Bölüm 2

21 2 0
                                    

Sabah uyandığımda iki gündür olanları unutmuştum bile. İçimde hep hissettiğim o boşluk hissiyle günü karşıladım. Kahvaltı için mutfağa geçtiğimde annemin canının yine sıkkın olduğunu fark ettim. Ona ne olduğunu sormak istedim ama yapamadım.

Babam da katılınca kahvaltımızı yaptık. Annem sofrayı toplarken konuyu açtı: "Kadınlar eylemi bırakmamışlar. Sabah barikat kurmuşlar. Ve bizim ev barikatın hemen dibinde. Allah'tan içinde kalmadık." Bu sözleri çok duygusuz söylemiş olsa da bana anlayamadığım bir endişe veriyordu. Ona baktığımda bir şeyler yanlış gibi geliyordu. Üçüncü günde de artarak devam ediyordu bu, asık suratlılığı ve yabancılığı. Ne olduğunu çok merak ediyordum.

Neden soramıyordum?

Babam bu konudan rahatsız olduğunu belli ederek "Bırak artık şu konuyu. En fazla birkaç gün daha sürer. Arada hep oluyor biliyorsun. Bir anda siyasetle ilgilenir oldun." Annem tepki vermeyince ekledi: "Barikatı haberlerden mi gördün? Sonunda saklayamayacaklarını anladılar mı?"

"Hayır, Twitter indirdim."

Annemin böyle bir şey yaptığına inanamıyorum. Yapabileceğini bilmiyordum bile. Bir de hesap mı açmış? Nasıl? Ve ...neden?

"Hadi kahvaltınızı yaptınız. Gidin de mutfağımı temizleyim."

Babam şikayet etmeden salona geçip televizyonun karşısına kuruldu. Bense peşinden çıkarken arkaya bakış attığımda, annemin temizliğe girişmek yerine dudaklarına bir sigara götürüp sandalyeye yavaşça çöktüğünü gördüm.

Odama geçtim.

Bilgisayarımda takılmaya başlamıştım ki, babam heyecanla hepimizi çağırdı. Salona gittiğimde ekranda, yüzü maskeli bir kadının konuştuğunu gördüm. Maskesi korkunçtu. Gülümseyen, kadın bir şeytana benziyordu. Kıpkırmızı rujlu dudakları yırtılacak kadar açılmıştı ve pörtlek gözleri doğrudan bana bakıyordu. Benle konuşuyordu, biliyorum. Söylediği şeyler beynime, gözlerinden atılan oklar gibiydi.

"Selamlar.

Biz Fenonim.

Sizin için geldik.

Gördük ki, korktukça otoriterleşen erkek hükümet, kuklası yaptığı haber kaynaklarının iplerini sıkıca tutmuş bırakmıyor. Neler olup bittiğini merak eden halk ise korkuyor ve kafası karışmış. İnanacak bir bilgi arayan sizlere hakkımızda bir sürü yalan söyleniyor.

Gördük ki, halka doğru bilgileri vermek bizden başka kimsenin cesaret edemeyeceği bir iş halini almış. Ve böylece Fenonim doğmuş oldu.

Üç gündür şiddetle sürmekte olan olayları hatırlamanızı istiyorum: (Bu sırada ekranda eylemlerden şiddet sahneleri gözükmeye başladı.) Malum olaydan sonra dünyanın her yerinde sokaklara dökülen kadınlar oldu. Tabii bizim ülkemizdeki kadınlar da zulüm ve sömürüyü bildiklerinden, kız kardeşleriyle omuz omuza olmaktan korkmadılar.

Ülkemizde kadın düşmanlığıyla tanınmış hükümetimiz kimseyi şaşırtmadı ve muhalif her sese yaptıkları gibi şiddete başvurdu. İki gündür sokakta, uyumadan, aç, silahsız direnen kadınlar dünya çapında adını duyurdu. Kanlı görüntüleriyse, boğazına kadar kana batmış bir hükümetin son eserleri olarak sosyal medyanın her yerine yayıldı.

Bugün barikat kuran biz kadınlar istediklerimizi alana kadar pes etmeyeceğiz.

İstediğimize gelirsek...

Erkek egemen bu hükümetin istifa etmesi.

Artık yaşananları ve durumu biliyorsunuz.

Şimdi sana sesleniyorum, kız kardeşim. (Burda maskeli kadın tekrar ekrana geldi ve ojeli, sivri işaret parmağını kameraya, yani bize, yani anneme doğrulttu.)

Sen.

İnsanlığı elinden alınmış insan.

Her gün dışlandın, yok sayıldın, alay edildin, küçük görüldün.

Her gün neleri yapabileceğin ve yapamayacağın söylendi.

Her gün kahrını çektiğin, sevmediğin ve sevilmediğin kocana kahvaltı hazırladın, donunu yıkadın ve hizmet ettin.

Her gün yatağına girip istemediğin halde sevişmeye zorlandın, tecavüz edildin.

Çocuk doğurman istendi, bakman istendi, gülümsemen istendi, mutlu olman istendi yaptın.

Mutlu numarası yaptın.

Şikayet ettiğin an "kadın dırdırı" dediler.

İsyan ettin histerik dediler.

Boşanmak istedin öldürdüler.

Açık giyindin orospu dediler.

Mutlu oldun, gülümsedin yollu dediler.

Özgür değilsin.

Bu sistem özgür olduğunu düşünmeni istiyor.

Hiçbir tercihin, düşüncen, duygun sana ait değil.

Sadece, sadece özgürlüğe kavuşma arzun...

Kocanın sana vuracağını bilmene rağmen susmadığın o an, seninle dalga geçeceklerini bildiğin halde fikrini savunduğun o an, yaftalanacağını, taciz edileceğini bildiğin halde istediğini giydiğin o an, işte tam o andaki hissin, tek gerçek.

Sadece o his gerçek.

Başkaldırdığın, reddettiğin, direndiğin o an gerçek.

O hisse tutun.

Bize katıl.

Onlar bilmez. Ama sen ve ben ve bütün kadınlar biliyoruz ki bugün öldürülen kadın yarın sen ve ben ve bütün kadınlar olabilir.

İçimizdeki o tek gerçek hissi yok etmek için her şeyi yaptılar ve yapacaklar.

Ama asla boyun eğmeyeceğiz.

Bize katıl.

Zaman şimdi.

Sabretme, affetme, unutma, idare etme.

Özgür ol.

Bize katıl.

Sokağa çık!" 

İsyanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin