13.Bölüm

876 22 34
                                    

Biz geldik! ❤️
Destekleriniz için çok teşekkür ederim. Keyifli okumalar diliyorum. Ha, bir de yıldızı parlatmadan ayrılmayın olur mu? ❤️

❄️

Hissizlik, tüm benliğimi sardığında bedenim önce harlı alevlerin altında yanmış gibi geldi. Cızırtılar kulaklarımı delip geçerken ruhumun bana ait olmadığının farkındaydım. Sanki içimdeki tüm duygular, tüm hisler kül olmuştu ve geriye sadece boş bir kabuk kalmıştı. Ne acı hissedebiliyordum ne de rahatlama; sadece donuk bir boşluk içinde süzülüyordum. Ellerim ve ayaklarım, bir zamanlar bana ait olan bu bedenden tamamen kopmuş gibiydi. Bu durumu değiştirmek için ne yapmam gerektiğini bilemiyordum. Sanki bütün dünya durmuştu ve ben bu sonsuz donukluk içinde hapsolmuştum.

Çaresizlik, hissizliğin derinliklerinde daha da ağırlaşarak beni boğmaya başladı. Her şeyin anlamsızlaştığı bu anlarda, ne yapmam gerektiğini bilememenin getirdiği ağır bir yük omuzlarımı çökertti. Düşüncelerim bile artık bana yabancıydı, kontrol edemediğim ve yönlendiremediğim bir akış içindeydiler. İçimdeki çığlıklar, dışarıya yansımayan bir yankı olarak ruhumun derinliklerinde kayboluyordu. Hiçbir şey hissedememek, hiçbir şeye karar verememek ve en önemlisi ne yapacağımı bilememek, çaresizliğimin en büyük işkencesiydi. Bu kısır döngüde sıkışmış bir şekilde, tavana bakıyordum.

Kendimi bu hale ben getirmiştim. Karahan'dan uzaklaşmaya çalışırken aslında hiç olmak istemediğim noktaya gelmiştim. Gözlerimden süzülen yaşlar saçlarıma doğru yol alırken bakışlarımı sağa çevirip pişkince uyuyan Ahmet'e baktım. Sadece birkaç saat önceydi; önce bedenim, sonra ruhum onun altında ezildi. Ne yapacağımı bilmiyordum. İçimdeki boşluk ve çaresizlik beni daha da derin bir karanlığa çekiyordu.

Yavaşça doğruldum, yerdeki kıyafetlerime bakarak gözyaşlarımı silmeye çalıştım. Her bir parça giysi, yaşadığım anların bir hatırası gibi elime titreyerek geliyordu. Kıyafetlerimi ağlamaklı bir şekilde aldım ve hızla giyinmeye başladım. Her hareketimde, bedenime değen her kumaş parçasında, yaşadığım utanç ve çaresizlik daha da belirginleşiyordu. Son düğmemi iliklerken derin bir nefes aldım, ama bu nefes bana ferahlık yerine daha büyük bir ağırlık getirdi. Ahmet'in uyuyan yüzüne son bir kez bakarak, sessizce odadan çıkmaya çalıştım.

Koridorda ilerlerken bir aynanın karşısında durdum. Aynada gördüğüm yansıma beni daha da yıktı. Kolumdaki, boynumdaki, bedenimdeki morluklar net bir şekilde görünüyordu. Her biri, yaşadığım anların acı verici birer hatırasıydı. Morluklarıma dokunarak hissetmeye çalıştım, ama hissettiğim tek şey daha fazla acıydı. Bu izler, bana yaşadıklarımı unutturmamak için oradaydılar sanki. Kendimi bu hale ben getirmiştim; şimdi ise bu karanlık ve soğuk aynada, geriye kalan enkazla baş başa kalmıştım.

Bu morluklar, sadece bedenimde değil, ruhumda da derin izler bırakmıştı. Gözlerim dolu dolu aynadaki yansımama bakarken, içimdeki çaresizlik ve boşluk daha da büyüdü. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum, nereye gideceğimi bilmiyordum. Sadece bu aynanın karşısında, yaşadığım tüm acılarla ve hüzünlerle yüzleşiyordum. İçimdeki fırtına dinmek bilmiyordu, ve bu aynadaki görüntü, hayatımın bir yansıması gibi karşımda duruyordu.

Daha fazla burada duracak gücüm yoktu. Tam evden çıkarken bir anda Ahmet'in sert ve beklenmedik dokunuşunu kolumda hissettim. Kalbim bir an için duracak gibi oldu, tüylerim diken diken oldu. Gözlerimdeki yaşları silmeden hızla dönüp ona baktım. Pişkin bir gülümseme yüzüne yayılmıştı ve gözlerinde alaycı bir parıltı vardı.

"Nereye gidiyor benim sevgilim?" dedi sırnaşarak. Sesinde rahatsız edici bir kendine güven ve kayıtsızlık vardı. Bu cümle, içimdeki tüm korkuları ve öfkeyi daha da körükledi.

HARLI GECE (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin