Hayatımın en iyi 2 haftasını yaşamıştım resmen. Seonghwa hayatıma girdiğinden beri hayatım mükemmel ilerliyordu. Derslerim harikaydı, annemgil bir yere tatile gitmişti, beni azarlayacak kimse yoktu. Mutluydum, belki de ilk defa, gerçekten mutluydum.
Bugün ise yakın arkadaş olduğum grupla karaoke yapmaya gidecektik. Sesim bana göre güzel olsa da onlar beni beğenmeyecek diye söylemek istemiyordum.
Daha önce Wooyoung zorla bir şeyler söyletmeye çalışmıştı. Benden ses çıkmayınca da uğraşmayı kesmişti.
Wooyoung ve San sevgililerdi ve katliam ikili gibi bir şeylerdi. Asla hiç kimseye rahat vermiyorlardı.
Mingi sert görünsede her an yanaklarını sıkmak istememe sebep olacak kadar tatlıydı aslında.
Yunho, Mingi'den hoşlanıyordu. Mingi tabikide bunu anlamıyordu. Hatta Yunho'ya kızlardan falan bahsediyordu.
Jongho ise çocuğum gibiydi. 2 haftada çocuğum olmuştu neredeyse.
Ha bide sonradan Yeosang'ta katılmıştı aramıza. Şu benimle arkadaş olmak isteyen çocuk. O ise...Yeosang'tı işte. Senin için en iyisini ister. Çok konuşmak yerine seni dinler. Falan filan.
Son olarak Seonghwa. Aralarında en yakın olduğum kişi. Seonghwa...Park Seonghwa. Çölde içtiğin su gibi bir şeydi Seonghwa. Bok gibi giden hayatımın merkezine çöküp beni yalnızlıktan kurtaran kişiydi. Süper kahraman desem çok mu komik kaçardı bilmiyordum ama o benim için kahramandı.
Daldığım düşüncelerden kurtulmamı sağlayan şey yüzüme üfleyen Seonghwa'ydı.
"Mavi kafa, hazır mısın partilemeye."
"Çok hazırım. İlk partim resmen."
Seonghwa kolunu omzuma atıp beni kendine çekti.
"Halledeceğiz bunu da. Beraber."
Onu ittirip gülümsedim ve birbirlerini bebekleyen Woosan çiftine döndüm.
"Hey, elleşmeyin."
San el hareketi çekerken Wooyoung San'ı mıncırmaya devam etmişti.
Bir anda sahneye çıkan Yunho ve Mingi'yle oraya döndüm.
Kafalarını birbirlerine yaslayıp bize döndüler.
"Selam ben Yuyu."
"Bende Minki."
Hepimiz alkışlamıştık.Onlar mükemmel bir ikiliydi.
"Fazla uzatmadan." dedi Mingi.
"İlk yarışmacımızı alalım sahneye." dedi Yunho onu tamamlayarak.