Gülümseyerek uyandım. Yüzüme yapışık olan gülümseme geceden beri ordaydı. Yani Mars'la konuştuğumdan beri.
Yatağımdan kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Geri geçtim odama. Üstümü giyinip okul saatinin gelmesini bekledim. Beklerken yaptığım şey de Seonghwa ile olan resimlerimize bakmaktı.
Aniden açılan kapıyla telefonumu kapattım hemen. Annem gelmişti. Daha önce hiç girmediği odama gelmişti. Kimseyi almadığım odama.
Gelip çalışma sandalyeme oturdu.
"Odamdan çıkar mısın? Ne diyeceksen ben gelirim salona." dedim soğukça konuşarak.
"Hongjoong, konuşalım. Burda."
"Istemiyorum." deyip omuz silktim.
"Bir kere. Bir daha konuşmak için darlamayacağım." dedi annem. Kollarımı birbirine sarıp onu dinlemeye başladım.
"Özür dilerim oğlum. Yaptığım her şey için."
Histerik bir kahkaha attım. Benden özür diliyordu. Bana "oğlum" diyordu.
"Hongjoong çocuğuma böyle bir hayat yaşatmak istemezdim. Yemin ederim. Ama sen, biliyorsun..."
"Bir hatayım." deyip tek kaşımı havaya kaldırdım. Usulca kafasını salladı.
"Ben senin çocuğun değilim." dedim.
"Öyle deme. Ne olursa olsun kanımdan, canımdansın. Bak Hongjoong. Ben sana hamileyken babaannen banada karnımdaki sanada demediğini bırakmadı. Beni onlar delirtti. Ilaclarla, yaptıklarıyla."
"Neden sana inanayım?"
"İnan lütfen. Yaptıklarım için üzgünüm oğlum. Nolur affet beni?"
"Yoksa ölüyor musunuz Bayan Kim? Ondan mı bu af dilemeniz?" dedim. Avuçlarıma tırnaklarımı geçirmiştim.
Sustu. Demedi bir şey. Eğdi kafasını.
"Bu saatten sonra anneliğine ihtiyacım yok. 1 ayım kaldı. 1 ay sonra 18 olacağım. O zaman bir daha ne beni göreceksiniz, ne de Kim Hongjoong adını duyacaksınız." dedim. Boğazım düğümlenmişti. Devam ettim.
"Benim ailem var. Geçen gün beni koruyan 7 çocuk var ya, benim ailem onlar. Seonghwa hem annem, hemde babam benim. Beni koruyan, seven, sevdiğim adam. O yüzden bir daha sakın ama sakın bana yaklaşmaya çalışmayın. Çok sevgili kocana ilet bunu." dedim. Sevdiğim adam kısmını söylemeyi plânlamamıştım oysaki.
Tam kapıdan çıkıp gidecektim. Elim kapı kolunda kaldı. Içimdeki son şeyi de döktüm ortaya.
"Sizin yüzünüzden tüm acılarım, yaralarım. En çok küçük Hongjoong'u yaraladınız ama. Şimdi çık odamdan."
HONG'UM ASKIMMM
Neyse bu kadar mutsuzluk yeter nereye kadar dimii