sekiz | öpülmediği için küsmüş diğer yanağım,

970 158 354
                                    

yorum istiyorum bir sürü🥺

ikili kasabanın kaldırımında yürürken konuşmuyorlardı. hoseok'un dikkati öyle dağılmıştı ki yanı başında onunla yürüyen yoongi'nin varlığını bile unutmuştu. tek yaptığı uzun süredir görmediği kasabayı incelemekti. gördüğü bütün mağazaların vitrinlerini inceliyor, ağabeyinin verdiği parayı harcayıp harcamamakta kararsız kalıyordu. gerçi alması çok da önemli değildi, sadece görmesi de yeterliydi.

o gelmeyeli çok şey değişmişti, bu yıllarda teknoloji, yaşam standartları çok çabuk ilerliyordu ve hoseok bunlara şahit olamıyordu. köy ortamına aşıktı, bahçelere, çiçeklere, hayvanlara aşıktı aşık olmasına ancak içindeki meraklı çocuk kasabaya ve şehre de ilgi duyuyordu.

yoongi yanındaki gencin heyecanlı davranışlarını ve parlak bakışlarını izlemekten zevk alıyordu. kesinlikle planı bu değildi, birlikte konuşup zaman geçirmeyi istemişti ancak kasabaya geldiklerinden beri hoseok onun suratına bile bakmıyordu. yoongi sorun etmiyordu, böylece rahatça hoseok'u izleyebiliyordu. yine ne kadar güzeldi öyle.

her bir ayrıntısı yoongi'nin kalbine geliyordu. nasıl geliyordu henüz çözememişti ama güzel bir zehrin vücudunu sardığını hissediyordu. bir aylık süreç ölüm gibi gelmişti, hatta ölse daha az acıtırdı. annesinin hasta oluşu onu derinden yaralamıştı, çaresizdi, tek yapabildiği çok da yaşlı olmayan kadına destek olabilmekti. oysaki yoongi'nin planları vardı. hoseok'u annesiyle tanıştıracaktı, birlikte kurabiye pişirecekler ve yoongi iki sevdiğini izleyecekti, sonra da bir güzel kurabiyeleri yiyecekti. aşmaya çalıştığı bir engel daha vardı ama bu hastalık işinden sonra iyice aşılamayacak bir hale gelmişti.

ama şimdi annesi kendi adını bile unutuyordu. su içmeyi, yemek yemeyi, normal yaşam fonksiyonlarını bile unutabilecek bir duruma gelmişti. yine de yoongi şükrediyordu, son birkaç gündür daha çok kendindeydi. üstelik teyzesi yurt dışından destek olmak için gelmişti, yoksa güzel bebeğini görmeye nasıl gelebilirdi ki? teyzesi iyi ki gelmişti.

ama şimdiden bile ayrılacakları anı düşünüyor ve kendine acı çektiriyordu. hoseok yanında olacaksa sonsuza kadar böyle yürüyebilirdi, ayaklarının acıması, dizlerinde derman kalmamasını umursamazdı. hoseok'u sırtına alır, gerekirse onun için yorgunluktan bayılırdı.

düşmek artık onu korkutmuyordu, korkutan tek şey hoseok'un düşme ihtimaliydi. hoseok çok kırılgandı, kolay üzülecek bir tipti. yoongi de anlamıştı, hoseok'un güzel gözlerinin ardında büyük bir hüzün vardı. hiç anlatmıyordu, yoongi de hem hoseok rahat hissetsin diye zorlamıyor, hem de duyunca kendine engel olamaz diye korkuyordu.

üzüntüsünün kaynağı neyse o kaynağı yeryüzünden siler atardı, kimseyi umursamazdı. hoseok için kendini bile silerdi.

tabii bu kadar hisse karşın hoseok'a söyleyebildiği bir hoşlantı olmuştu ama yoongi hoşlantı seviyesini geçeli çok olmuştu. vurulmuştu yoongi, önce güzel gözlerine, sonra güzel kalbine.

neden hislerini açmakta bu kadar çekindiğini de bilmiyordu, o böyle biri değildi, hissettiği iyi kötü her şeyi insanların yüzüne karşı söylerdi. ama hoseok'a kıyamıyordu işte, hislerinin ağırlığını kaldıramaz diye korkuyordu, kendinden uzaklaşır diye çekiniyordu.

önce özel tasarım takılar satan bir mağazanın vitrininde göz gezdiren hoseok'u izledi. ardından gözü mavi taşları olan zarif bilekliğe takıldı, o vitrinde duracağına hoseok'un ince ve zarif bileğinde durmalıydı.

"burada bekle hoseok."

hoseok takılara dalmışken yanı başından gelen sesle irkildi. o sesin ait olduğu beden değerli takılar satan mağazanın içine girdi. hoseok o zaman yanındaki adamı ne kadar ihmal ettiğini anladı. dakikalardır gözü ona takılmamıştı bile, sadece sokaktaki ayrıntıları incelemekle meşguldü. biraz mahçup hissetti, bir hoşlantı itirafı almışken, ilk defa bir randevuya çıkmışlarken böyle bir saygısızlığı yapmamalıydı. ama ne yapsındı? etrafındaki her şey çok renkli ve dikkat çekiciydi.

ekşi mandalinalar | sopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin