Bölüm 6

15 2 3
                                    

Olaylar birkaç gün boyunca böyle korkutucu ilerlemişti -ve ben gerçekten çok korkuyordum.-
Evimiz barikatın hemen dibinde olduğu için sürekli eylem sloganları ya da çatışma sesleri geliyordu.
Bazen biber gazı atılınca eylemciler "Pencere!" diye bağırarak bizleri uyarırdı. Bütün mahalle hemen pencerelerini kapatıp kendini acıdan korumaya çalışırdı. Ama o kimyasal silah en ufak deliklerden sızıp evimize girer, gözlerimiz ve derimizi yakarak yaşamamızı engellerdi.

Bazense polis ses bombası atardı. Her seferinde çığlık atıp yerimden sıçrardım. Annem inanılmayacak bir serinkanlılıkla pencereye gidip "Yoksa bu sefer gerçek bomba mıydı?" düşüncesiyle insanları kontrol ederdi.

Ben bu geçen birkaç günü hayatımın en kötü günleri, asla unutamayacağım bir travma sanarken daha kötüsü de olabileceğini öğrendim.
Ortaya çıkan erkek cesetlerinin haberleriyle tüm ülke şok oldu.
Aslında o ana kadar eylemlerde iki eylemci kadın ölmüştü. Yani bu olaylar çoktan kanlı bir hâl almıştı. Fenonim bunu asla unutturmuyor, devlete hesap soracağını söylüyordu. Ama bu yeni gelen ölüm haberleri başkaydı.

Eylemlerin dördüncü veya beşinci günüydü sanırım. Cesetler bulunmaya başlandı. Şehrin her yerinde; geleneksele bağlılığıyla, cinsiyetçilikleriyle tanınan erkeklerin bedenleri ortaya çıkıyordu. Kimi bir çeteye üyeydi, kimi "ilkeci"ydi. Ama bir önemi yoktu. Gencecik erkekler hayvan gibi kesilip sokak köşelerine atılmıştı.

Fenonim hemen olayı üstlendi. Bu erkeklerin sabıkalarının kabarık olduğundan bahsedip isimlerini ve işledikleri suçları verdi. Hepsi genelde ya sevgilisini öldürmüştü ya da tecavüzcüydü. O gün Fenonim'in yaptığı yayın aklıma kazındı. O yayını izleyen herkese olduğu gibi...

"...
İşte bu saydığımız suçlardan ötürü bu on iki erkeği suçlu bulduk ve cezalarını kestik. Taraflı ve adil olmadığını bildiğimiz bir adalet kurumunun kararlarına itaat etmiyoruz. Adaletin olmadığı yerde, hak arayanlar kendi adaletlerini kendileri sağlarlar.
Kadınlar öldürülürken susanlar, erkekler öldürülünce bağırıyorlar.
Sizi uyarıyoruz: Ya bu erkek-kayırıcı hükümet istifa eder ya da...
tek tek
bütün suçlu
erkekleri
avlarız!

Sen! Sen, bu ekrana bakıp korkan erkek! Saklansan iyi edersin...
Çünkü senin için geliyoruz..."

Video o şeytan suratın, histerik ve cadımsı kahkahasıyla son buldu. En son söylediği şeyleri bana söylediğinden emindim ve yere serilmemek için en yakınımdaki eşyaya tutundum. Titrediğimi gören annem bana sarıldı. Ciddiydi. Kendinden emindi. Bana güç vermek istediğini hissedebiliyordum. Bana, temas ettiği her yerden enerji akıyordu sanki. Bir şey demeden, süzülürcesine beni odama götürdü.

"Bir daha bu yayınları izlemeni istemiyorum."
Bekledi. Karşı çıkma ihtimalimi düşünüp otoritesini kullanacaktı ki bakışlarımdan onunla hemfikir olduğumu anladı. O şeyleri bir daha izlemek istemiyordum.

"Tehdit ettikleri erkekler kötü erkekler. Sen kötü bir şey yapmadın tamam mı? Sen tanıdığım en iyi kalpli erkeksin. Kendinden şüphe etmen bile iyi olduğunu gösterir. Korkmana gerek yok." Beni iyice ikna etmek istediğinden tekrar etti: "Korkmana gerek yok."

"Peki ya babam?"

"Baban iyi bir insan. Biz güvendeyiz. Güvendesin. Her şey bitecek."

İsyanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin