Siyah.
Birkaç ay öncesine dek en sevmediğim renk.İçimi karartan,hiçlik hissi uyandıran ve bakmaya belki de tahammül edemeyeceğim renk.Annemin siyah sevdası... Çocukluğum,her şey siyah sanki.Her yer.Aydınlık arıyorum,kafamı uzatıp kurtulmak için,yok.Siyah,beni içine çekiyor,adeta yutuyor.
Bana uzatılan bir el arıyorum.Kurtulmak istiyorum,canım acıyor.Çaresizim.
Siyah,çaresizliğin ta kendisi.
"Burası garip görünüyor." Dedim,yemeğimle oynamaktan ve aynı zamanda düşünmekten vazgeçip. "Her yer siyah,bunaldım."
içeceğinden bir yudum aldı.Bana bakan gözleri kısıldı. "Siyah sevmiyorsun." Dedi,tespit yapar gibi. "Seversin sanmıştım."
"Yanılmışsın." Dedim,sandalyede geriye doğru yaslanırken.Etrafı izlemeye başladım.
Baştan aşağı siyah giyinmiş garsonlar,siyah zemin üzerinde adeta süzülüyor gibi görünüyorlardı.Koyu kırmızı masalar siyah masalara eşlik ederken,kocaman avizeden çıkan ışığın bile loş bir ortam yaptığı büyük bir mekanda,onunlaydım.
Bu kadar siyahın arasındaki tek aydınlık olanla,Yağmur'la.
"Yanılan sensin." Dedi,gülümserken.Bir dudağın iki yana kıvrlması nasıl bu kadar güzel olabilirdi aklım almıyordu.Sanki dünya üzerinde tek gülen kişi o'ydu,ve ben ilk defa gülen biri görüyordum. "Siyahı seviyorsun,eminim."
"Nasıl bu denli eminsin?" Dedim,masada öne doğru eğilirken,karşımda hâlâ gülümserken,midemde garip hareketler hissediyordum.Kelebek,açığa çıkmak istiyordu.Sanki kavanozu delecekti! Bu hesapta yoktu.
"Bunu şimdi söylersem,ileride söylemem gereken an geçecek.Kalsın şimdilik." Kafasını sağ tarafa doğru çevirdi,gözlerine tezat renkte bem beyaz boynu açığa çıkmış,sanki bilerek gözüme gözüme görünüyordu.Bakışlarımı kaçırdım.
"Dans." Dedi,bir anda kafası hâlâ sağa dönükken. "Sever misin?" Bu defa bana bakıyordu.
Kafamı hayır anlamında salladım. "Hiç dans etmedim." Dedim,hafızamı kısa bir süre yoklayarak. "Ciddi bir şekilde yani,hiç etmedim."
Gözlerinden bir parıltı geçti,bu nedendi,ne düşündüğü içindi bilmiyordum.Ama görülmeye değer,büyüleyici bir andı.
"Dans etmek... Soyutlar bence insanı.Yaşadığı andan alır,sanki bir daha yaşaması mümkün olmayan başka bir ana götürür." Yemeğinden bir çatal aldı. "Severim." Dedi,eliyle ağzını kapatırken.
"Dans dediğinde aklında ne canlandığını tahmin edebiliyorum." Dedim,bilmişçe. "Vals belki,ya da tango.Seni bu dansı yaparken hayal etmek epey zor ama belki swing..." Kıkırdadım. "Ayrıca oldukça komik.Yaparsan çok gülerim... Neyse." Dedim konuyu açmayarak. "Benim aklıma Ankara'nın Bağları eşliğinde göbek atan teyzeler,amcalar geldiği için... Çünkü,bir defa düğüne gittim ben,orada da bunu gördüm.Soyutladığı kısmına pek katıldığım söylenemez bu nedenle.Ama dans hakkında düşüncelerini sevdim." Dedim,biraz mahçupca,biraz gülerek.
Önce durdu,dudaklarını ısırdı gülmemek için.Geriye doğru yaslandı,sonra öne.Elleriyle yüzünü kapattı.Ve... Ve o muhteşem ses kulaklarıma ulaştı.Dünyanın en güzel melodileri toplansa yanından geçemez gibi,huzur gibi,sanki daha önce kahkaha atan kimse duymamışım,görmemişim gibi büyülü bir ses,büyülü görüntü ve an.
"Özür dilerim." Dedi,tebessüm ederken. "Ankara'nın Bağları eşliğinde göbek atan teyzeler ve amcalar dediğinden beri kendimi tutuyorum.Fakat dayanamadım,söylediklerini ciddiye almıyorum gibi bir şey düşünme sakın.Benimle sanki ilk defa böyle konuşuyorsun ve doğruyu söylemek gerekirse buna bayıldım.Yanlış bir şey düşün istemem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nisan Yağmuru (GxG)
Teen FictionÜşüdüğümü hissetmemle aynı anda üstümde gezinen iki çift gözü de hissetmiştim.Kafamı çevirip sağ tarafa doğru baktığımda bana;ellerini simsiyah paltosuna sokmuş,ayağındaki yine simsiyah botlarla yere vurarak ritim tutturan ve gözlerini benim bakmama...