Uzun zaman sonra yüzümde gerçek bir gülümseme vardı,yüz kaslarının gerilmesi gülümsemek değildi nihayetinde.İnsanın içinden gelen bir durumdu bu ve şu an içimden gelerek gülüyordum,bunu yapmayalı gerçekten uzun zaman olmuştu.
Sebebinin Asu olması ise,garip bir biçimde,beni şaşırtmayan bir durumdu.
"Hâlâ resim yapmaya devam ediyorsun yani?"
Sorduğum soru ile sıcak olduğu için bir türlü yudumlayamadığı kahvesini masaya tekrar bırakmıştı.Sıcak şeyleri içememesi her zaman komiğime giden bir durumdu.
"Evet öyle,küçük bir kurs açtım hatta.Daha yeni denebilir.Çok yetenekli çocuklar var.. Bu yüzden açtığım için çok mutluyum.Kendime olan bir sitemim bile var neden daha önce açmadığım ile ilgili."
"Senin adına çok sevindim,resimi bırakmayacağını biliyordum.Sana çok yakışan bir sanat dalıydı.Devam etmen sevindirdi beni."
Utanırcasına kahvesine çevirdi bakışlarını,senelerdir yüzünü görmemenin acısını çıkartmak adına bakıyordum yüzüne.
"Sen gittikten sonra.." Derin bir nefes aldı,badem rengi gözleri gözlerimi buldu.
"Sen gittikten sonra kendimde bu işe devam edecek güç bulamamıştım aslında,içimde bir şeyler çizebilecek bir sevinç mi desem.. İlham diyebilirim galiba.Evet.İlhamım yoktu,o zaman anladım ki benim ilhamım tümüyle senmişsin."
Masanın üzerindeki elimi tuttuğunda,ne yapacağımı şaşırmış bir vaziyette yüzüne bakıyordum.
"Biliyor musun?Hâlâ öyle.Çünkü ne yaparsam yapayım seni unutamadım,bu yüzden bunca sene yoktum.Çünkü biz imkansızdık ve mecburdum.. Seni unutmaya yani."
"Ama.." Dedim,yutkundundum.Hazır olmadığım bir konuşmaydı."Ama başarılı olamadın."
Gülerek kafasını salladı.
"Çok denedim gerçekten,ama olmadı.Senden sonra toparlanmam çok uzun sürdü,yeni yeni kendime geliyorum bile diyebilirim."
Boşta kalan elimle diğer eline de uzandım,sıkıca tuttum.
"Asu.." Dedim iç çeker gibi. "Seni çok seviyorum ben,gerçekten.Ama içimde sana olan duygularımı bir kenara bırakalı o kadar çok oldu ki.. O zaman nasıl bir imkansızlığın içindeysek eğer,şimdi daha imkansız.Anlıyorsun beni değil mi?"
Bir elini yanığıma uzattı,birkaç saniye okşadı.
"Elbette,biliyorum Nisan.Beni sevmediğini ve sevmeyeceğini çok iyi biliyorum.Beni unutmakla çok doğru bir şey yapmışsın,ne kadar üzülsem de bir o kadar da seviniyorum bu duruma.Sen.. Sen hayatımda gördüğüm en güzel kadınsın,o kadar iyi şeyleri hak ediyorsun ki.. Ama bu iyi şey ben değilim,bunu bilerek buradayım.Senin için değil Hazal için buradayım.Ömür boyu seni unutmasam ömür boyu karşına çıkmazdım emin ol.Ama onun karşısına çıkmalıydım,çünkü o benim de kardeşim sayılır biliyorsun."
Anlayışla kafamı salladım,ellerimin arasında ki ellerini serbest bıraktım.Oturduğum sandalyede arkama yaslanıp soğumaya yüz tutmuş çayımdan birkaç yudum aldım.
"Bunun bilincinde olup burada olman çok güzel,istediğin kadar kalabilirsin burada.Yaşadığın şehir buradan uzak,kısa süreliğine gelmiş olma lütfen."
"Bilmiyorum ne kadar kalırım ama,1-2 gün kalmayı düşünüyorum.Hazal'ı öyle hemen bırakmak gibi bir niyetim yok.Seni de öyle."
Saçımın bir tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdım,o böyle konuştukça geriliyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nisan Yağmuru (GxG)
Teen FictionÜşüdüğümü hissetmemle aynı anda üstümde gezinen iki çift gözü de hissetmiştim.Kafamı çevirip sağ tarafa doğru baktığımda bana;ellerini simsiyah paltosuna sokmuş,ayağındaki yine simsiyah botlarla yere vurarak ritim tutturan ve gözlerini benim bakmama...