°twelve°

700 100 14
                                    

—𝙏𝙒𝙀𝙇𝙑𝙀—

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

—𝙏𝙒𝙀𝙇𝙑𝙀—

Yapana kadar yapıyormuş gibi göster

~

Neye baktığımı bilmiyordum. Utanmalı mıyım? Zavallı adama yardım etmeli miyim? ya da belki, kendi yoluma gitmeliyim. Beladan uzağa.

Çünkü daha da kötüleştiririm.

Muhtemelen.

Büyük ihtimalle.

"Eee? Peki ya ben? Senin modellerinden biri olmak için yeterince iyi miyim?"

Hepimiz bu durumdan sıkılmış gibiydik. Adam sonunda Gojo kızı tutarken kaçmayı başardı. Yanımıza geldiği an hepimize zor anlar yaşatacağını biliyordum. İkimizin de kız olması, benimle direkt olarak arkadaş olacağı anlamına gelmez. Hadi ama, hayat  o kadar da tatlı değil. Yaşamak ne kadar bağımlılık yapıcı olursa olsun zorluklarda olabilir.

Sonunda yanımıza geldiğinde, bir şeyler yapmam gerektiğini biliyordum. Herhangi bir şey. Geride kalmamak için. Yok sayılmamak için.

Bu yüzden, aklıma gelen tek şeyi yaptım. Ailemin bana öğrettiği bir şeyi.

Kişilik analizi. Önce karakteristik özelliklerini öğren. Sonra kişiliğini. Kendisini nasıl tanıttığını izle. Sonra,

Onu umursadığına...

İnandır...

Kendini tanıtması bittiğinde, onun nasıl biri olduğu hakkında iyi bir fikrim olacak. Onun kim olduğu ile ilgili. Kendini nasıl bildiği ile ilgili.

Bunu düşünerek gülümsedim ve elimi uzattım.

"Merhaba, ben Y/n L/n! Ve gerçekten çok güzelsin! Gördüğüm en güzel kızlardan birisin. Tokyo'dan mısın?"

Ve yüzünde küçük bir kızarma gördüğümde, kazandığımı biliyordum. Elimi tutarken yanakları kızarmıştı. Cildi yumuşacıktı. Her zaman görünüşüne dikkat ediyor muydu? Şık biri olduğuna eminim... hmm, çocukluğunun bir noktasında örnek aldığı bir rol modeli olmalı. Belki bir arkadaşı? Ondan daha zengin bir arkadaşı?

"B-ben de tanıştığıma memnun oldum." Elimi bıraktıktan sonra boğazını temizledi. Diğer ilk yıllar kendilerini tanıttılar. Ve bu süre boyunca onu dikkatle izledim. Onları pek sevmedi. Ya da en azından onları iyice yargılıyordu.

Genelde, Fushiguro'da olduğu gibi  insanları analiz etmeye zahmet etmem. Gülümsüyor ya da dik dik bakıyor olmamın Fushiguro'nun umurunda olmayacağını biliyordum. Ne yaparsam yapayım onun için başta yardım etmeyen bir işe yaramaz olarak kalacaktım.

Itadori'ye gelince? Beni başından beri tanıyordu. Yani, eğer bu taktiği onun üzerinde kullanırsam, büyük ihtimalle işe yaramazdı ve numara yaptığımı anlardı.

Benim güzel sensei'me gelince... ee, bu konuyu daha sonraya saklayabiliriz.

"Artık hepimiz buradayız... Tokyo'daki ilk görevimizin zamanı geldi!"

Yüksek sesle ve heyecanla söyledi.

Hem Yuji hem de Kugisaki onunla birlikte gidiyordu. Dans ederken kendi heyecanları belli oluyordu.

Bense daha az umursuyordum, Fushiguro da benim gibiydi. Onları boş yüzlerimiz ile izliyorduk.

Ve sonra,

Roppongi sokağının gürültüsü ile yürürken, iki aptalın sensei'nin yanında zıplayıp durmasını izledim. Ellerimi ceplerime sokarken gözlerimi devirdim.
(Roppongi sokağı: japonya'da işlek bir sokak işte)

Pekala, sanırım ilk görevimin zamanı geldi.


—𝘽𝙊̈𝙇𝙐̈𝙈 𝙎𝙊𝙉𝙐—

°Hii nasılsınız, ben iyiyim umarım sizde çok iyisinizdir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


°Hii nasılsınız, ben iyiyim umarım sizde çok iyisinizdir. Bu bölümü çevirirken ölüp ölüp dirildim, türkçe de çok saçma  karşılığı olan kelimeler vardı ama sonunda düzgün çevirmeyi başardım :]


°Çeviri veya yazım hatam varsa sorry ve oy vermeyi unutmayın lütfen ^_^

°Love you, bye♡♡♡

𝙎𝙬𝙚𝙚𝙩 𝘼𝙙𝙙𝙞𝙘𝙩𝙞𝙤𝙣 [R.Sukuna]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin