Keyifli Okumalar...
---
Levi hafif hafif çiseleyen yağmur altında, elindeki telefona kısa bir bakış attı. Eren'in yolladığı konuma gelmişti. Sokağın başında durdu ve şaşkınlık ile sokağa baktı.
Burası da neresiydi böyle diye geçirdi içinden...
Evsizlerin kaldırım kenarına doluştukları, çöplerle dolu, kafa çeken insanların sendeleyerek ayakta durmaya çalıştığı leş gibi sokağa baktı.
Eren burada nasıl yaşıyordu diye geçirdi içinden yeniden...
Levi deri ceketinin yakasını düzeltti ve sokakta hızlı adımlar ile yürümeye başladı, sanki...
Sanki sokak her adımda daha da boka sarıyordu. Ağır abi gibi takılıp sokak köşesinde tekila içen bir grup adam Levi'ı gözleri ile takip etti. Levi'ın lüks giyimi onları kıskandırmıştı.
Aralarından hafif cüsseli, saçları dağılmış, dövmeleri boynunu kaplayan orta yaşlı bir adam ayağı kalktı ve Levi'ın peşine takıldı.
Levi gözlerini devirerek, elindeki telefona tekrar bir bakış attı ve Eren'in binasını gözleri ile taradı.
Numara 89...
Levi gözleri ile sayıları takip ederken arkasında dikilmiş olan cüsseli adamı görmezden geldi.
Adam elini Levi'ın omuzuna koyacağı sırada, Levi attığı iki-üç adım ile adamın elinin boşluğa gelmesini sağladı. Alkolün etkisiyle sendeleyerek yere düşen adama buz gibi bir bakış attı ve Eren'in binasına adımladı.
Krem renkte neredeyse dökülecek olan apartmana girdi ve merdivenleri hızlıca çıktı. Kalbi hızını yeniden arttırmaya başlıyordu... Bu duruma alışması mı gerekiyordu?
Bir türlü karar veremiyordu.
3. Kata çıktığında diğer kapılara nazaran daha sağlam bir kapı ile karşılaştı. Zilin üzerinde Jeager ismini gördüğünde zile bastı ve kapının önünde beklemeye başladı.
İlk defa buradaydı... İlk defa Eren'in evindeydi...
Daha önce 2 kere buluşmuş bile olsalar, bu çok farklıydı. Eren'in yanında olmak onu rahatlatıyordu. Kalbinin hızını asla kontrol altına alamazken kapıdan kilit açılma sesleri geldi ve kapı hafifçe aralandı.
Eren gülümseyerek Levi'a bakarken, Levi onun kızarmış gözlerine bakıyordu.
"Hoşgeldin Levi..."
diye konuştu Eren, kısık ve çatallaşmış bir ses ile,
Levi hafifçe kafasını salladı.
Eren kapıdan çekilerek Levi'ın girmesini bekledi, Levi içeri adımladı ve ayakkabılığın önünde ayakkabılarını çıkardı. Burnuna buram buram dolan Eren'in kokusu onu mayıştırmıştı. Levi deri ceketini üzerinden çıkarttı, Eren çelik kapıyı yeniden kilitledi, Levi'ın elindeki ceketi alarak portmantoya astı ve hemen ardından Levi'ın önünden salona girdi. Levi gözlerini salonda kısaca gezdirdi.
Küçük bir salon, amerikan bir mutfak, kahverengi mobilyalar ve bol bol bitki...
Levi evin kokusunu solumak ile meşgulken Eren,
"Sana çay hazırlıyayım mı?"
Levi'ın kalbi daha da hızlandı, onun elinden çay içmek he? diye geçirdi içinden...
"Olur..." Levi salonun ortasındaki kırık beyaz koltuğa otururken, Eren üzerindeki beyaz yün kazağın kollarını kıvırdı. Levi Eren'in sırtından izlerken aklındaki soruyu dile getirdi,
"Neden böyle bir yerde yaşıyorsun?"
Levi'ın soğuk sesi sıcak evde yankılandı, Eren elindeki işlemeli porselen fincanı ada tezgâhın üzerine bırakırken, bakışları Levi ile kesişti. Eren'in kızarmış gözlerine yeniden doldu.
"Maddi bazı sıkıntılar..." Eren duraksadı,
Dudakları hafifçe titredi,
"Burası bana ailemden kalma..."
Eren'in dolu gözlerinden bir yaş aktı, aile konusundaki hassasiyeti sesine yansımıştı,
Levi'ın kalbi, o göz yaşını gördüğü anda söndü... birkaç saniye zaman durdu, Eren zümrüt yeşili gözlerini kırpıştırdı, buz mavisi gözler, yeşil gözlerini her hâreketini takip etti.
Levi ayağı kalktı, sessiz adımlar ile tezgâha yaklaştı ve tezgâhın diğer tarafındaki Eren'in göz yaşını baş parmağı ile sildi.
İkisininde kalp hızları birbirleri ile yarışıyor gibiydi.
"Ağlama Eren..." diye fısıldadı Levi, baş parmağı hâlâ Eren'in yanağındayken, Eren yüzünü hafifçe Levi'ın avucuna yasladı.
Levi eli yanıyormuş gibi hissediyordu... Bu mükemmel an çok ama çok değerliydi... İkisi içinde çok değerliydi...
Onları her saniye birbirine daha çok bağlıyordu.
Levi elini Eren'in yüzünde gezdirdi, parmak uçları Eren'in yüz hatlarını okşadı...
Eren bir kedi gibi yüzünü Levi'ın eline yaslarken, bu huzur, sevgi ve tutku dolu saniyeleri bir telefon sesi bozdu...
Bu klasikleşmiş andır değil mi?
Levi gülümsedi, Eren parıldayan gözleri ile Levi'ın gülüşüne kitlendi.
"Romantik bir pembe dizi gibi değil mi? Aşkımızı bir arama bölüyorlar..."
Levi'ın sesi Eren'in kulaklarında yankılandı...
'Aşk mı dedi o?' diye çığlık attı Eren'in iç sesi.
Bütün kan Eren'in yanaklarına toplanmıştı... Kıpkırmızı olan yanaklarına Levi tebessüm etti. Elini çekti ve arka cebinde titreyerek çalan telefonu aldı.
Eren'in kalbi bildiğiniz halay çekiyordu, bu ilk kez oluyordu... İlk kez Eren birine çekildiğini hissediyordu, kızaran yanaklarını elleri ile kapattı.
Levi onun yüzüne dokunmuştu değil mi?
Eren kendi parmaklarını Levi'ın dolaştırdığı yerde dolaşırdı. Kalbi mümkünmüşcesine daha da hızlandı...
Ölüyor muyum acaba diye düşündü,
Kıpkırmızı yüzünü eğdi... Kalbi yerinden çıkacakmış gibi çarpıyordu.
Levi camın önünde telefon ile konuşurken, Eren zümrüt gözlerini ona çevirdi.
Ona olan aşkı, durmaksızın büyüyordu... Levi ona karşı ne hissediyordu merak ediyordu...
Ama Eren, Levi'a karşı ne hissettiğinde oldukça emindi...
Eren ona deliler gibi âşıktı...
---
Devam Edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Model "instagram~riren"
Fiksi Penggemar"O kadar insan arasından seni seçmem çok büyük bir şans öyle değil mi Eren?" --- (+18 ifadeler içermektedir!) #1 riren (11.06.21) #1 riren (21.06.21) #1 shingekinokyojin (08.02.23)