3. BÖLÜM

2.5K 297 129
                                    




  Selam, biz geldik!

Umarım keyifle okuyacağınız bir bölüm olmuştur.
Ben yazarken fazlasıyla keyif aldım.
Keyifli okumalar.

Ha, burada yıldıza tıklamadan ayrılmayın olur mu ?❤️


3.BÖLÜM - KAYIP

Zamansız anların arasında sıkışıp kalmak belki ne yapacağımızı bilmediğimiz içerisinde kaybolduğumuz anlardır. O an rüzgâr kadar sert eser ki, her şeyi darmadağın etmek için ant içmiş gibi.

Saat akşam sekize yaklaşıyordu. Sakarlığımın üzerinden bir hafta geçmişti. Bu sürede okula ağrılarımdan dolayı gidememiştim. Üzerime geçirdiğim siyah dizlerimin üstünde biten elbisemi giymiştim. Hafif dalgalı bir şekilde bıraktığım saçlarım ve abartıdan uzak makyajımla tamam gibi gözüküyordum. Üzerime deri ceketimi geçirip çantamı toparladığım sırada kapı çaldı. Gelen Yiğit'ti.

Neşeli bir tonla, "Selam güzellik hazır mısın, "dediğinde gülümsedim.

"Hazırım yakışıklım hadi çıkalım," dedim aynı neşeli tonda. Beyaz spor ayakkabıları bileğimin izin verdiği hızla giydim.

Yiğit ile nadir de olsa arada kafa dağıtmak için bara gelirdik. Bugün de kendimize ayırdığımız klasik bir gündü.

Bara geldiğimizde etrafa bakınarak nereye oturacağımızı karar verdik. Barmenin yanına gittiğimizde Yiğit, "Sancar bize her zamankinden hazırla," dediğinde bana dönüp gülümsedi.

Yüksek sesten dolayı kendimi duyurmak için bağırarak, "Keşke Pınar da gelseydi ama projesi var tabii gelemez," dedim Yiğit'e dönerek.

"İlk defa onu bu kadar hırslı görüyorum," dedi Yiğit. Hırsının sebebini az çok biliyordum. Kafamla Yiğit'i onayladığımda Barmen, "Buyurun," dediğinde tekilaları önümüze koydu.

Barmene başını sallayıp teşekkür ettiğim de "Son bir haftadır doğru düzgün konuşmadık," dedim Yiğit'e dönerek.

Sıkkın bir tonla, "Benim de konuştuğum söylenemez," dediğin de tekilaları göstererek "Mahperi yavaş başlıyoruz tamam mı," dedi temkinli bir ses tonunda Yiğit.

"Tamam başlayalım bakalım yavaş," dediğimde devam ettim.

Önümdeki tekilayı alırken, "Ahmet'ten haber var mı? En son gördüğümde iyi gözükmüyordu" diye sordum.

"Ne yaptıysan çocuğa kendine toparlayamadı bir türlü," dediğinde elimdeki tekila kafamı diktiğimde genzimdeki yanma ile suratımı buruşturdum.

Yiğit elindeki limonu bana uzattığında alıp ağzıma götürdüğümde gülmeye başladım.

"Nasıl toparlayamadı, egosu buna nasıl izin vermiş."

Yiğit bir anda ciddileşti. "Bir sorun çıkartabilir yine, o yüzden dikkatli olmamız lazım."

Zaman geçtikçe sohbetimiz koyulaşıyor, içinden çıkamayacağım bir hal almaya başlıyordu. İçtiğim her tekilada acılarım gün yüzüne çıkıyor gibiydi. Hayatın akışında geçmiş yokmuş gibi davranabiliyoruz, ailemi kaybettikten sonra ne kadar hayata tutunmaya çalışsam da bir noktada acılarını tekrardan yaşamak onlara duyduğum sevgiyi besliyordu.

Yiğit oturduğu yerden kalkıp kulağıma eğildiğinde, "Perim, hiçbir yere ayrılma ben hemen geliyorum," dediğinde kafamı salladım.

Barmene el hareketi yaparak, "Hey, buraya bak," dediğimde devam ettim "Sancar on tane daha tekila hazırlasana," dediğimde kelimeler dudaklarımda düğümleniyor gibiydi. Hiçbir şey umurumda değildi, düşünemeyecek noktaya gelene kadar kaybolmak istiyordum

HARLI GECE (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin