Kırmızı Gözler

587 38 2
                                    

Ertesi sabah Leon uykusuzluğun verdiği yorgunluk ve başlayacak şeylerin heyacanı ile karışık bir şekilde yataktan kalktı. Odadan çıktığında Rezok da yeni kalkmıştı. Aşağı indiler. Solhan bir masada Caramon ile birlikte oturmuş, ona güven veriyor, endişhesini gidermeye çalılıyordu. Elan henüz ortalıkta yoktu. Leon ve Rezok, Solhan ve Caramon'un yanına yöneldiler. "Günaydın" dedi Solhan gülümseyerek. Caramon'dan da buruk bi "Günaydın" çıkmıştı. Çocuklar aynı anda "Günaydın" diyip masaya oturdular. Aşçı onların en sevdiği kahvaltı olan patatesli yumurtadan yapmıştı. Leon oturduğunda siyah saçlarını karıştırdı. Her kahvaltıdan önce bunu yapardı. Yemeklerini yemeye başladılar. Rezok'un aksine hızlı bir yiyici olan Leon yemepini bitirince sordu "Bugün mü çıkacağız?". Solhan yanıt verdi "Evet, evlat. Atlarınız ve çantalarınız hazır. Kahvaltıdan sonra hepiniz hazır olunca yola çıkacağız.". Yemeğini yeni bitiren Rezok "Peki nereye gideceğiz?" diye sordu. Solhan "Elan da gelsin, anlatacağım." diye kestirip attı. Leon "O tembel her gün bu kadar uyur mu? Cidden sinir bozucu bir şey." diye homurdandı Elan'ın adını duyunca.Solhan güldü "Aynı babasına benziyor. Tembelleri sopayla uyandırırdı, hatırlıyor musun Caramon?" dedi. Caramon iç çekerek "Az sopasını yemedim."dedi. Dördğ birden güldüler. Leon -hiç de hoş bir fikir vermeyen bir sırıtışla- "Eee, büyüklerimizin izinden gitmek lazım o zaman." dedi. Fırının yanındaki soğuk tahta sopayı aldı. Yukarı çıkarken Rezok arkasından gitmeye yeltendi ama Solhan onu tuttu. "Dur, evlat. Neler olacağını merak ediyorum." dedi aynı hınzır sırıtışla. Az sonra yukarında bir "Ahh!" yükseldi. Bu Elan'ın sesiydi. Leon ne yapması gerektiğini çok iyi biliyordu. Aşağı indiklerinde Elan nihayet konuşabilecek kadar sakinleşmişti. "Bunu neden yaptın ki?" diye sordu Leon'a. Leon "Bi sonraki sabaha kadar seni bekleyemeyiz değil mi? Bir şeyler atıştır. Solhan'ın bizimke konuşacakları var." dedi gülümseyerek. Elan başını anlayışla salladı. Ejderdoğanların uyku dengesi yoktur. Ne zaman isterlerse o zaman uyurlar. Elan bunun farkındaydı ve bedenine söz geçirmek hiç de kolay bir iş değildi. Elan yemeğini yedikten sonra herkes hazırdı. Caramon atları hazırlamaya gitti ve Solhan çıkacakları yolculuk hakkında konuşmaya başladı "Çocuklar, şimdi hazır olduğumuza göre nereye gideceğimiz hakkında bir şeyler anlatabilirim. Bugün takımın son iki üyesini bulmaya gideceğiz. İki yakın arkadaş. Bunlar iki efsanevi okçunun oğulları. Ama onların da sizin gibi soyadları değiştirilmiş. Ve onların yanında Caramon gibi eski bir tanıdığım da yok. Bu yüzden onları bulmak çok daha zor olacak ve bunun için üç günümüz var. Yaşadıkları Antmaar şehri burdan at sırtında bir günlük mesafede. Şimdi herkes ne yapacağını biliyor olduğuna göre gidip atlarımızı alalım. Caramon'la da vedalaşın. Uzun bir süre görüşemeyebilirsiniz." diye bitirdi açıklamasını. Leon'un içinde buruk bir heyecan vardı. Bir taratan evden ayrılacağı için üzgün, diğer taraftansa yaşayacakları için heyecanlıydı. Kral babasının izinden gidecekti. Ejderha sürüp dünyayı kurtaracaktı. En azından başta böyle düşünüyordu.

Atları almaya gittiklerinde Caramon onları bekliyordu. Rezok babasına sıkıca sarıldı. Boğazı düğümlenen Caramon bir şey söyleyemiyordu. Rezok ayrıldıktan sonra Leon Caramon'a sarıldı. Ayrılıken "Kendinize iyi bakın." diyebildi Caramon zorlukla. Sonra Solhan'a sarıldı ve fısıldadı "Onlara göz kulak ol kardeşim." dedi. Aslında kardeş değillerdi. Ama Randall öldüğünden beri Caramon Solhan'ı abisi gibi görüyordu. Solhan "Merak etme kardeşim. Hepsi emin ellerde." dedi. Caramon onda gülümseyerek ayrıldı. Sonra Elan'la tokalaştı. Çocukla yeni tanışmıştı. Ona söyleyecek fazla bir şeyi yoktu. Herkes atlarına bindi. Yola çıkarken Caramon onların arkasından el sallıyordu.

***

Yolculukları keyifli geçmeye başlamıştı. Birden Solhan'ın diline bir şarkı takıldı. Ejderdoğan Savaşları'nı anlatan bit şarkı. Sözleri şu şekildeydi.

Kehanet (Ejderdoğan Efsanesi Birinci Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin