Asit Havuzu

299 27 2
                                    

" Lanet olsun!" dedi Leon sinirle. "Kapana kısıldık! Bu lanet yerin çıkışını iki saat daha bulamazsak burda öleceğiz! Daha başlamadan her şey bitecek!" dedi umutsuz bir şekilde. Rezok da aynı şekilde sinirliydi. Diğerlerinden ayrılalı saatler olmuştu. Lanet çukura inmek yaptıkları en büyük ikinci hataydı. En büyüğü ise çukura birbirleribe tutunmadan girmekti. Herkes ayrı ayrı girmiş ve ayrı odalarda hapsolmuştu. Yan odadan Elan'ın sesi geliyordu. Yardım istiyordu. "Bu yer beni sinirlendiriyor." dedi Leon. Sakinleşip düşünmeye çalıştı. Geçen sefer onu sakinleştiren şey neydi? Hatıtrlamaya çalıştı. O lanet Merryn'i bir kez durdurmuştu. Ama nasıl? Derken aklına geldi. O kıvırcık saçlar yeniden gözünün önündeydi. Sarı saçları güneş gibi parlayan, görleri yemyeşil bir güzellik abidesi gözünün önüne geldi tekrar. Ve sakinleşti. Yan odadaki Elan'a seslendi. "Elan!" dedi. Elan korku içinde cevap verdi "E-efendim Leon?" Leon "Bak, bu yer herkesin içindeki gizli duyguları ortaya çıkarıyor. İnsanları aslan olmayacakları bşr hale sokuyor. Ben sinirli oluyorum. Sen korkak. Rezok mantıksız. Hepimizi hiç olmayacağımız bir hale sokuyor. Kendine gelmen ve ejder görüşü mü her ne haltsa o şeyinle kapıyı bulman gerekiyor. Sen gördüğüm en cesur insansın ve bunu bir tek sen yapabilirsin." dedi Leon. Elan bir an kendine geldi. Odanın köşesinde gözüne bir karanlık çarptı. Oranın arkası boştu. "Buldum! Leon kapıyı buldum!" diye haykırdı. Elan bulduğu kapıya doğru koştu. Orayı itmeye başladı. Kapı yavaşça yerinden oynadı. Ama mekanın etkisi yüzünden duvarın tam arkasını görememişti. Bu yüzden arkada ne olduğu hakkında hiç bir fikri yoktu. Adımını atar atmaz çığlık atarak geldiği odaya geri düştü. "Lanet olsun bu da neydi?!" diye bağırdı. Ayağı yanmaya başlamıştı. Birden Leon'un sesini duydu. "Grone'un sakalı! Neler oluyor orda?" (Grone küfürlerin ve kötü alışkanlıkların tanrısı. Göbeğine kadar uzanan ve tütün çubuklarından oluşan bir sakalı var.) Elan cevap verdi "Lanet yer bi asit çukuruna açılıyor! Oradan bu kıyafetlerle sağ çıkmamızın imkanı yok! Ayağım hala yanıyor!" dedi ve ayağını ovuşturup sövmeye devam etti. Leon ayağa kalkıp önce volta atan Rezok'u durdurdu. Sonra da etrafa bakmaya başladı -beşinci kez-. Ama bu sefer gözüne bir şey çarptı. Bir kol. Cüce yapımı demir bir kol. Leon kola doğru koştu. Ve kola bütün gücüyle asıldı. Ama aynı anda geri çekilmek zorunda kaldı. Kol eline batıyordu. Dikenliydi ve şu an Leon'un eli kan içinde kalmıştı. Gömleğinden bir parça kesip elini sardı. Hala acıyordu. Rezok abisi olarak gördüğü Leon'un çığlıklarnı duyunca kendine geldi. Mantığını geri kazandı. Hemen ceplerini karıştırdı. Gömleğinde her zaman gizli bir iki cep ve o ceplerde de ilaç, şifalı ot vesaire bulunurdu. Leon'un bozuk sargısını açtı. Yara kırmızıdan siyah renge dönüyordu. Bu kadar basit bir zehri ne diye burada kullansınlardı ki. Ama şu an bunu düşünecek vakti yoktu. Hemen cebinden amotçiçeği suyu çıkardı. Onatotu zehrini geçirebilecek bir tek bu vardı yanında. Yaraya bunu sürüp "Beş dakika kardeşim. Say." dedi Leon'a. Ve kolun yanına gitti. Kolun üzerinde de aynı zehirden vardı. Zehri geçirebilirdi ama yine de kolu tutamazdı. Bir şey bulmalıydı. O an bişey farketti. Kokun sadece. Dikenleri gerçek demirdendi. Geri kalanı drone denilen bir çeşit metalden yapılmıştı. Drone metalini h bir şey eritemezdi. Ama demir eriyebilirdi. Asit demiri eritir. Ama asiti nereden bıulacaktı ki. Birden yeniden Elan'ın sesini duydu. Elan! Elan'ın olduğu oda asit odasına açılıyordu. Iradan asit getirebilirse kolu açabilirlerdi. Ama asiti bu odaya nasıl getirecekti? Ortak duvarlarından bir tuğla düştü. Bir delik açmıştı. Kafa hizasında bir delik. Gerekli asidi koyacakları tüpün geçebileceği büyüklükte bir delik. "Elan!" dedi Rezok. "Ne oldu?" diye sordu Elan bitkince. Enerjisi tükeniyordu. "Şimdi sana bit şişe vereceğim. Sen de bu şişeyi asitle doldurup bana uzatacaksın. İş bittiğinde açıklama yaparım. Hadi!" dedi ve şişeyi uzattı. Elan şişei aldı ve çukura yürümeye başladı. Eli titriyordu. Bir an aklına şişeyi düşürürseö ne halt edeceğim sorusu geldi. Ama düşürmedi. Sakinleşip elindeki şişeyi yarıya kadar asitle doldurdu. Somra da duvardaki delikten Rezok'a geri verdi. Rezok, elindeki asidi kolun üzerine döktü. Ve kuruyana kadar bekledi. Kuruduktan sonra kol, sıcak da olsa artık tutulabiliyordu. Rezok kolu indirdi. Ve birden dört duvar birden açıldı. Artık Elan'la birbirlerini görebiliyorlardı. Leon da kendini daha iyi hissetmeye başlamıştı. Arkalarında bir koridor vardı. Koridorun sonunda iki oda daha vardı. Leon "Diğerleri oradalar. Oraya gitmeliyiz." dedi. İkisi de ona hiç tereddütsüz uyudular. Çünkü o Elan'ın korkusunu yenmesini, Rezok'un da aklını geri almasını sağlamıştı. Onlar için dikenli olduğunu ve elini parçalayacağını bildiği bir kolu tüm gücüyle indirmeye çalışmıştı. Leon, Elan'la tanıştıkları andan itibaren her şeyi onlar için yapmıl ve onlara sonuna kada güvenmişti. Şimdi Elan da Rezok da Leon'a koşulsuz şartsız uyuyorlardı ve taç giydiği zaman ona yemin etmeye hazırlardı. Odaların kapılatını açtılar. Bir odada Solhan, diğerinde ise kavga eden Adam ve Dagor vardı. Elan Solhan'a yardım ederken Leon ve Rezok kavgayı ayırdılar. Adam çıldırmak üzereydi. Dagor ise sadece kendini savunuyordu. O odalardaki kolu da çektiler ve tüm duvarlar kalktı. Artık asit havuzunun ortasındaki tuğladan bir adada olduklarını biliyorlardı. Ve havuzun karşısındaki kapıyı görebiliyorlardı. Asitten bir havuzu nasıl geçeceklerdi ki? Derkwn daha acik bie sorunları ortaya çıktı. Karşılarında duran şey... Ne olduğunu bile bilmiyorlardı.

Kehanet (Ejderdoğan Efsanesi Birinci Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin