8.bölüm

99 3 4
                                    

Selam, biliyorum bölüm çok geç kaldı üzgünüm.
İyi okumalar.

¤¤¤
"Meriç, Kaya ve Can çifliğe geçiyoruz. Eğer herhangi bir şeyden şüphelenirseniz direk beni arıyorsunuz!"

Çantamı alınca bizimkilerde çantalarını aldı. Yankılarda bizimle birlikte kalkmışlardı. Onlarda kalkınca gözüm onlara takıldı, bizimle gelseler iyi olur.

"Sizde gelin!"

Gözlerimle sert bir şekilde bakarken, sesimde emir verici bir tındaydı. Tam konuşacaklarken Kıvanç'ın telefonu çaldı, cebinden yelefonunu çıkarıp açtı.

"Efendim baba?"

Telefonun sesi fazla açık olduğundan bizde duyuyorduk Bülent Bey'in dediklerini.

"Oğlum Arca ne diyorsa yapın çok önemli bir olay oldu. Bende çiflikte olacağım."

Kıvanç'tan cevap beklemeden kapatmıştı. Artık hepsinin geleceğinden emin olarak arkama bakmadan yürümeye başladım.

Arabalara bindik ve çiflik yolunu tuttuk. Ben her zamanki gibi arabada tektim. En arkamızda bize korumalık eden araç vardı. Çifliğin büyük demir kapısına geldiğimizde korumalar benim aracımı görerek kapıyı açtı, bizde içeri girdik. Karşımızda dedem, Bülent Bey ve bir kaç ortağımız vardı.

Bülent Bey bizim şirketle bizimle çalıştığı gibi yeraltındada bizimle çalışıyordu. Oğlunun ise şimdilik bundan haberi yoktu.

Arabamdan hızlı adımlarla indim. Ve herkese emirler yağdırmaya başladım.

"Meriç,Kaya misafirlerinizle salonda oturun fazla dolaşmayın! Emre detaylar 5 dakika içinde elimde olsun! Vedat güvenliği her yerde iki kat artır ve korumasız kimse dışarı çıkmasın!"

Bağırarak sesimi bütün bahçeye duyurmuştum. Ardındanda eve doğru gitmaye başladım. Dedemler ve diğer ortaklarımda benimle birlikte bu evdeki fazla kullanmadığım çalışma odama geliyorlardı. Meriç ve Kaya ise bizimkilere bir şeyin olmadığını benim korumacı davrışım olduğu yalanına inandırmaya çalışıyorlardı.

Nasıl 200 kişinin koruduğu dağ evime biri girebilir ki? O ev benim üstüme bile değil. Hatta UYAR soy adına ait değil. O evi bulan ve giren kim olabilir? Hadi buldu diyelim nasıl 200 koruma etkisiz hale getirilir? Hadi unuda geçtim evin sadece benim ve 'O'nun parmak izi okuması olan güvenlik sisteminden nasıl geçti benim haberim olmadan? Demekki parmak izimi bir yerden bulmuş.

'Belki de..?'

Ne 'belki de' saçmalama her zamanki gibi!

O eve girmek kısaca imkansız. Ben ve 'O' dışında. O evi koruyan 200 kişiden asla şüphe etmiyorum zaten, veya şuan etmeye başladım.

Hızlı adımlarım devam ederken peşimdekilerle birlikte çalışma odama girmistim. Uzun, etrafında 13 sandalye bulunan, siyah masanın en başındaki koltuğa oturdum. Sağ tarafımdaki sandalyeye dedem, soluma Bülent Bey oturmuştu. Dedemin yanına Erhan KANLI, onun yanına ise Naim KIRLA oturmuştu. Bülent Bey'in yanında ise Necip DİNÇ ve Polat SARGIÇ oturdu.

"Bildiğiniz üzere benim dağ evime biri girmiş..."

"Ve İstanbul'daki toplantı yerlerimize de biri girmiş ama ne tuhafki hiç bir şey alınmamış sadece her yerde aynı yazı var."

Benden sözü alan Polat Bey'e baktım. Bu bilgi neden bana ulaşmadı?

"Ne yazıyordu? Bana bunun bilgisi ulaşmadı da?"

"Zaten bizde siz geldiğiniz anda öğrendik neyse, her yerde 'Her karanlığı bir yıldız aydınlatır.' yazıyordu. Ve bütün adamlarda sadece bayıltılmış. Ama dikkatli bakarsak hiç birine iğneyle enjekte edilmemiş. Hiç görülmeyen, en fazla 300 metre öteden ateş edilen silahlı bayıltıcı hepsinin omzundan vurulmuş. Bu silahın yapılmamasının nedenide korumaların genelde öldürüldüğü için gerek olmaması."

YıldızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin