Derek yukarı çıkarken Ava'nın ismini tuşladı. Telefon açıldığında Derek "bugün gelmesem olur mu? Nasıl olsa Krutt'u bulamayacağız. Cesetin zaten ne olduğunu biliyoruz" diyerek direkt konuya daldı.
"Sana da günaydın Derek bence de çok güzel bir gün"
"Yağmur yağıyor Ava"
"Sen yağmurlu günleri seversin ama. Peki gelme Stiles'a da haber ver " Derek gülerek elini ağzına götürdü.
"Lewis gece eve gitmedi mi?" Diye sordu.
"Gitti neden?"
Derek daha fazla gülmemek için onu geçiştirip telefonu kapattı ve aşağı indi. Stiles meraklı gözlerle ona bakıyordu.
"Kendimi okula gitmemek için annesinden izin alan çocuk gibi hissettim. Dışarı çıkacaktık ama yağmur yağıyor o yüzden dışarı çıkmıyoruz ve sana motor kullanmayı da öğretemeyeceğim"
Stiles'ın işine geliyordu. Motor kullanmayı felan öğrenmek istemiyordu ama evde de kalmak istemiyordu.
"Belki de dışarı çıkabiliriz biraz yürürüz. O kadar kötü değil hava"
Derek dışarda ki gözlerini Stiles'a çevirdiğinde Stiles ona soran bakışlar atıyordu.
"Kıyafetin yok"
"Ben bebek değilim Derek evimin yolunu biliyorum. Sende kalmayacağım"
"Tamam bekle şemsiye alayım"
"Niye şimdi dışarı çıkıyoruz ki o zaman. Dinmesini bekleyebiliriz. Yağmur için dışarı çıkıyoruz Derek"
"Pekala çık" Derek eliyle kapıyı gösterdi. Stiles kapıyı açtığında kovalardan boşalırcasına yağan yağmur içeri girmeye başlamıştı bile.
"Acele et" diye bağırarak tamamen dışarı çıktı. Derek'te dışarı çıkıp kapıyı kapattı ve bir süre yerinde durdu. Stiles hâlâ yürüyordu. Derek'in durduğunu görünce geri döndü ve onu çekeledi."Başka bir yerde durursun şimdi yürü"
Derek kafasını sallayıp ellerini cebine koydu ve Stiles'ı takip etti.
Birkaç dakikalık yürüyüşün ardından durdular ve Stiles başını havaya kaldırdı. Kollarını yana açıp etrafında döndüğünde Derek'in kendisine güldüğünü hissetti. Bu onun hatası değildi. Nerde yağmur görse böyle yapıyordu.
"Gülme" dedi dilini dışarı çıkarırken.
Derek ise ellerini dışarı çıkardı. "Gülmeyom. Zaten kimse yok sokaklarda baksana, ne istersen yapabilirsin"
"Evet sokaklarda kimse yok. Tek salak ikimiziz."
Derek Stiles'a hak vermeden edemedi. Sırılsıklam olmuş ama hâlâ sıkılmayıp sokağın ortasında döneleyen ve onu izleyen deri ceketli bir adam vardı.
Stiles birden durdu ve Derek'e yaklaştı. "Sence en kısa zamanda tekrar yağmur yağar mı" diye sordu. Derek ise kafasını iki yana salladı.
"Önümüzde ki iki hafta boyunca yağmur yok"
Stiles öylece Derek'e bakarken Derek'te Stiles'a bakıyordu. Kehribar rengi gözleri şimdi daha fazla parlıyordu. Dudakları ıslandığı için dAha parlaktı. Saçları ise her zamanki gibi dağınıktı.
Derek'in yeşil gözleri yağmur görmüş çimler gibi parlıyordu. Bunun nedeni yağmur muydu? Yoksa karşısında kendininkilere karışan kehribarlar mı? Cevabı ikisi de biliyordu.
Stiles birden "sevgilin var mı?" Diye sordu.
Derek ise refleks olarak kafasını olumsuz anlamda salladı. "Git gide beni şaşırtıyorsun Hale. Hayatının aşkını felan mı bekliyorsun?"
Derek burnundan güldü ve yine kafasını iki yana salladı. "Daha önce hiç bunu istemedim"
"İstemek ister misin?" Diye sordu Stiles ufak bir kahkaha atıp. Derek neden bahsettiğini anlamıştı ama kafasını yine iki yana salladı.
"Ben isterdim" dedi Derek'in sormamasına rağmen. "Hayatımın aşkını bulmak isterdim. Mesela eğer Brann'i tanısam ona çıkmak için yalvarırdım" Derek birden Stiles'a döndü o ise kendisine bakıyordu."Neden Brann'i bu kadar çok seviyorsun?"
"O harika biri. Hem Zeki, hem çalışkan hem de gizemli"
"Beceriksizin teki olduğuna eminim"
"Ne? Sen nasıl böyle bir şey söylersin yanıma kim gelirse gelsin ben Brann'in dese ben onunum" dedi Stiles kendini ıslak yere bırakırken. "Evet gelip birazdan seni öpebilir"
"Öpsün"
Derek anında gülümseyen ifadesini silmiş Stiles'ın gözlerinin içine bakıyordu. Tanımadığı birisine nasıl bu kadar bağlanıyor anlamıyordu.
Biraz daha yaklaştı Stiles'a. Brann olduğunu söyleyip onu öpmek istiyordu. Evet onu öpmek istiyordu işte. Yenilmişti. Koskoca Derek Hale bir ajana yenilmişti.Belki de seni öldürmek için plan yapıyor?" Dedi Derek Stiles'ın yanına, yere otururken. "Ölümüm bir onun bir de tanrının elinden olabilir zaten" Derek buna karşılık büyük, sahte bir kahkaha attı. Bu kahkaha Stiles'ın ıslak ve kirli elini yanağına koymasıyla bölündü.
"Böyle yapınca yenilmiş mi oluyorum" diye sordu. Derek ise kendi ıslak elini Stiles'ınkinin üzerine koyarak kafasını iki yana salladı.Yağmur hâlâ yağıyordu ve damlalar ikisini de gözlerini kapatması için bir savaşa davet ediyor gibi gözlerine çarpıyordu ama ikisi de bu savaşı kabul edip birbirlerine bakıyordu. Stiles birden elini çekti ve dizlerinin üstüne kalktı. "Yenildik mi yani?"
Derek bu sefer kafasını olumlu anlamda salladı. Sesini olabildiğinde yumuşatıp "yenildik" dedi. Stiles ise ona biraz daha yaklaştı. "Zaten yenildiğimize göre biraz daha yenilmemizde bir sıkıntı olmaz herhalde"
Derek kaşlarını çattığında Stiles dudakları arasında ki mesafeyi kapattı. Sokağın ortasında, yağmur damlaları artık saçlarından da akarken onlar birbirlerine yenilmelerini normal saydı. Daha önce öpüşmeyi bırakın herhangi biriyle çıkmayan iki kişi bunu normal saydı. Sokakta kimse yoktu. Eğer olsaydı herkes onlara iğrenir gibi bakardı ama onlar bunun yanlış olduğunu düşünmüyordu. Sadece bu anların yaşanıyor olmasına hayret ediyorlardı.
———
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BRANN AND KRUTT
Novela JuvenilKrutt ve Brann gerçek isimlerinin bile bilinmediği efsaneler. Peki ya birbirlerini bulmak zorunda kalırlarsa.