Akıp giden hayatın içinde tutunmak zordu.Adeta akıntısı asla kesilmeyen bir nehirde yüzercesine sert,acımasız ve beklenmedik şeylerle dolu olan bu hayatta,yaşamak için sebeplerimiz olurdu.
Sebeplerimiz bazen bir insandı,bazen bir rüya,bazen bir hayat kaidesi.Ama vardı,koşulsuz.Çünkü yaşamak,her şeyin en zoruydu.
Ben bunca sene Hazal için yaşamıştım.Ayak uçlarımdan saç tellerime kadar beslediğim sevgi beni ayakta tutarken,onun gözlerine baktığımda onu da yaşatmak istememi bir sebep olarak görmüş,böylece akan nehirde mücadele etmeye koyulmuştum.Tek başıma.
"Seni çok özledim." Diye bir ses geldi sağ tarafımdan.Gözlerini yeni açan Hazal,yüzündeki gülümsemeyle gözlerini ovuşturuyordu. "Neredeydin.. Telefonuna da bakmadın,korktum."
Git gide küçülen bedenine baktım,yüzünün solgunluğuna rağmen parlayan gözlerine hayran oldum tekrar. "Ben de seni çok özledim." Dedim,elimi yanağına uzatırken. "Korkman gereken bir durum olmadı.Aksine mutluydum dün." Dans ettiğimiz an aklıma geldiğinden yutkundum,yakından gördüğüm kusursuz yüzünü aklımdan çıkarmaya çalıştım.
"Kızardın." Dedi,bir anda. "Utandın!" Diye bağırdı. "Neden utandın,anlat! Çok sıkıldım,n'olur anlat! Neden kırmızı olduğunu çok merak ediyorum... Birini mi öptün yoksa? Yakışıklı mı? Güzel mi? Ne iş yapıyor? Sevgili misiniz? Adı ne? Tanıyor muyum acaba... Tanıyor muyum? Konuşsana hadi!"
"Bu ne şiddet bu ne celal." Diye mırıldandım kendi kendime. "Nereden uydurdun bu kadar şeyi anlayamıyorum gerçekten,hayal dünyanın hayran olunası olduğunu söylemeliyim doğrusu."
"Kandırıyorsun beni,görüyorum.Yemezler ama ablacığım." Gıcık ses tonuyla söylediği cümleye kaşlarımı çattım,o da dilini çıkardığında hafifçe gülümsedim. "Şaka bir yana,seni mutlu görmek güzel.Ruhsuz yüzüne renk gelmiş."
"Öyle mi diyorsun?" Dedim,imayla. "Dökül dökül,başka ne düşünüyorsun?"
"Alnımda enayi yazdığını sanmıyorum ama... Şansını denemene sevindim."
"Sen ne fena bir şey oldun böyle?" Dedim,yanaklarını sıkmaya yeltenirken. "Büyüdün de laf mı çarpıyorsun sen." Elleriyle yanaklarını sıkmamı engellerken diğer elimle gıdıklamaya başladım onu,kahkahalarımız odada yankılanıyordu.
"Sesiniz koridora ulaşıyor." Dedi,odaya giren Asu.Gözleri uzun süre üzerimde dolaştı,sonra Hazal'ı buldu. "Nasılsın bugün?" Diye bir soru yöneltti sonra.
"İyiyim." Dedi Hazal,az önceki gülümsemelerinin aldığı nefesini toparlamaya çalışırken.Bunu fark eden Asu,küçük beyaz masanın üstündeki sürahiden su doldurup Hazal'a uzattı.
"Yalnız konuşabilir miyiz biraz?" Dedi,kulağıma doğru.Kafamı salladığımda odadan dışarıya çıktı.
"Birazdan geleceğim." Dedim,Hazal'a dönüp ve az önce kapanan kapıyı açarak dışarı çıktım.
"Özledim seni." Dedi,tahmin ettiğim üzere. "Neredeydin?"
"Güzel vakit geçirdiğimi bilsen yeter,gerisini bilmesen de olur."
Afalladığını gördüm,bozulmuştu. "Haklısın." Deyip kestirip attı sonra. "Sevindim güzel vakit geçirmene." Elleriyle ceketini düzeltti,alt dudağını kemirmeye çoktan başlamıştı.
"Özlediğini söylemek için mi çıktık odadan?" Diye sordum. "Başka bir şey mi söyleyecektin yoksa?"
"Evet,önemli.Daha önce söyleyecek-"
"Selam!" Diyerek böldü onu Ayça,neye utandığını daha kendi bile anlamadan kızarmıştı yanakları belki de.Bıyık altından güldüm hafifçe. "Nisan,göremiyorum seni şu sıra doğru düzgün.Bir sorun yok umarım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nisan Yağmuru (GxG)
Teen FictionÜşüdüğümü hissetmemle aynı anda üstümde gezinen iki çift gözü de hissetmiştim.Kafamı çevirip sağ tarafa doğru baktığımda bana;ellerini simsiyah paltosuna sokmuş,ayağındaki yine simsiyah botlarla yere vurarak ritim tutturan ve gözlerini benim bakmama...