Bölüm 8

5 1 0
                                        

Artık olayların asla bitmeyeceğinden emin olmuştum. Barikatlara akan kadın miktarı hiç kesilmiyordu. Sokaktaki silah ve çatışma sesleri hiç kesilmiyordu.

Hayatım çok garip bir hal almıştı. Sanki felç olmuştum. Uyuşmuştum. Ben bu dünyada yoktum. Bu hayatı ben yaşamıyordum. Günler sadece geçip gidiyordu.

Artık her patlama sesinde sıçramıyordum. Ve o titrek korkaklığım azalmıştı. Ama ağlamalarım artmış gibiydi.

Artık daha çok üzgündüm, daha sessiz, daha hassastım. İnsanların acısını kanıksamıştım kanıksamasına. Her gün internette, televizyonda o kadar yaralı, ölü insan görünce kanıksamamak imkansızdı. Fakat dünyanın bu kadar kanlı bir yer olduğundan haberim yoktu. Ve sanırım, bu vahşiliğe çok yakından şahit olunca kalbimde, geri dönüşü olmayan kara bir hüzün yer etti. Hayatım boyunca bu iç sıkıntısının ve burukluğun beni bırakmayacağını biliyorum.

Sanırım daha mutsuz bir insandım artık. Sanırım şiddet insanın doğasında olduğu kadar doğasında değil de. Eğer bu doğal bir şey olsaydı beni bu kadar rahatsız etmesinin imkanı yoktu.

Sanırım o zamanlarda içimdeki şiddet karşıtlığı şekillenmeye başladı. Sonradan zamanla bir pasifiste evrilecektim.

Sanırım tam olarak o zaman bu İsyan' dan nefret ettim. Önceden de sevmiyordum ama onun sebebi tamamen korkudan ve rahatsız edilmektendi. Düşünmeden verdiğim bir tepkiydi. Bu içimdeki yeni nefretse bilinçli bir duruştu. Onların sebep olduğu onca şiddete karşı çıkıyordum. Empatimi ve desteğimi onlardan esirgiyerek onları cezalandırıyordum. Asla kazanmamalarını istiyordum. Ama inancım zayıftı.


Bu isyan -ya da artık iç savaş gibi bir şeye dönüştüğünden öyle de diyebilirz- sadece beni değiştirmemişti. Evdeki değişen dinamikler sonunda son hallerini almışlardı.

Annem artık eski neşeli, umursamaz, komik bir insan değildi. Eskiden sürekli espri yapmaya çalışır, beni güldürürdü. Nesil farklılığından dolayı tabii ki uzaktık ve bazen beni asla anlamazdı. Ama yine de denerdi. Evet, o deneyen insandı. Ama artık denemeyi bırakmış gibiydi. Her konuda. Sanki ona keyif veren şey ne ise o çalınmıştı. Uzun süredir espri yaptığını veya güldüğünü işitmemiştim. Ama üzgün olduğundan değildi. Benim gibi her an ağlayacakmış gibi durmuyordu. Benim gibi yumuşamamış, daha çok sertleşmiş gibiydi. "Gülmeye vakit yok!" ya da "Gülünecek bir şey mi var?" diye düşündüğünü düşünürken bulurdum kendimi bazen. Artık umursamaz ve rahat durmuyordu. Evin içinde yürüyüşü ve hareketli bile değişmişti sanki. Önceden dans eden garip bir hayvan gibi olurdu. Zıplayan bir kurbağa... Şimdiyse daha çok bir asker gibiydi. Dik, katı, ciddi işlerle meşgul bir vücut. Aklında hep savaşlar veriyor. Ve hepsini kazanıyor.

Annemle ilgili en büyük değişimse evdeki işleri artık yapmaması oldu...

İsyanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin