oy ve yorumu unutmayalım, geçen bölüm unuttuk😔❤️
"bana biraz kendinizden, ay kendinden bahsedebilir misin? senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum."
yoongi yemeğiyle oynayan gencin yememek için konuyu dağıttığının farkındaydı. sadece çorba içip bırakmıştı ve yoongi yemekten de yemesi için zorluyordu. yoksa belliydi, gözünden uyku akıyordu, normalde yoongi ile konuşmazdı ama şimdi yemekten kaçma yolu olarak bulmuştu.
"hoseok, ben oradan bakılınca aptal biri gibi mi duruyorum?"
hoseok yakalanmanın verdiği hisle gergince gülümsedi, aslında merak ettiği doğruydu ama şimdi konuşmak yerine yatağında uyumak istiyordu.
"ben öyle bir şey söylemedim ki, aksine siz çok zeki görünüyorsunuz. sadece..."
"sadece yemek yemek istemiyorsun, değil mi?" yoongi hoseok'un karşısındaki sandalyeden kalktı ve yanındakine oturdu. "ama yok, o yemek yenecek, yoksa söz verdiğim gibi seni ısıtamam."
hoseok yanaklarının ısındığını hissetti, yine üstünü çıplak gördüğü gelmişti aklına, o an engel olmadığı için de pişmandı ama neredeyse kendinde değildi, yapılacak bir şey yoktu.
hoseok elinden kaşığı yemeğe daldırdı ama kaşığı ağzına götürme fikri bile midesini bulandırmıştı, yoongi'si için bile olsa yapamazdı. kaşığı yemeğin içinde bıraktı ve yoongi'ye tatlı tatlı bakmaya başladı.
"tek bir kaşık daha yersem çok kötü görüntüler ortaya çıkabilir. lütfen daha fazla zorlama."
yoongi tekrar ısrar edecek gibi oldu ama aşağıya sarkmış dudaklar onu engelledi, çiçeğini bunaltmak istemiyordu.
"o zaman biraz sana kendimden bahsedebilirim sanırım." hoseok, yoongi'nin sözlerine karşın kafasını hevesle salladı. "lütfen anlat, çok merak ediyorum." yoongi'ye çay ikram etmek için ayağa kalktı. "umarım çay seviyorsundur, belki kahve de bulurum mutfağı karıştırsam, hangisi-"
"hoseok..." yoongi hararetli hararetli konuşan hoseok'un elinden tuttu ve kalktığı sandalyesine geri oturttu. "hiçbir şey istemiyorum. sadece güzel gözlerine bakmak istiyorum."
hoseok gamzelerini göstererek gülümsedi. böyle sevildiğine, böyle güzel sözler duyduğuna inanası gelmiyordu. sanki o hiçbir zaman böyle ilgi görmeyi hak etmiyormuş gibi hissediyordu, ailesi ona belki de hiç geçmeyecek bir yara bırakmıştı.
tamam, öz olmayabilirdi ama birini sevmek için illa kanından mı olması gerekirdi? hiçbir zaman saygısızlık yapmamıştı, her zaman sevilmek için uğraşmıştı ama sonucunda aldığı kocaman bir sıfırdı. sevilmemekten korktuğu kadar artık sevmekten de korkuyordu.
düşünceleri hemen suratına yansıdı, yoongi de bu değişikliği fark etti. "bir şey mi oldu hoseok? bir yerin mi ağrıyor?"
hoseok ileri doğru atıldı, yoongi'nin boynuna sarıldı. aklına ailesi düştüğü zaman kendini toparlayamıyordu ve ailesi çok kısa aralıkla aklına düşüyordu. artık yorulmuştu.
ağlamaklı sesiyle şaşkınca onun hareketlerini izleyen adama hitaben konuştu. "beni önemsediğin için teşekkür ederim, çok iyisin, hak etmediğim kadar belki de..."
yoongi kollarını incecik kalmış bedenin sırtına doladı, omurgası ve kaburgaları tenine batıyordu. tam dudağına denk gelen pürüzsüz boyna dudaklarını bastırdı, mühürlemek ister, içine işlemek ister gibi öptü. "sen benden de iyisini hak ediyorsun ama benden başkasına gitmeni istemiyorum, kalbimde ve bende kal hoseok, hiç gitme."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ekşi mandalinalar | sope
Fanfiction"anlaştık efendim, mandalinalarım emrinize amadedir."