1.BÖLÜM

5.6K 401 179
                                    




Selam, biz geldik! Nasılsınız?

Bölüme oy vermeyi ve yorum yazmayı, lütfen unutmayın. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.


1.BÖLÜM - KARŞILAŞMA

Her zamanki gibi sıradan bir güne uyandığımı sanıyordum. Bedenimi kasıp kavuracak kişiyle tanışacağımı hayal bile edemezdim. Hislerimin rüzgâra dönüşüp, hiçbir şeyin yolunda gitmediği hayatımın tamamen paramparça olacağını bilemezdim. Yirmi yıllık hayatımın her noktasında kırılmalar yaşamamıştım, ta ki yeşil gözleri bedenimde yosun olana kadar.

Üniversitemin ilk senesiydi. Bahsettiğim gibi hayatımda birçok kırılma noktası olmuştu. Üniversiteye hazırlık döneminde ailemi kaybetmiştim, kendimi toplayıp ayaklarımın üzerinde durmayı başarmak benim için çok zorken varlığına şükrettiğim dedem sayesinde az da olsa toparlamıştım. Sırf onu tekrardan mutlu edebilmek için endüstri mühendisliğini kazanmıştım.

Okula gitmek içinden evden çıktığımda başımı göğe doğru kaldırdım. Derin bir nefes alıp, gözlerimi kapattığımda gücümü tekrardan toplamaya çalıştım.

"Mahperi, uykunu alamadın mı?" Duyduğum sesle beraber gözlerimi açtığımda karşımda durup bana gülerek bakan Yiğit'e karşılık vererek gülümsedim. Yiğit, bu hayattaki şanslarımdan biriydi, benden beş yaş büyüktü. Okuduğum okulda asistan mühendis olarak çalışıyordu.

Küçüklüğümüzden beri beraberdik, hayatımda olduğu için şanslıydım. Bazen bir ağabey gibi koruyup kollardı beni, bazense küçük bir çocuk olup eğlendirmenin yollarını arardı.

"Tam rüya görecektim uyandırdın beni," dediğimde yanına doğru yürüdüm

Yiğit sırıtıp, "Hadi, atla arabaya geç kalıyoruz." dediğinde evin önünde duran arabasına ilerledi.

Fakülteye girdiğimizde hızlı adımlarla ilerlemeye devam ederken duraksadım. Hızlıca çantamdan çantamdaki dosyayı çıkarttım.

"Unutmadan, hazırladığım ödevi Hakan hocaya teslim etmem gerekiyor," dediğimde sola dönüp koridorda yürümeye devam ettik.

Bakışlarını elindeki kağıtlardan çekip bana doğru yönlendirdiğinde, "İstersen ben bırakabilirim geç sen derse, Necati hocanın çaprazında odası," dedi

"Asistanım diye tüm kapılar sana mı açılıyor," dediğimde gülmeye başladım. "Ben hallederim hem finaller hakkında bir şey sormak istiyorum."

"Tamam o zaman, işini halledince okulun kafeteryasında bekle beni," dediğinde göz kırpıp yanından ayrıldım Hakan Hoca'nın odası bulunduğum kattaydı. Odasının kapısının önüne geldiğimde kapıyı tıklattım.  Birkaç saniye bekledikten sonra tekrar şansımı denediğimde kapının bir anda açılmasıyla birkaç adım geri sendeledim.

Sanki, bir ressam tarafından öncenle çizilmiş surat hatları vardı. Küçük bir burun ve denizdeki yosunu anımsatan gözleriyle kaşlarını çatmış bir şekilde suratıma bakıyordu. Saçma bir şekilde karşımdaki adamı incelerken buldum kendimi. Bunun hemen kesmeliydim.

"Hakan Hoca'yı ödevimi teslim etmek için rahatsız etmiştim. Kendisi odasında değil sanırım?" diye sorduğumda anlamsız bir şekilde suratıma bakmayı devam etti. Keser misin artık bunu dememek için kendimi zor tutuyordum.

"Odasında, eğer kapıyı bir kere çaldığında karşılığını alamıyorsan ikinciyi denememelisin," dediğinde aynı onun gibi kaşlarımı çattım.

Kendimi tutamayıp konuşmaya başladığımda sabrım gerçekten tükenmişti. 

"Pardon da siz kimsiniz?"

Karşımdaki tanımadığım adam tam cevap verecekken arkasında duran Hakan Hoca'yı görünce kendimi toparlamaya çalıştım.

Tonton gülümseyen ifadesiyle, "Merhaba Mahperi kızım, sanırım yanlış anlaşılma oldu. Bu beyefendi Karahan Akkor, bu dönemin tedarik zinciri yönetimi dersini veriyor." Hakan Hoca ile bir bağlantısı olmalıydı çünkü soyadları aynıydı. Afallamış bir şekilde bakmaya bir an önce son vermem gerekiyordu. Biraz da kendi sinirlerini yönetmesini öğrenmesi gerekiyordu.

"Sorun değil Hakan Hocam, ben size ödevi teslim edeyim, iyi günler" dediğimde elimdeki ödevi uzattım. Arkamı dönüp ilerlerken bir anda duraksadım ve hala kapıda duran Hakan ve Karahan hocaya döndüm.

"Bu arada haddimi aşmak istemem bu konuda kusura bakmayın fakat öğretmen olmanız bana bu şekilde davranabileceğiniz anlamına gelmiyordu, size de iyi günler." Suratımdaki sahte gülümsemeyle yosun gözlerine baktım ardından tekrardan Hakan Hoca'ya döndüğümde gülümseyip hızlı adımlarla oradan uzaklaştım.

Dersler sona erdiğinde Yiğit'in dediği gibi kafeteryaya geçtim. Bulduğum boş masaya doğru ilerleyip oturdum. Cebimdeki telefonu elime alıp vaktim öldürmeye çalışıyordum yanındaki sandalyenin çekildiğini hissettiğimde kafamı kaldırdım.

Yanıma oturan kişinin Karahan Akkor olduğunu görünce bir anda kalp atışlarım tüm damarlarıma karıştı. Bu da neydi şimdi? Birkaç saat önce sinirlerimi alt üst eden adam, ciddi bir ifadeyle bana bakıyordu çünkü verecek cevabı vardı. Oturduğum sandalyede dikleştiğimde elimdeki telefonu masaya bıraktım.

"Buyurun," dediğimde sessizliği bozdum.

"Sence, birkaç saat önce haddini fazlasıyla aşmadın mı?"


-BÖLÜM SONU-


Eğer buraya kadar okuduysan, sana çok teşekkür ederim...

HARLI GECE (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin