Kendimizi bazen uçurumun dibinde hissederiz.İliklerimize dek,deriz ki; işte şimdi bitti,artık sonuna geldim.
Aslında son olarak adlandırılan her an,yeni bir hayattır.Bir defter gibi düşünürsek lâkin,karalanmış onlarca sayfaya tezat o beyaz sayfadır bittiğimizi hissettiğimiz an.Ve kalemi tekrar yazmak için elimize tutturan şey umuttan başka bir şey değildir.
Sayfayı açtıran şeyin o olması gibi.
Çünkü bazen defter biter,ve gerçek son karalayacak bir yaşam olmadığında ortaya çıkar.
Benim defterim kendi umudum,o çevirdiğim temiz sayfa da Hazal'dı.
Ve elime apar topar tutuşturulan o kalem... Mürekkebin ahenkle uzun zaman sonra dağıldığı o umut yazıları,Yağmur'a aitti.
Aşk,benim için sıfırdan bir defterdi belki de.
Beyazlarla örtülü odada Yağmur,Hazal'ın kontrollerini yaparken gülümsüyordu.Tüm hasta çocuklara olduğu gibi,sanki hiç huysuz ve donuk biri değilmiş gibi neşe saçıyordu âdeta.Ben de onu izlerken düşündükçe düşünüyordum.Afallıyordum,kavanozun kapağını neredeyse delip geçen kelebek,başımı döndürüyordu.Uzun zamandır tatmadığım duygular,onun gibi biriyle birleştiğinde,pek tabii insanı afallattığı kanısındaydım ben de.
"Abla," Dedi Hazal. "Elimi tut,kötü hissediyorum."
İçime binen ağırlıkla bir adım atıp,düşüncelerimi geride bırakarak minik elini kavradım. "Hissetme,ben buradayım." Dedim,güven verici olmasını umduğum bir gülümseme ile.Yağmur,Hazal'ın karnını sıyırdı hafifçe,gördüğüm morluklar dişlerimi sıktırmıştı.Eliyle bastırarak kontrol etmeye başladı,aynı zamanda gözlerini Hazal'dan ayırmıyordu.Aniden bir inleme koptuğunda Hazal elimi sıkmıştı,canı yanmıştı.Yağmur bastırdığı yeri okşarken,sakin bir ses ile Hazal'ı yatıştırmaya çalışıyordu.
"Hafifledi mi acısı?" Diye sordu Yağmur birkaç dakika sonra.
Dudaklarını büzdü Hazal. "Geçmedi,çok bastırdın." Diye,hayıflandı. "Bitti mi?" Dedi,ardından. "Çok yorgun hissediyorum."
"Bitti,dinlenmeye devam edebilirsin." Dedi,gülümserken.Gözleri yüzüme çıktığında kaşlarıyla dışarıya gelmemi söylemişti.
Kendine has adımlarıyla kapıyı açıp çıktığında,Hazal'ın örtüsünü üstüne serip ardından ben de çıkmıştım.Beni beklemeden yürüdüğünü gördüğümde odasına gittiğini kavrayıp oraya doğru yönelmiştim.Benden birkaç saniye girdiği odanın kapısını önce kapatmış,sonra unutmuş olduğunu belli eden yüz ifadesi ile açmıştı.Odaya girip kapıyı kapattığımda endişeliydim.
"Ne oldu?" Dedim,hemen. "Neden çağırdın?"
"Özledim." Dedi,birden. "Fakat asıl konumuz, Hazal." Odasındaki koltuğa doğru adımladı. "Gel," dedi. "Otur şöyle."
Söylediği gibi yapıp koltuğa oturduğumda sabırsızdım,korkuyordum. "Kötü bir şey mi var? Söylesene artık." Dedim,içim içimi yiyordu.
Sakince yanıma oturdu,elimi avuçlarının arasına alıp okşadı. "Nisan." Dedi,iç çeker gibi. "Durum iyi değil."
Avucunun içindeki ellerim titterdi. "Nasıl? Ne demek iyi değil,açık konuşur musun?" Dedim,sakin kalmaya çalışarak.Gerginliğin verdiği ısıyı yanaklarımda hissediyor,korkuyla çarpan kalbim sanki acı pompalıyordu.
"Tedaviye cevap vermesi gereken vakit geçeli iki hafta oldu.Hâlâ iyiye giden bir şey yok." Avucunun içindeki ellerimi çekip ayaklandım. "Nisan,otur lütfen." Dedi,otoriter bir sesle.
"Belki iyiye giden şeyler olur,şu ana dek olmaması olmayacağı anlamına gelmez." Dedim,volta atarken.Cevap gelmeyince ona doğru döndüm. "Öyle değil mi?" Diye sordum merakla.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nisan Yağmuru (GxG)
Ficção AdolescenteÜşüdüğümü hissetmemle aynı anda üstümde gezinen iki çift gözü de hissetmiştim.Kafamı çevirip sağ tarafa doğru baktığımda bana;ellerini simsiyah paltosuna sokmuş,ayağındaki yine simsiyah botlarla yere vurarak ritim tutturan ve gözlerini benim bakmama...