Adrien Lenaya bugün derslerden sonra birlikte bir şey yapmayı önerdi. Lena başta içten biraz oralı olmasa da sonra kabul etti. Belki Adrienla vakit geçirmek iyi gelirdi. Ayrıca son zamanlarda arkadaşlarına karşı çok soğuk davranıyordu. Yoğun düşüncelerden dolayı aralarının bozulmasını istemiyordu.
Aniden yüzünü önüne çevirdiğinde o dağınık kahverengi saçları gördü. Kalbinde hissettiği her çarpıntıya lanet etti. Mimikleri belki "Senden nefret ediyorum" diyordu ama gözleri aynı fikirde değildi. Eli tam bacağına yönelirken Adrien ona seslendi "Hey, dersten önce biraz hava alalım mı?". "Neden olmasın" diyerek yerinden kalktı ve Adrienın peşinden gitti.*Geçmişe dönüş*
Marinette sabah kalktığında ailesi başında toplanmıştı. Uykulu ve meraklı gözlerle bir annesinin bir babasının meraklı yüzlerine bakarak ne olduğunu kavramaya çalışıyordu. Babasının ona bir kağıt daha doğrusu bir mektup uzatmasıyla neden bu kadar heyecanlı olduklarını anladı. Aylar önce New York'taki bir okula başvuru yapmıştı. Ve şuan elimde tuttuğu mektup o okuldan kendisine kabul edildiğini bildiriyordu. Aniden bir çığlık ettı ve yataktan kalkmaya çalışırken yere düştü. Açıkçası geri cevap alacağını pek düşünmüyordu. Mektupta 5-6 hafta içinde New York'ta olması gerektiği yazıyordu. O an bunu çok umursamadı ama birkaç saat sonra bunun ne anlama geldiğini anladı. Neredeyse 2 yıl boyunca Paris'te bulunmayacaktı. Bu hayalinin bu kadar erken gerçekleşebileceğini hiç hesaba katmamıştı.
Tüm gün boyunca ailesi Marinette adına kutlama yapmıştı. Marinette de bir şey çaktırmadan sabahki heyecanıyla onlara ortak olmuştu. Elbette orda eğitim almak istiyordu ama bu Uğur böceği olmayı bırakması gerektiği anlamına geliyordu, en azından bir süreliğine.
Ertesi gün New York'a gideceği kesinleşmişti. Annesi yavaştan Marinette e bavullarını hazırlamya başlaması gerektiğini söylemişti. Hatta Alyayı arıyıp alışverişe çıkmalarını da önermişti.
Marinette de öyle yaptı. Alyaya da o zaman söyleyecekti.
...
Ellerindeki poşetlerle yakınlardaki bir kafeye oturdular. İkisi de tüm gün yürümekten yorulmuşlardı. Birer içecek sipariş ettiler. Alya camdan dışarı bakıyordu Marinette de gergin gergin lafa nasıl başlayacağını bulmaya çalışıyordu. Aniden ağzına gelen şeyi söyledi "Ben New York'a gidiyorum Alya". Alya bu sözlerle başını şoka uğramış şekilde Marinette e çevirdi. "Aman tanrım Marinette neden daha önce söylemedin!?!" dedi heyecanla. "Ben de yeni öğrendim, başvurduğum okul olumlu cevap verdi" diye açıklama yaptı Marinette. Alya ayağa kalktı ve Marinette e sarılarak "Senin adına çok sevindim" dedi. Marinette de sadece acı bir şekilde sırıttı. Yerine geçtiğinde Marinette i soru yağmuruna tuttu. O da hiç sıkılmadan hepsini cevapladı....
Alyayla vedalaştıktan sonra elindekilerle eve doğru yürümeye başladı. Kaldırımda adım atarken düşüncelerinin esiri oldu. Eğer Paris'te bulunmayacaksa uğur böceği mucizesine ne yapmalıydı? Muhtemelen güvendiği birini bulmalıydı. Derken tam bunu düşünürken gözleri dolmaya başladı çünkü aklına açıklama yapması gereken bir kedi gelmişti. Onu nasıl bırakabileceğini düşünmek bile istemiyordu çünkü bu acı vericiydi. Ayrıca neden bu kada çabuk düşünüp plan yapması gerekiyordu ki daha gitmek için 1 aydan fazla vakti vardı değil mi?Burnunu çekti ve dolmuş gözlerini elinin tersiyle sildi. Birkaç dakika sonra ayaklarının çoktan onu pastaneye getirmiş olduğunu gördü. Odasında geçtikten pek uzun olmayan bir süre sonra akuma saldırısı haberini aldı. Tikkiye dönüşme komutunu söyledi ve balkondan çıktı.
Haberlerde bahsedilen yere geldiğinde daha sevgili partnerinin gelmediğini gördü. En azından kafası başka meselelere gitmeyecekti. Akumaloya görünmeden önce bir süre onu ve hareketlerini izledi. Gücünü ve kaynağını öğrendikten sonra saldırıya geçti. Kara kedi hala ortalıkta yoktu. Umarım iyidir diye umdu. Kara kediyi daha fazla bekleyemeyeceğini anladığında akumalının görüş alanından çıktı ve bir duvarın arkasına geçti. Böylece şanslı tılsımını daha rahat çağırdı. Gelen objeye bakıyordu ki gözlerine siyah bir vücut ilişti. Başını kaldırdı ve biraz sinirli bir şekilde ona baktı, "Nerde kaldın?!". Kara kedi bir şey demedi eskrim dersini anca bırakıp gelebişmişti. "Plan ne?" diye sordu. Uğur böceği kısa bir süre etrafa bakındı, elindeki objeyi ona gösterdi ve aklındakini anlattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eskiden... (Ladynoir)
Fiksi Penggemar"Orda olduğunu bilip de kavuşamamak belki de en zoruydu" ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ "İçinde kopan fırtınayı kimseye anlatamamanın zorluğunu bilir misin?" ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ "...neden bu işkenceyi tekrar tekr...