Yaş farkı vardır, cinsel içerik içermektedir.
Kartlar bir anda dağıtıldı. Harlı ateşin aceleci kıvrımlarında yazılan gecede kül oldu bedenlerimiz. Var olmakla yok olmanın aslında bir nefesten ibaret olduğunu yıllanmış bir şarap misali içtik. Her şe...
Yorumlarınızı ve düşüncelerinizi beklediğim bir bölümle karşınızdayız. Bol Karahan ve Mahperi'nin yer aldığı bir bölüm oldu.
Yorumlarınızı bekliyorum ve lütfen yıldızı parlatmadan ayrılmayın.
10K'ya doğru gidiyoruz, çok teşekkür ederim.
Uyarı: Bu bölümde cinsel içerikli sahneler yer almaktadır.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İyi okumalar ❤️
Zaman öyle bir kavramdı ki, içine hapsolup çürüyüp gidebilirdik ya da akışına teslim olup bize sunacakları ile yetinmeyi öğrenebilirdik. Ben hep çürüyüp gidenlerden oldum. Tüm bedenimin ruhumun yok olduğunu hapsolarak yaşadım. Ailemi kaybettiğimde on altı yaşındaydım. Geriye sevmediğim, güvenmediğim akrabalarım dışında canımın en köşesine yerleştirdiğim dedem kalmıştı. Başlarda onunla tekrar ayağa kalkıp yürümeyi öğrendim sonra sırf o mutlu olsun diye tek başıma yürüyüp nefes almaya başladım.
Ben acılarla yandım aslında. Büyüdüğümü sandığım bir döngüye de çok kez teslim oldum. Neden hep teslim olmak zorundaydım? Canımı yakacağını bile bile yanmak istiyordum onunla.
Sevmek bu muydu? Sevgi bu anlama geliyor olmazdı, sevince çiçek açmalıydık.
Koyulaşan harelerine baktıkça içimde fırtınalar kopuyordu. Bir gemide kaptan gibiydim, tükenmiş artık kendine bir son yazmak için hazırlanan bir kaptan. Alabora olmasını bekliyordum geminin. Belki de bunu sağlayacak tek kişi Karahan'dı.
Ellerimi hafiften çıkmakta olan sakallarında gezdirdim. Yüzünü ezberlemeye çalışıyor gibiydim, o ise bakışlarıma anlam yüklemeye çalışıyor gibi gözüküyordu. Bakışlarımı bakışlarına kenetlediğimde zaman yine durdu. Yeşil hareleri beni adını bile koyamadığım o hisse buladığında nefesimi tuttum.
Ona duyduğum şey sevgi değildi, belki bu hiç yeni bir şeyde değildi.
Dudaklarımı araladığımda ürkek bir nefes aldım.
"Yanalım," dedim.
Bu cevabımı beklemiyor gibiydi, bakışlarındaki şaşkınlık bunu gösteriyordu.
"Benim olmak istiyorsun," dedi fısıldayarak gözlerimin içine bakarak.
Başımı salladığımda ellerini sırtıma getirdiğinde bedenine çekerek sıkıca sarıldı. Sırtımdaki elleri saçlarıma doğru geldiğinde okşamaya başladı. Nefes alışverişlerini ilk defa bu kadar sakin bir şekilde hissediyordum. Teslim olmak böyle bir şey miydi?
Yavaşça ayrıldığımızda, "Benim artık eve geçmem gitmem gerekiyor, gidebilir miyiz," diye sordum.