Sabah güneş kendilerine göz kırptığı an uyandı ikiside. Aynı anda yastıklarını suratlarına bastırıp ölmeyi denediler ama canlarına kıyamadılar ve kalkıp yüzlerini yıkadılar. Bugün Ava ve Lewis'e göre büyük gündü. Sonuçta ortaklığın ilk günüydü.
~~~~~~~~~~~~~~Stiles son kez boğazını patlatmak istermişçesine Lewis'in adını seslendi.
"Komutanım biraz daha hızlı olsanız mı" dedi, "güneş batıyor"
Lewis koşarak aşağı indiğinde Stiles onu biraz süzdü. Kendisini genç gösteren bir pantolon ve üstüne tam oturan beyaz tişört giymişti. Cipe oturduğunda gözlerini Lewis'ten çekip kendine çevirdi.
Saçlarını yine taramamıştı ve hala sabah kalktığı gibi duruyordu. Üstünde kendi bedenini gizleyen gri kazağı altında da siyah eşofmanı vardı. Gözlerini devirdi yolda o kadar özenli giyinmesine gerek olmadığını düşünüyordu.
Sonunda yola çıktıklarında bir şarkı açtı, sesini iyice çoğalttı ve camları indirdi. Yüzüne esen püfür püfür rüzgar karşısında gözlerini açmakta zorlansa da böyle yolculuk yapmak güzeldi.
Lewis yorulmuş olmalıydı ki daha bir saat olmadan yan koltukta uyuyakaldı. Stiles'ta onun bu haline gülümseyip Lewis'in koltuğunu yatak haline getirdi.
Bir kaç saatlik yolları vardı ve Stiles daha önce kendini bu kadar enerjik hissedip hissetmediğini düşünüyordu. Dışarda ki elini içeri aldı ve iki eliyle sıkıca direksiyonu tuttu.
Aklına Ava ve Derek geliyordu sürekli. Onlara bu kadar çabuk güvenmeli miydi? Ya arkalarından iş çevirirlerse?
Lewis Ava'yı tanıyordu, güveniyordu ve bu yüzden Derek'e de güvenemenin kötü olmayacağını düşünüyordu. Belki güvenerek büyük bir hata yapıyorlardı ama bunu yapmış olmamayı umuyordular.
Stiles havaalanına yaklaştıklarında şarkıyı kıstı ve Lewis'i dürttü.
"Geldik komutanım"
Lewis'in gözleri anında açıldı ve hemen doğruldu. Yine hızlıca ceketini giydi ve koltuğu düzeltti.
"Sakin olun Ava'yı daha görmeyeceksiniz bir kaç saatte uçak yolculuğumuz var. Tabi bu üzücü bir durum hm?"
"Sesini kes ve işine odaklan"
"Geldik. Yani bir işim yok"
"O zaman arabadan in Stilinski!"
Stiles gülerek arabadan aşağı atladı ve uçağa doğru yürümeye başladı. Bu aslında Ava'nın kendilerin için gönderdiği bir uçaktı yani kendilerinden başka kimse olmayacaktı.
Stiles kendilerine özel bir uçağın geleceğini duyduğunda şaşırmıştı. Bu kadar zengin olmaları onu cidden etkilemişti.
Stiles uçağın içine girdiğinde dışardan küçük görünen uçağın aslında bir ev büyüklüğünde olduğunu gördü. Siyah ve kırmızı deri koltuklar, iki küçük buzdolabı, bir masa, masanın üstünde bir satranç takımı ve yine masanın yanında magazin dergileri vardı. Stiles'ın ilk dikkatini çeken şey buzdolapları olduğu için saygısızca dolabı açtı ve içinde ki gözleriyle aynı renk içeceği çıkardı.
"İster misin" diye sordu arkasından girdiğini fark ettiği Lewis'e dönmeden. Lewis istemeyince şişeyi aldı ve bardağa gerek duymadan koltuklardan birine oturdu.
"Stiles orada saçma bir şey yapmanı istemiyorum fazla içme lütfen"
Stiles anlayışla kafasını salladı ve şişeyi kafasına dikti. Boğazından ard arda geçen yakıcı sıvı canını acıtınca şişeyi büyük bir gürültüyle çekti ve eliyle ağzını sildi. Bu tam bir pasaklılıktı ama burda bile pasaklı olamayacaksa bir daha asla olamazdı.
Fark etmeden bütün şişeyi bitirmişti ve yol bitene kadar dışarıyı seyretmişti. Arada başı dönüyordu ve sık sık kusmaya gitmişti. Her şeyi çıkardığını düşünüyordu ama hala boğazı yanıyordu.
Vardıklarında Lewis yürümesine bile yardım etmedi. Baştan uyarmıştı, bir anlamda haklıydı.
Stiles düşe kalka onu takip ederken Lewis buraya nasıl onlardan önce geldiğini anlamadıkları cipe bindi.
"Geliyorum"
Stiles sözünü bitirince ayağı dolaştı ve tekrar düştü. Ellerini kullanarak kendini sırtüstü hale getirdi ve bağırdı.
"Gelemiyorum"
Lewis onun bu haline olabildiğince sövüp Stiles'ı arabaya bindirdi ve her ne kadar Stiles ayılmadan gitmek istemese de tarif edilen yere sürdü.
Geldiklerinde Stiles hızlı adımlarla kapıyı çaldı. Burası çok garip renk uyumları olan bir yerdi. Altın sarısı bir kapının üstünde laciverte benzeyen renkle güller vardı ve binanın geri kalanı çoğunlukla griden oluşuyordu. Lewis'in böyle bir zevki olsa hayatta çalışmazdı.
Cevap beklemeden içeri daldığında Ava koltukta oturuyordu ve Derek'te karşısında, masaya eğilip kağıda bir şeyler yazıyordu.
Ava içeri girenleri görünce hızlıca ayağa kalktı ve önce Stiles'a sarıldı. Derek'te elinde ki işi bırakıp elini Lewis'e uzattı.
"Beklediğimizden erken geldiniz" dedi Ava kollarını bu seferde Lewis için açarken. Beyaz, dizine kadar bir elbise giymişti ve kızıl saçları da özenle topuz yapılmıştı.
Ava ve Lewis sarılırken Derek Stiles'a yaklaştı ve elini uzatarak ufak bir baş selamı verdi. O da siyah dar bir pantolon giymişti ve üzerinde de düz siyah boğazlı kazağı vardı.
"Oturun lütfen"
Stiles dikkat etmeye çalışarak koltuklardan birine oturdu ve Lewis'in de karşısına oturmasını izledi. Derek'te mecburen Stiles'ın yanına oturmuştu.
"Buraya geldiğiniz için teşekkür ederim. Neden geldiğinizi biliyorsunuz zaten"
"Evet Bran-"
Lewis "Demek istediği tabi ki biliyoruz" diyerek hızlıca Stiles'ın sözünü kesti. "Buraya altı ceset için geldik değil mi Stilinski"
"Haa evet evet ondan"
Derek elini burnuna götürdü ve gülümsemesini gizlemeye çalıştı. "Ne gülüyorsun? Komik bir şey varsa söyle" Derek, Stiles'ın çıkışıyla kaşlarını çattı ve elini burnundan çekti.
"Senin suratını görmem bile komik"
"Kes sesini"
"Tanrı aşkına çocuk gibi konuşmayı kesin" Herkes şaşkınca Ava'ya baktığında Ava sahte bir gülümseme yaydı ve "lütfen" diye ekledi.
~~~~~~~~~~~~~~~~~Küçük çaplı toplantı bittiğinde Stiles hızlıca burdan ayrılmak isterken Lewis yavaş yavaş çıktı ve kolunu Stiles'ın omzuna attı.
Dışarı çıkıp tekrar cipe bindiklerinde direkt olarak bir kaç haftalığına orda kalmaları gereken eve gittiler.
İki katlı güzel bir evdi. Dış tabanı tamamen beyazdan oluşuyordu ve tatlıydı. Lewis için en ideal ev buyken Stiles birazdan yastığını almadığı için ağlayacaktı.
"Stiles burda bir sürü yastık var"
"Onlar sadece yastık benim yastığım ise benim yastığım"
"İyi git arabadan al"
"Almayı unuttum dedim ya"
"Ben aldım bagajdaydı" Stiles'ın bütün yüz kasları aniden şekil değiştirip sırıtmaya başlarken Stiles koşarak yastığını aldı ve tekrar içeri girdi.
Sadece Lewis'e iyi geceler dileklerini iletip üst kata çıktı ve kendini yumuşak yatağa attı.
Şimdi yeni bir yatak, yeni bir ev, yeni iki insan, yeni şirket ve en önemlisi yeni bir şehirdeydi. Biraz bunu düşündü ama rüzgarın gözlerinde bıraktığı etkinin hala geçmemesi uyku sürecini hızlandırdı ve göz kapaklarının kapanmasına yardım etti.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BRANN AND KRUTT
Teen FictionKrutt ve Brann gerçek isimlerinin bile bilinmediği efsaneler. Peki ya birbirlerini bulmak zorunda kalırlarsa.