Zilin çalmasıyla kafamı kaldırıp etrafa bakındım.Birkaç kız camın kenarında konuşuyordu.Erkeklerin çoğu yaptıkları kağıt toplarla oynuyordu.Birkaç kız tahtaya bir şeyler çiziyordu.
Ben mi? Ben matematik testi çözüyordum. Tek başıma dışarı çıkmam sıkıcı oluyordu. Herkesin bakışı benim üstümde gibi hissediyordum.
Ben sınıfa dalmışken kafama gelen kağıt topla irkildim. Topu eğilip yerden aldım.Tam atmayı düşürdüğüm sırada arkadaki çocuklardan birisi bağırdı.
"Hey, inek! Topu atsana."
Çocuk çok uzun sayılmazdı ama benden uzun olduğu kesindi. Siyah saçlıydı, bakışları keskindi. Korkutucu gözüken bir çocuktu.
Ama benimde bir özelliğim vardı. Her ne kadar kırılgan veya duygusal birisi gibi gözüksemde birisi bana kötü bir şey derse ona yapılması gereken şeyi yapardım.
Topu iyice buruşturup şeklinin bozulmasını sağladım. Çocuk hala atsana diye sesleniyordu. Onu umursamayıp avucumda buruşturduğum topu camdan aşağıya attım.
"Lan, napıyorsun?" dedi çocuk.
"İnek demeden önce düşünmeden gerekirdi." dedim ona bakmadan.
"Çocuk musun sen. İnek dedik diye mi attın aşağıya."dedi başka bir çocuk.Kafamı onların olduğu tarafa çevirdim.
"Sizin aksinize bir şeylere güvendiğim için çalışmamazlık yapmıyorum diye bana inek diyemezsin. Düzgün bir şekilde isteseydiniz alırdınız topunuzu."deyip tekrar önüme döndüm.
Bu sefer de başka bir çocuk üstüme saldırmaya çalıştı. "Ben bu çocuğu döverim."
Gülümseyip konuştum. "Adım Hongjoong."
Uzun boylu çocuk tam yanıma geliyordu ki arkasında, sırada oturan çocuk kolundan tuttu. "Uğraşmanıza değmez Mingi.Zil çalacak zaten."
Çocukla birkaç saniye göz göze gelmiştik. Sonra hemen kafamı çevirdim.Ardından da zil çalmış edebiyat hocamız içeri girmişti.
•~•
Sonunda uzun yemek sırasından çıktığımda derin bir nefes aldım. Kendime tek kişilik boş bir yer ararken cam kenarında olan masayı görüp oraya yürüdüm.
Masaya oturup içeceğimi açtım. Açmamla beraber masama birisi oturmuştu. Sarı mullet saçları vardı. Görüntüsü heykele benziyordu. Kpop idolu olabilecek kapasitedeydi.
"Selam, oturabilir miyim? Başka yer yok. Üstelik okula yeni geldim ve hiç arkadaşım yok."dedi çocuk.
Ben yeni gelmedim ama benim de hiç arkadaşım yok diye geçirdim içimden. Hafifçe kafamı salladım. Çocuk teşekkür edip yemeğini yemeye başladı.
"Bu arada ben Yeosang. 11-C'deyim. Sen?"dedi çocuk. Benden 1 yaş küçüktü anlaşılan.
"Hongjoong. 12-D'deyim."dedim. Onunla arkadaş olmak tabikide isterdim ama önce anneme sormam gerekiyordu.
Yemeğimi hızlıca bitirip masadan kalktım. "Doydun mu? Çok az yemişsin. Hasta olursun bu kadar az yersen."dedi Yeosang hızlı hızlı.
"Beni düşünme. Afiyet olsun sana."deyip arkamı döndüm ve gittim. Birilerinin benimle ilgilenmesi ona bağlanmamdan başka işe yaramıyordu.
Hong'um küçük bebeğim
Hiç iyi değilim son birkaç gündür elimi kaldırasım gelmiyor taslaklarım azaldı diğer bölüm biraz gec gelebilir simdiden kusura bakmayın
Oy verirseniz sevinirim