Zamanın nasıl geçtiğini anlamadan hiç gitmek istemediği fotoğraf çekiminin zamanı gelmişti. Sanki neden hep böyle olurdu, neden hep istemediğin zaman, zaman hızlı akardı, neden istediğin zaman asırlar geçerdi? Adrien yine dünyanın adaletine lanet etti, ne zaman adil olmuştu ki? Tam güzel şeyler olurken hemen bitmişti. İsteksiz bir şekilde aşağıya indi, bodyguardıyla arabaya bindi ve çekimin olduğu parka gittiler.
Yine poz vermek zorundaydı, yine sahte gülümsemeler ama buna katlanmak zorundaydı yapabileceği başka bir şey yoktu. Tam yine buraya geldiği için lanet ederken en iyi dostu olan Ninoyu ve sevgilisi Alyayı ordan geçerken gördü, ama onların yanına gidemedi neyse ki onlar onu gördüler ve yanına geldiler. Evet sonunda çekimden bir süre de olsa iğrenç çekimden kurtulmak için bir bahanesi olmuştu. Fotoğrafçısından rica etti biraz ara vermek için ve o da kabul etti. Onları gördüğü için çok mutlu olmuştu. Onlara selam verdi ve onlar da ona. Nino dayanamayıp atıldı.
Ni:Dostum bizi hangi arkadaşınla tanıştıracaksın?
Ad:Ah adı Lena, üniversiteden arkadaşım. Sizinle tanışmak istedi ben de onu kıramadım. Belki arkadaş olursunuz.
Alya neyden bahsettiklerini anlamamıştı o yüzden sordu.
Al:"Lena mı o kim? "
Ad:"Dedim ya arkadaşım, bu cumartesi onunla buluşucaz istersen sen de gel"
Al:"Cumartesi olmaz o gün işim var. Belki başka sefere"
Nino Adrienın fotorafçısının onlara doğru geldiğini gördü ve artık gitmeleri gerektiğini düşündü.
Ni:"Neyse biz artık gidelim. Görünüşe göre işe geri dönüyorsunuz"
Adrien da farkına varınca biraz yüzü düşer ama bir şey demez. Arkadaşlarına veda eder ve çekime kaldıkları yerden devam ederler....
Günler gelip geçip cumartesi gelmişti. Lena heyecandan doğru dürüst uyuyamamıştı o gece. Hem yeni arkadaşlar edineceği için sanki okula yeni başlayamış gibi bir heyecan kapladı içini, hem de sonunda en iyi arkadaşını üzen şeyin ne olduğunu öğrenebilmesi için bir şansı olmuştu.
Adrien onu aradı, kimlerle, Nino ve Chloe yle, buluşacaklarını söyledi ve saati ne olur ne olmaz tekrar hatırlattı. Zaten çok yoktu, 1 saati vardı. O da bu zamanı hazırlanarak geçirdi. Açık mor kısa kollu, kolları hafif fırfırlı, biraz dar bir bluz ve altına da bol, bilekleri kalın lastikli beyaz bir eşortmanımsı bir pantolon giydi. Saçını açtı ve önden iki perçem alıp arkada topladı. Sonra saate baktı sadece 10 dakikası kalmıştı. Nasıl kıyafet seçerken bu kadsr vakit harcayabilmişti. Hızlıca küçük boyundan askılı, içine sadece küçük ihtiyaçlarını koyduğu, siyah sade ama şık çantasını kaptı ve aceleyle beyaz spor ayakkabılarını giyip evden çıktı. Koşar adımlarla Adrienın söylediği kafeye gitti. Kapıdan içeri girdiği gibi gözleri Adrienı ve daha önce gördüğü muhtemelen adı "Nino" olan çocuğu aradı. Bir anda birinin elini omzunda hissetmesiyle yerinden sıçradı. Ödü kopmuştu. Omzuna dokunanın Adrien olduğunu görünce onun omzuna hafif bir yumruk attı. Adrien bu sırada gülmekteydi, bu Lenanın sinirlerini daha çok bozmuştu.Le:"Hey gülmeyi keser misin bu sinir bozucu"
Ad:"Afedersin"
Le:"Ee arkadaşların nerde?"Arkasındaki masayı işaret ederek onu oraya yöneltti. Nasıl daha önce orayı görememişti. Masaya ulaştığında sarışın, mavi gözlü, üstünde ince siyah ceketli, içine sarı açık gri bir tişört giymiş bir kız gördü, bu "Chloe" olmalıydı. Diğer çocuğu direkt tanıdı, evet bu oydu. Sarışın kız ayağa kalktı ve ons elini uzatarak "Merhaba ben Chloe" dedi dostça bir tavırla, gülümseyerek. Lena de gülümsedi, elini sıktı ve "Memnun oldum, ben de Lena" diye cevapladı. Chloe de gülümsedi. Diğer çocuk da Lenaya yaklaştı o da "Ben Nino" dedi. Lena zaten onun" Nino" olduğunu tahmin ediyordu ama sanki ilk defa görüyormuş gibi davrandı, "Memnun oldum Nino" dedi. Adrien onları tanıştırdığı için gereksiz ve anlam veremediği bir gurur duygusu hissetti.
Tanışma bitttikten sonra hepsi birer sandalye çekti ve oturdu. Birbirlerini tanımak için bir sürü soru sorarak bir sohbete başladılar. Burda Adriena yapacak bir şey düşmüyordu. Sadece sohbetlerini dinledi ve hepsini ayrı ayrı süzdü, sonra aslında Lenanın ne kadar gergin olduğunu fark etti. Lisenin ilk gününü hatırladı. Şuan bakınca ne kadar utanç verici geliyordu. Chloenin arkadaşı olduğundan herkes ona bir ön yargıyla bakmıştı, nedenini daha sonra tam olarak anlamıştı. Chloe sınıftaki herkesle uğraşıp, dalga geçiyordu özellikle Marinette le. Az kala onunla araları kötü olucaktı neyse ki sonra iyileşti. Marinette ile aralarının kötü olması isteyeceği son şey olurdu herhalde.
Liseden beri Chloe çok değişmişti, artık insanlarla uğraşıyor, o kötü gözle bakmıyordu. Şuan onu böyle görünce mutlu oluyordu, sonunda kendininin ne kadar iyi olabileceğinin farkına varmıştı ve öyle de olmuştu. Chloe nin gözlerinden Lenayı sevdiği anlaşılabiliyordu, Lena da öyle görünüyordu, onu dikkatlice dinliyor ve onu tanımaya çalışıyordu. Lenayı öyle arkadaşa muhtaç görmek onu üzmüştü, Lenanın tek arkadaşı vardı ve o da kendisiydi. Yaşadıkları yüzünden haksız yere arkadaşlarını kaybetmişti, Adrien onun adına çok üzülüyordu o yüzden onun yeni arkadaşlar edinmek istemesini çok normal karşılıyordu. Sonra fark etti Lena Ninoya nedense daha önce de görmüş gibi bakıyordu, onu çok yadırgamıyordu. Elbette ona da onu tanımak için bir sürü soru soruyordu ve ona sordukları heyecanla cevaplıyordu ama Adrien bunda bir tuhaflık sezdi. Sonra birbirlerinin telefon numaralarını aldılar ve kahve sipariş ettiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eskiden... (Ladynoir)
Fanfic"Orda olduğunu bilip de kavuşamamak belki de en zoruydu" ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ "İçinde kopan fırtınayı kimseye anlatamamanın zorluğunu bilir misin?" ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ "...neden bu işkenceyi tekrar tekr...