oy ve yorumu unutmayalım😬😌🥳
hoseok'un bir doğum günü partisinde hayal ettikleri, birkaç mum ve pastadan öteye geçmiyordu, belki biraz da meyve suyu. ancak şimdi karşısında envai çeşit alkol, garip görünümlü atıştırmalıkların bulunduğu bir masa vardı. gelenlerse jeongguk'a doğum günü hediyesi vermeye değil de, içip dağıtmaya gelmiş gibiydi. hoseok yabancı hissediyordu.
normalde bugün yoongi'nin evine gidip piyano çalışını izleyecekti ama taehyung'un eve bir grupla gelip parti hazırlıklarına başlamasıyla bu plan son bulmuştu. önce tae, ardından da jimin ısrar etmiş, doğum gününde bulunmasını istemişlerdi ve hoseok da kıramamıştı, hem yoongi'nin piyanosunu sonra da dinlerdi, değil mi?
dün gece birlikte uyumuşlardı, rüya gibi geliyordu ama sabah genç adamın güçlü kollarında uyanışı gerçekti, onun güven verici kokusu hala yastığında mevcuttu ve hoseok birkaç gün o güzel kokuyu rezerve edebileceği için mutluydu. bileğine bakıp gülümsedi, verdiği bileklik hediyesi yoongi yanında olmasa da varlığını hissetmesini sağlıyordu.
"ne gülüyorsun be boşluğa bakıp bakıp?" jimin çoktan iki bira bitirmişti ve damarlarında akan cesareti hissedebiliyordu.
hoseok bir elinde tuttuğu vişneli meyve suyunu sehpaya bıraktı. daha jeongguk gelmemişti ama kimse umursamıyordu, çoktan partiye başlamışlardı.
"jeongguk için değil miydi bu parti, neden o yok?"
jimin omuz silkti, parti eğlenmek içindi ve jeongguk'un ne zaman geleceği belli olmazdı, boşa zaman kaybetmelerine gerek yoktu.
"jeongguk'u bırak da, sen daha ne kadar böyle uzaktan bizi izleyeceksin?"
hoseok eğlenen insanlarda gözünü gezdirdi. kesinlikle hepsi çıldırmıştı, sahi, apartmandakiler şikayet etmezler miydi? gözü üçlü bir şekilde yiyişen kişilere takılınca midesi bulandı. midesindeki vişne suyunun yemek borusuna tırmanmaya çalışmasıyla arkasını döndü. arkasını döndüğünde de masanın üstüne çıkmış dans eden kızı gördü, elbisesi tamamen sıyrılmıştı ve iç çamaşırı görünüyordu.
bütün zamanını doğada harcayan bir insan için bu ortam iğrençti, nasıl eğlenebildiklerini anlamıyordu, alkolün etkisinden mi acaba diye düşünüyordu.
bu parti zımbırtısından bir an önce kurtulabilmek için dua ederken jeongguk odaya girdi. jeongguk'un girmesiyle herkes doğum günü şarkısını söylemeye başladı, en azından gguk'un gelmesiyle üçlü grup birbirlerinden ayrılmıştı.
jeongguk kalabalıkta birkaç kişiyle selamlaşıp, tae ile sarıldıktan sonra kenarda kalmış hoseok'un yanına geldi. "kusacaksan elimi açayım, o bakış ne?"
hoseok gergince gülümsedi, hislerinin dışarı yansıdığından haberi yoktu ama aslında hoseok hep böyleydi, bütün hisleri güzel yüzüne yansır, duygularını saklamayı beceremezdi.
daha bugün haberi olduğu için hediye alamamıştı, elini arka cebine attı ve paketlemeye de fırsat bulamadığı, aceleyle yaptığı ve jeongguk'un tarzına uydurmaya çalıştığı bilekliği çıkarttı. "iyi ki doğdun jeongguk, hediye biraz aceleye geldi ve kendim yapmak zorunda kaldım, kusura bakma."
jeongguk şaşkınlıkla ona uzatılan bilekliğe baktı, hayatında kimse ona böyle bir jest yapmamıştı, o kadar beklemiyordu ki birkaç saniye hiç hareket etmedi. hoseok sandığından da tatlı biriydi. dövmeli elini bilekliğe doğru uzattı ve büyük avucunun içine aldı.
"hoseok," beğenmediği için konuşmadığını sanan hoseok hemen bakışlarını jeongguk'un büyük gözlerine çıkardı. "bu hayatımda aldığım en değerli hediyelerden biri, çok teşekkür ederim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ekşi mandalinalar | sope
Fanfiction"anlaştık efendim, mandalinalarım emrinize amadedir."