"Bu not ne? Sana o kadar emek veriyorum ve senin bana getirdiğin bu sınav kağıdı ne Hongjoong?"diye bağırdı annem.Ağlamamak için kendimi sıkıyordum.Kafamı eğdim.
"Kafanı kaldır."diye bağırdı annem.Sana bakarsam ağlarım diyemedim.Kaldırmadım kafamı da.Sertçe çenemi tutup kafamı yukarı kaldırdı.
"Benim lafımı dinleyeceksin Hongjoong.Bana hesap ver? Neden 85 aldın? Arkadaş falan mı edindin yoksa benden izinsiz."dedi annem.Tabii izin almalıydım her konuda.Kim Hongjoong hiçbir şeyi izinsiz yapamaz.
Kafamı iki yana salladım hızlıca."Hayır anne.Hiç arkadaşım yok."
"Sevgili mi yaptın yoksa?"diye bağırdı annem bu sefer.
Yine kafamı salladım.Tanrı aşkına benim gibi birini kim sever.
"Zaten o saçlarınla, giydiğin kıyafetlerle kimse seni sevmez. Erkeğe bile benzemiyorsun."dedi annem.İğrenir gibi bakıyordu.Bir hata sonucu doğan bir çocuğu tabikide iğrenerek bakıyordu.
"Bilgisayarını ver bana.3 gün cezalısın.Eşek gibi ders çalışacaksın.Hele bir bu not düzelmesin."dedi annem parmağını sallayarak.Ah, bide cezalar vardır bizim evde.Onların istediği kalıba uymayınca sana ait olan eşyaları vermezler sana.
Kafamı sallayıp odama geçtim.Bilgisayarımı kapatıp geri salona döndüm.Anneme uzattım.
Babam oturduğu kanepeden maç izliyordu.Oğlu azarlanmış, kavga cıkmış, hiç umrunda değildi.Annemde dayanamadı, babama saldırdı bu sefer.
"Hep senin yüzünden bu çocuk.Senin gibi salak."
Babam televizyonun sesini yükseltip annemi görmezden geldi.Kaçmam gereken an gelmişti işte.Birazdan annem sinirlenip bir şeyler kıracaktı yine.
Ses yapmadan odama geçip kapımı kilitledim.
Sonunda odamdaydım.Odam benim güvenilir bölgem gibi bir yerdi.Nadiren insanları alırdım odama.Benim gizli bölgem gibi bir yerdi.
Dolabımın içindeki kime olduğunu bilmeden yazdığım mektuplar. Dağınık üstü kitaplarla dolu çalışma masam. Bir sürü defter, içimi döktüğüm kağıtlar. Tütsülerim, renkli ışıklarım, çizimlerim ve en sevdiğim şey...Küçük peluşum.
Size garip gelebilir. Anlarım bunu. Ama o benim konuştuğum tek şey. Tek arkadaşım. Çocukluğumdan beri yanımdaydı. Küçükken tek bir arkadaşım vardı. O vermişti bana bunu. Bu yüzden yeri bir tık ayrı bende.
Tütsü yakıp peluşumu aldım. Penceremi açıp yatağıma geçtim. Yorganımın altına girip küçük oyuncağa sarıldım.
"Bugün yine yorucu bir gündü Hwa."
Evet, onun ismi Hwa. Zamanında arkadaşım koymuş bu ismi. Ne demek bilmiyorum, ya da neden bu ismi seçti. İlk duyduğumda çok güzel gelmişti o yüzden değiştirmedim.
"Ama dert etmiyorum çokta. Tek istediğim şey birazcık sevgi. Onu ailemden alamayacağımı biliyorum zaten."
Telefonumdan slow bir şarkı açtım.Gözlerimi kapayıp kendimi gerçek olamayacak kadar güzel bir düşün kucağına bıraktım.
My God, I’m so lonely
So I open the window
To hear sounds of people
To hear sounds of peopleUmarım seviyorsunuzdur :))
💜🐇