Bölüm 10

8 2 0
                                    



Artık bu aile ilişkilerinden, değişen dinamiklerden bıktığım bir noktadaydım. Bir şey çözmeye çalışmıyordum. Tek derdim kendi psikolojimdi. Ülkenin gündemi beynimin her hücresinde yayınlanan haberlerdi sanki. Verdiğim her kararı, her duygumu etkiliyordu. Günümüzde toplumsal olayların bireysel etkileri çok gözardı edilir. Oysa sadece bir haber, gecelerimi de çalabilir; yemek düzenimi de bozabilir.

Çünkü biliyorum ki aslında ölen her erkek ben olabilirdim. Ve yarın hala olabilirim. Böyle suçlarda, suç sadece kurbana değil onun dahil olduğu bütün gruba karşı işleniyor. Bu yüzden cezası bir o kadar büyük olmalı. Bir tek ölen erkeğin değil benim gibi korkuttukları her erkeğin bugününü ve yarınını mahvediyorlar.

Bu erkeklere babam da dahil. Tanıdığım en iyi, en güçlü, en saygın insan kendini yiyip bitiriyor.

Bir haftada kilo verdiğinden bile eminim. Tabii artık markete inmeye korktuğumuzdan, yiyecek bir şey bulamadığı için zayıflamış da olabilir. Babam benim güç figürümdü. Onun sayesinde güvende hissediyordum. Ve onun bu hali beni daha derin bir endişeye sürüklüyordu. Ama aynı zamanda ona sahip çıkıp, ailemizi koruma isteğimi de artırıyordu. Bilinçaltım erkekliğimi kanıtlamak için bir fırsat kolluyor gibiydi. Şimdi de annem ve babam bu konuya üzüldüğünde kahramanlık yapıp onlara telkinde bulunuyordum.

Annem dediklerime tebessüm edip iyimserliğimi takdir ediyordu. Babamsa dediklerimi hiç duymuyordu, eminim. Boş iyimserliğim onun için yetersizdi. Gözlerindeki karanlık asla gitmiyordu.



Korku.

Babamın içinde hiçbir organ, sinir, kas, doku kalmamıştı. Sadece korku. İçi sadece korkuyla doluydu. Annemle yalnız bir kere tartışmışlardı. Seviyeli ve sakin bir tartışmaydı. Babamın tüylerini ürpertmişti. Annemin gözlerindeki serinkanlı, tenezzül bile etmeyen bakış onu yaralamıştı. Ayrıca tartıştıkları şey konusunda geri adım attığı, kaybettiği belli oluyordu. Seziyordum. Annemle bu konuyu yine konuşmak istemiyordu. Hep tetikteydi. Annem salona girdiği an oturuşu değişiyor, bir bahaneyle başka odaya kaçıyordu.

Annemle aralarındaki gerginlik neydi tam hala çözememiştim. Ama derin düşmanlıklarını görmemek imkansızdı. Onları bu eve, bu ilişkiye biri zorla hapsetmiş gibilerdi. Şimdi merak ediyorum: Acaba düşman olmayan eşler de var mı?


Sanırım sorun evlilikte. Evlilik sevgi için yapılan bir iş değildir. Evlilik; toplum onayı, itibar, gelenekler için yapılır. Bekar kişiler toplumda evlilere göre daha az otorite sahibidir, daha az ciddiye alınır. Bu oluşumun merkezinde aşk değil güç vardır. Böyle olduğu için zaman içinde güç savaşına dönüşmesinden doğal bir şey göremiyorum. 

İsyanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin