Sabah Stiles kendi kendine uyandı. Uykusunu almamıştı ve başı ağrıyordu. Yatakta oturur pozisyona geçip elini başına koydu. Yanında aynı anda yüzlerce kişi konuşuyor gibi hissediyordu.
Aşağı indiğinde masa hazırdı ve Lewis başlamıştı bile. "Günaydın" diyip hemen karşısına oturdu.
"İyi uyudun mu" diye sordu Lewis elinde ki gazeteden gözünü ayırmadan.
"Evet" diye geçiştirdi. Biraz daha Lewis'in gazetesine yaklaştı.
"Beacon Hills'te ki altı cinayet insanları evlerden çıkmaya korkutuyor"
"Bir de bayıl istersen" Diye içinden geçirdiğinde Lewis gazeteyi katladı ve masaya koydu. Stiles'ta bunu fırsat bilerek hızlıca gazeteye uzandı.
Cinayetlerle ilgili yazıları okudukça gözleri açılıyordu. Gazeteyi bir kenara bırakıp telefonunu açtı. Lewis sessizce onu izliyor, yemeğini yiyordu.
Stiles ayağa kalktığında Lewis kaşlarını çattı. "Ne oluyor Stiles"
"Derek'in evini biliyor musun"
"Evet ama-"
"Konumu bana at hemen"
Stiles neredeyse koşarak dışarı çıkıp cipine bindi ve evden biraz uzaklaşıp bir yerde durdu. Lewis, Derek'in konumunu attığında oraya sürdü.
Vardığında hızlıca arabanın kapıyı kapattı. Daha bahçeye girmeden ihtişamını gösteren evi süzdü. "Vay anasını" dedi içinden. Sonra telefonda gördüklerini hatırladı ve hızlıca kapıya vurdu.
"Aç kapıyı seni köpek"
Derek kapıyı açtığında Stiles biraz onu süzdü.
"Şimdi mi kalktın" diye sorarken içeri geçti ve koltuğa oturdu.
"Buranın özel mülk olduğunu biliyorsun değil mi"
Stiles birden ayağa kalktı ve telefonda ki makaleyi Derek'in gözünün önüne tuttu. Biraz hızlı hareket etmiş olmalı ki Derek geri çekilerek burnunu tuttu.
"Hayvan"
"Kes sesini oku şunu"
Derek telefonu eline alarak diğer eliyle kafasını kaşıdı ve yazılanları okudu.
"Cinayet sırasında orda bulunan tek kişi" diye bir başlık vardı. Okumaya devam etti.
"Gece 02.00 saatlerinde işlenen altı cinayet sırasında orda olduğu bilinen tek kişi Talia Hale'in tek erkek çocuğu Derek Hale'di. Oraya gelen polis ekipleri geldiklerinde onu göremediler ama parmak izlerini bulmak için çalışmalar devam ediyor."
Derek ufak, alaycı bir kahkaha attı.
"İnandığını mı söyleyeceksin bana cidden"
Stiles kaşlarını çattı ne yapmasını bekliyordu.
"Sen öğrenmeden bir gün önce öğrendim Stiles şimdi şu saçma düşüncelerini al ve çık burdan"
"Sen gelmiyorsun sanırım"
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~Derek duş alması gerektiğini, daha sonra geleceğini söylemişti. Stiles'ta direkt Ava'nın yanına gitmişti. Tabi Ava'nın Krutt'u bulmak için sorduğu sorulara elinden geldiğince kesik cevaplar vermek çok zordu.
Lewis geldiğinde Stiles ayağa kalktı ve bunun rahatlığıyla odadan çıktı. Lewis bunu sorgulamadı bile. İçeri girdiğinde Ava'ya yaklaştı ve ona küçük bir sarılma verip koltuğa oturdu.
Stiles iş yerine yakın bir kafede telefonuyla ilgilenirken koltuğun yanında çökmesiyle kafasını kaldırdı.
"Ah, köpeğimiz uyanabilmiş mi?" Dedi, Derek telefonunda baktığı şeye bakmaya çalışırken.
"Ava ya da Lewis'le konuşmaktansa seninle konuşurum daha iyi"
"Peki bil bakalım Stiles Derek'le konuşmak istiyor mu?"
"Tabi ki istiyor"
"Git başımdan Derek"
"Hadi ama Stiles benim cazibeme kimse karşı koyamaz"
"Ha ha ha gülmem gereken bir şey söyledin anladığım kadarıyla"
"Hı hı saat kaç"
"Kolunda saat var Derek"
"Söylesen bir yerinden bir şey eksilirdi değil mi "
"Lanet olsun 12.30 işte"
"Efendim?"
"12.30. DEREK SAAT 12.30 GEÇ KALDIK"
"Neye"
Stiles Derek'in elinden tutarak koşmaya başladı. "Sen salak mısın" dedi nefes nefese. "Brann ve Krutt ile ilgili... tabi cinayet var bir de"
Evet bir de bu olay vardı. Ava ve Lewis güya konuşup bir karar almışlardı ve dördü birlikte Brann ve Krutt'u bulacaklardı. Stiles ve Derek kendilerini bulmak için uğraşacak, Ava ve Lewis ise çalışanlarını bulmak için uğraşacaklardı. İkisi de itiraz etmemişlerdi ve ikisi de boşa kürek çekiyordu.
Sonunda büyük kapıdan girdiklerinde Derek hala Stiles'ın peşinden sürükleniyordu. Ava'nın odasının olduğu kapıdan çalmadan geçtiklerinde Lewis Ava'nın başına eğilmişti. Onları gördüklerinde ayrıldılar.
"Afedersiniz biz geç kaldık sanırım-"
"Stiles"
"Sus Derek
"Elimi bırak"
Stiles sertçe Derek'in elini ona doğru itti.
"Sizin iyi anlaştığınızı görmek çok güzel çocuklar" dedi Ava büyük bir gülümsemeyle.
Stiles ve Derek birbirlerine baktı ve sonra kafalarını Ava'ya döndürüp kahkaha atmaya başladılar.
"İyi anlaşmak mı"
"Komik" dedi ikisi aynı anda.
Komik...
~~~~~~~~~~~~Bir açıklık getirmek:
Krutt Norveççe'de barut demek.
Brann'de yine Norveççe'de Ateş demek
Yani kitabın TürkçesiAteş ve Barut
Yaratıcılığımı sorgulamayın kendinize iyi bakın👋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BRANN AND KRUTT
Novela JuvenilKrutt ve Brann gerçek isimlerinin bile bilinmediği efsaneler. Peki ya birbirlerini bulmak zorunda kalırlarsa.