Derek büyük uğraşlar sonucu Stiles'ın evine girmiş, onun kanla kaplı tişörtünü bulup burnuna götürmüştü. Tişörtü cebine koyup aşağı indi ve yolu takip etti. Kokusu bir zaman sonra kesildiğinde biraz yere eğildi. Tekrar kokuyu almaya başladığında koşarak yoluna devam etti ve sonunda küçük kulübeyi gördü. Tatlı bir kulübeydi aslında. Koşarak içeri girdi ve buram buram Alex ve Stiles kokan odada derin nefesler aldı. Kendi kafasında yolu çizdiğinde yolu takip etti ve bir eve çıktı yolu. Eski püskü, dökülmüş, çürük kokan eve geldiğinde yüzünü buruşturdu. Kapıya vurduğunda karşısına Alex çıktı. Salaktı işte...
Derek biraz Alex'i süzdü. "Merhaba" dedi sakince "sanırım alman gereken bazı yumruklar varmış" diyip Alex'in tam burnuna bir yumruk geçirdi ve o geriye sendelerken kapıyı kapattı. Tekrar bir yumruk attı. "Anlaşılan daha Stiles'ı tanıyamamışsın"
Alex elini burnuna götürdü. Akan kanı silip bir kahkaha attı. "Stiles'ı sen nerden tanıyorsun?" Diye sordu Derek'e bir yumruk savurmayı denerken. Derek'e....
Derek ise yumruğu geçiştirip tekrardan Alex'in burnuna bir yumruk attı. "Onun adamıyım"
Alex art arda yediği yumruklarla bayılırken Derek evi gezip bir halat, bant ve sandalye buldu. Alex'i sandalyeye oturttu ve kıpırdayamayacağı şekilde onu bağlayıp ağzını da bantlandı. Koltuğa oturup onun uyanmasını bekledi. O sırada telefonunu çıkardı ve açtı. Stiles'tan yirmi cevapsız çağrı birkaç tane de mesaj vardı. İlk üçünü okuyacak olursak:
Nereye gittin?
Ona bir şey yapma Derek. Senin başına bir şey gelecek
Aç şu lanet telefonunu
Derek bu saçma mesajları geçip Alex'in fotoğrafını çekti.
Stiles'a gönderdiğinde Alex'te ufak kıpırdanmalar oldu ve gözlerini açtı. Anında yanağına yediği yumrukla kafasını çevirirken Derek bir gülümseme yaydı dudaklarına."Ne var biliyor musun Alex çok gerizekalısın ve katıksız malsın. Arkanda ki bıçağı görmediğimi mi sanıyorsun yazık cidden sana"
Derek eğilip Alex'in elinde ki bıçağı aldı ve açık kapıya fırlattı. Alex çıkan sesle ürperirken Derek psikopatça bir kahkaha attı.
"Kiminle uğraştığını bilmeliydin" diyip Alex'i orda bırakıp dışarı çıktı ve kapıyı kilitledi. Tabi çıkmadan önce Alex'in tüm vücudunu kontrol etmeyi unutmadı. Bu manyak saçlarının arasına bile bir şey sokabilirdi. Tekrar dükkanına döndüğünde hiçbir soruya cevap vermeden yerine geçti. Alex'le ilgili bir sorunu yoktu. Zaten ipi çözmeye çalışırsa arkasında ki bomba patlayacak yüksek ihtimalle Alex'te toz olacaktı. Fazla acımsızcaydı belki ama Derek'e göre o en iyisini yapmıştı.
Derek dosyaları birbir imzalarken Stiles içeri girdi ve kapıyı sertçe çarptı. Derek'e yaklaşırken Derek ayağa kalktı ve ona baktı. Stiles ise onu umursamayıp yakasından tuttu ve duvara yapıştırdı."Sana başının belaya gireceğini söyledim değil mi? Ne haltlar yiyorsun sen. Ne yani onu bağlayınca her şey bitti mi? Yirmi kere aradım seni, sadece Alex'i arıyorum demek çok mu zor?"
Derek bir kıkırtı çıkardı dudaklarının arasından. "Zaten onu aradığımı biliyordun" dedi ukala bir tavırla. Stiles ise onu biraz daha sert ittirdi duvara "benim işlerime karışma Hale" Diyip dışarı çıktı.
Derek ise boynunda ki tişörtü biraz daha aşağı çekti. Az önce Stiles'ı korumaya çalıştığı için azar mı yemişti. Koşarak dışarı çıktı. Tekrar motoruna atlayıp Alex'in evine gitti. Kapıyı teperek açtı ve Alex'in şaşkın bakışları arasında büyük bir bıçak buldu. Şu an kurt güçlerini kullanacak kadar gelişmiş değildi insanlara karşı...
Siyah eldivenlerini giyip bıçağı aldı ve hiç düşünmeden Alex'in bağlarını çözüp bombayı etkisiz hale getirdi. Alex ona bakıp gülerken suratına bir yumruk geçirdi ve tekrar bayılmasına neden olup ordan çıktı.
Motoruna atlayıp üçüncü kez işine gitti. Hızlıca içeri girdi ve yukarı çıktı. Herkes ona bakıyordu. Sanki çok olağandışı bir şey yapıyormuş gibi bakıyorlardı.
Eşyalarını toplayıp dosyalarında bitmesinin rahatlığıyla ordan çıktı ve evine gidip kendini koltuğuna bırakmadan önce bir duş aldı. Banyodan çıktığında kapı çaldı ve belinde ki havluyla kapıyı açtı. Stiles gelmişti.
Masum bir gülümseme takınmıştı elinde bir pasta vardı. Derek'in en sevdiği. Çikolata ve muz..."Bugün doğum gününmüş ben bilmiyordum ama öğrenir öğrenmez geldim. Bir de bugün fazla çıkıştım sanırım bir özür bir teşekkürde borçluyum. Geçebilir miyim"
Derek Stiles'a hayran bakışlarla bakarken kafasını salladı ve içeriyi gösterdi. Stiles içeri geçtiğinde koltuğa oturdu ve Derek'i bekledi. Derek'te yanına oturduğunda havlunun açılmış kısmından bacağına bakmadan edemedi. Kafasını iki yana salladı ve "üfle" dedi büyük bir enerjiyle.
Derek gülümseyip önce pastayı üfledi ve sonra da Stiles'ın dudağını öptü. Saçından su damlaları ikisinin yüzüne de bulaşırken Stiles Derek'in boynunda ki havluya uzandı ve Derek'in saçına koydu. Yavaş hareketlerle saçlarını kuruturken öpüşlerini de devam ettiriyorlardı.
"Teşekkür ederim" dedi Derek Stiles'tan ayrılıp. "Bugün doğum günüm olduğunu bilmiyordum."Stiles'ın gülümseyip Derek'in belinden tuttu ve ayağa kaldırdı. Derek düşmek üzere olan havluyu tutup yukarı çıktı ve üstünü değiştirdi. Stiles pastayı bölmüştü bile.
Bir tabağı Derek'e uzattığında Derek kafasını iki yana salladı. "Ben pasta sevmiyorum"
"O zaman neden en sevdiğinin muzlu çikolatalı olduğunu söyledin"
"Onların şekli daha güzel oluyor çünkü"
Stiles bir kıkırtı çıkarıp tabağını masaya bıraktı. "Teşekkür ederim" dedi. "Beni koruduğun için ve özür de dilerim sana o kadar çıkışmamalıydım bir şey yapmıyordun bile"
Derek kafasını önemli değil anlamında sallayıp bardağına uzandı. Stiles'a kurt olmayla alakalı bir şey söylemeli miydi bilmiyordu.
Çok karışıktı. Az önce Stiles'ın karnına bıçak yarası bırakan şerefisiz için bir katil olacaktı. Stiles Derek'i o kadar delirtiyordu ki... Onun için her şeyi yapabilecek ama onun için her şeyi engelleyebilecek gibi hissediyordu ama öyle olmuyordu. Daha resmî olarak sevgili değillerdi ve hâlâ ondan sakladığı sırrı vardı. Bunun sonucunda bir daha Stiles'la konuşamayabilirdi. Onu sonsuza kadar kaybedebilirdi. Stiles konusunda çok karışıktı. Onun yanında sadece daha önce olduğuna dair şüpheleri olan duygularıyla hareket ediyordu. Bu iyi değildi. Bazen ise gayet iyi bir şekilde mantığını kullanıyordu.
Stiles ise Derek'e karşı nasıl böyle olduğuna yanıyordu. Normalde sadece Lewis'le yaşayabilecekken birden Derek çıkmıştı. Kendisini sevdiğini söylemişti ve Stiles'ın beyninin içinde ki o küçük dünya düz hale gelmişti. Derek'in yaptığı her harekette dönüyordu. Bu düz tepsi her daim üste ya da alta bakmıyordu. Derek kendisine baktığında yukarı bakıyordu mesela içinde her şeyi güvenerek koyabilirdiniz asla düşmezdi. Bazı yaptıkları da tam tersine çeviriyordu bu düz dünyayı. Onun üzerinde de bir şeyler koyabilirdiniz ama o tarafa güvenemezdiniz her an bardaklarınız düşebilir, ayağınız ya da eliniz kana bulanabilirdi.
İkisi de işin içinden çıkamıyordu. Stiles birden yere çöküp saçlarından buram buram mentol kokusu aldığı Derek'in bacak arasına girdi. Derek şaşkınca ona bakarken Stiles biraz daha yukarı kalktı. Derek'i kendine çekip bir öpücük verdikten sonra boğazını temizledi. "Erkek arkadaşım olur musun" diye sordu gayet ciddi bir şekilde. Derek ise ona bakıyordu. Herhangi bir şaka anında aptal bir konuma düşmek istemiyordu.
Kafasını salladı. Stiles'ın ne dediğini anlamak için Stiles ise ayağa kalkıp Derek'in yanına oturdu ve onu kendisine daha da yaklaştırdı. "Kafamı çok karıştırıyorsun ama ben buna da razıyım benim olur musun Derek?" Derek bir şey demedi. Sadece kafasını sallayıp ellerini Stiels'ın yanaklarına koydu. Tipe bak...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BRANN AND KRUTT
Novela JuvenilKrutt ve Brann gerçek isimlerinin bile bilinmediği efsaneler. Peki ya birbirlerini bulmak zorunda kalırlarsa.