok olmuştu ve oda tamamen aydınlanmıştı. Leon ses gider gitmez yere çöküp bağdaş kurdu. "Bu şeylerden sıkılmaya başladım." diye söylenmeye başladı.

Rezok "İyi misin kardeşim?" diye sordu. Leon gülğmseyerek "Sağol kardeşim iyiyim." dedi. Elan "Millet, farkında mısınız bilmiyorum ama bulmamız gereken bir asa var. Dagor, kahin olan sensin, babanın asasının nerede olduğuna dair bir fikrin var mı?" dedi. Dagor "Aslında... Ben olsam kesin yukarıda bir yere koyardım. Daha zor olaun diye. Babam da büyük ihtimalle öyle yapmıştır. Çünkü bu Emanetler'e layık olup olmadığımızı öğrenmesi gerek." dedi. Solhan "Mantıklı. O zaman ikiye ayrılalım, ben, Adam ve Dagot burada kalıp bu kata bakalım, siz üçünüz de yukarıyı arayın." dedi. "Hadi o zaman, gidip bulalım şu lanet şeyi!" dedi Leon gülerek.

Yukarıda bıraktıklarından farklı birşey yoktu. Hala aynı yanık parşömen, aynı delik duvar, aynı heykeller vardı. Babasının heykelini görünce Rezok'un içi sızladı. Ama artık bunu aşöası gerekiyordu. Yas tıtacak vakitleri yoktu. Babasının, amcasının ve diğee nicelerinin yapmaya çalıştığı şeyi yapmaları lazımdı. Bütün ırkların eşit görüldüğü, tanrıların değil de insanlaron yönettiği bir dünya için savaşmalılardı. Şu an ailesi bu kadardı. Solhan amcası, Leon abisi, diğerleri de kardeşleriydi. Başka kimsesi yoktu. İhtiyacı da yoktu. Bir anda eski hakine döndü. İçindeki buruk acı gitmişti. "Çocuklar?" dedi Rezok. "Efendim kardeşim?" dedi Leon yanına giderek. Elan da hemen arkasındaydı. Caramon'la ilgili bir şet söyleyeceğini düşünüyorlardı. Rezok "Sizce hangimizin heykeli daha yakılışıklı olacak?" dedi. Birden üçü birden gülmeye başladı. Elan "Tabii ki de benimki olacak. İnce suratlı bir ejderdoğan, iki iri öküzden çok daha yakışıklı olur." dedi. Leon "Öyle mi seni cılız kız kılıklı pislik? Tabii ki de en yakışıklınız benim. En uzun, en güçlünüz benim. Hem saçlarım da süper." dedi omzuna gelen saçlarını sallayarak. Rezok "Bence ikiniz de çirkin olacaksınız. Çünkü bir tek benim heykelimin gür bir sakalı olacak. Aynı zamanda yapılı ve yakışıklıyım da." dedi sakalını kaşıyarak. Leon "Tamam tamam kesin şamatayı. Şu asa bozuntusunu bulup gidelim buradan." dedi gülümsemeye devam ederek. Rezok'un kendini iti hissetmesine sevinmişti. Ama hala en yakışıklı heykelin onunki olacağını düşünüyordu.

Elan onların dikkatini çekmeye çalışarak "Hey, kraliyet ailesi. Burada bakmak isteyeceğiniz bir şey var." dedi. Leon ve Rezok oraya yöneldiler. "Şu büyük adamın elindeki asa aradığımız şey olabilir mi?" dedi Elan. Rezok "Büyük adam dediğin Kehanet Tanrısı. Bence azıcık terbiyeli olmak isteyebilirsin bence." diye uyardı dalga geçerek. "İşte. Ben de onu diyorum ya. Aradığımız şey Narmak'ın Asası değil mi? İşte şu anda elinde duruyor. Sadece onu oradan almak lazım." dedi. Leon "Eh, çok bir şey yokmuş o zaman ya. Sadece üç metrelik yekpare taştan bir asayı lanet kehanet tanrısının yirmi metrelik tırmanılacak tek bir yeri bile olmayan lanet heykelinin elinden almamız gerekiyor. Ne kadar da basit bir iş değil mi?" dedi. Son cümleyi bağırarak söylemişti. "Bu amına koyduğumun heykeline nasıl tırmanacağımız hakkında lanet olası bir fikri olan var mı?" diye kükredi Leon. Rezok "Biraz sakin olabilir misin Leon. Oraya normal bir şekilde tırmanamayız. Bunu hepimiz biliyoruz. Bunun için Solhan'a, belki de Dagor'a ihtiyacımız var. Aşağı inip diğerleriyle konuşalım." diyerek Leon'u sakinleştirmeye çalıştı.

Üçü birlikte delikten aşağı indiler. Aşağıda onları Solhan karşıladı. "Eee beyler? Bir şey bulabildiniz mi?" dedi. Elan durumu açıkladı. Solhan "Bu konuda benim bildiğim bir şey yok..." diye açıklamaya girişmişti ki Adam seslendi "Millet, Dagor'un gözleri yine parlamaya başladı." dedi. Dagor bir süre parlqk gözlerle sadece durdu. Sonra ağzından bir cümle döküldü. "Govi mi Farder." dedi. 'Ver bana Baba.' demekti. Ve bir dakika sonra asa yaklaşık iki metreye küçülmüş bir şekilde aşağı indi. Ve Dagor'un gözleri söndü. Bu sefer bayılmamıştı. Giderek alışıyordu. "Çocuklar, açalım şu sandıkları." dedi.

Kehanet (Ejderdoğan Efsanesi Birinci Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin