0.2

692 39 4
                                    

Uzun süre sadece onu izledim o an ne Victoria ne de başka biri aklımdaydı. Tamamen ona odaklanmıştım. Ona, onun sesine ve bir an için bir yıldızdan daha parlak olduğuna emin olduğum gözlere. Onun gözlerini üzerimde hissettiğimde içimdeki kelebekler harekete geçmişti. Bu his kısa sürer, gözlerini üstümde tutmaz sanmıştım ancak o beni şaşırttı. Şarkı bitti ve sonra başka bir tanesi ve sonra başka bir şarkı... Bir an olsun ayırmamıştı gözlerini benden.

En son bir şarkı daha bitirdiğinde dakikalardır bana bakan gözlerini benden ayırıp arkadaşlarına döndü. Beni mahrum bıraktığı parıldayan gözlerle ister istemez üzülmüştüm. Sonsuza kadar ona bakmak istiyordum. Ondan neden bu kadar etkilendiğimi düşündüm. Evet çok etkileyiciydi ama güzellik standartlarına pek uyduğu söylenemezdi. Büyük, kemikli bir burnu, uzun bir yüzü vardı. Giydiği kolsuz yelekten görünen büyük, dövmeli kolları, kendini neredeyse belli bile atmeyen karın kasları vardı.

En son sahneden inerken son bir defa baktı bana. Gülümsedim çünkü yapabildiğim tek şey buydu. Sahneden indi ve arkadaşlarıyla sarıldı. Birbirlerini tebrik ediyorlardı sanırım. O zaman diğerlerini de detaylı inceleyebilme fırsatım oldu. Yanında Victoria dışında iki uzun saçlı çocuk vardı. Biri sarı diğeri ise simsiyah saçlara sahipti. Siyah saçlı olanın saçları daha uzundu, belinin bir karış  yukarısında bitiyordu. Victoria sanki izlendiğini hissetmiş gibi bana döndü. Göz göze geldiğimizde gülümsedim ve el salladım. Çok mu samimi oldu diye düşünüp pişman olamam uzun sürmedi. Belki de beni tanımamıştı bile. Niye tanısındı ki. Kim bilir günde benim gibi kaç kişiyle karşılaşıyordur.

İç çekip bar kısmına yöneldim. Barmenden bir bira istedim. Beni onayladı ve arkasını dönüp biramı verdi. Kimlik istememesine şaşırmıştım. Ama işime gelmişti. Yaşım tutmuyordu ve sahte kimliğimi almayı unutmuştum. Teşekkür ederip içeceğimden bir yudum aldım. Aslında bira sevmiyordum ama tek başıma hiç bilmediğim bir yerde ilk defa geldiğim bir barda sarhoş olmak veya kendimi kaybetmek istemiyordum. Kafamı kaldırıp etrafıma baktığımda Victoria hala beni izliyordu. İçimdeki kelebekler yine harekete geçtiğinde ne olduğuna anlam verememiştim. Victoria sanki beni tanımaya çalıyormuş gibi bakıyordu. Çekinmeden ona bakmaya devam ettim. Sanırım beni tanımasını ve benimle konuşmasını istiyordum. Yanındaki uzun siyah saçlı çocuk ve biraz önce sahnede şarkı söyleyen aralarında bir şey konuşuyorlardı. Victoria gözlerini büyüterek bana baktı. Beni tanıdı diye düşündüm içimdeki sevince engel olamayarak. Yanındakilere benim duyamadığım tonda -ki zaten barın öbür ucundaydım- bir şeyler söyledi ve bana doğru yürümeye başladı. Sonunda beni hatırlamıştı.

'Merhaba. Ben Victoria. Seninle karşılaşmıştık değil mi? Bugün?'

'Ahh evet. Broşürünü almıştım. Açıkçası  beni hatırlayacağını düşünmemiştim.'

'O muhteşem mavi kıvır kıvır saçları nasıl hatırlamam?' Dediğinde nedensizce gurur duydum kendimle. Victoria gördüm en güzel kız olabilirdi. Gerçekten çok güzeldi, özellikle gözleri beni benden alıyordu. Ve en önemlisi bu tanrıçaları kıskandıracak güzellikteki kız bana, benim saçlarıma muhteşem demişti. Sadece bunu düşünmek bile beni heycanlandırıyordu.

Minik bir kahkaha ile karşılık verdim.
'Sahnede harikaydınız. Bayıldım!'
'Ah teşekkür ederim. Beğenmene sevindim. Gel seni diğerleriyle tanıştırayım.' Kafasıyla arkadaşlarının olduğu tarafı işaret etti.
'Memnun olurum.'

Onlara doğru attığım her adım kalbimin daha hızlı atmasına neden oluyordu.

Artık karşımda duran üç oğlanın da dikkatini çektiğimizde gözlerim tekrar kahvenin en muhteşem tonundaki irislerle buluştu. Yüzümdeki istemsizce oluşan gülümsemeyi hissediyordum. Bu sefer ondan da bir karşılık aldığımda kalbimin teklediğine emindim.

CORALINEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin