3. Bölüm

3K 266 61
                                    

Derek, yine korkup kaçtığı için üzülse de bir yandan da yaşadığı için mutluydu. Kesiklerini iyileştirmek istemişti, korkutmak değil. Yine de en azından karnını doyurduğu için biraz daha olsa rahatlamıştı. Oturduğu yerden kalkıp tabağı mutfağa gidip lavaboya koydu ve odasına geri çıktı.

Üstünü değiştirdikten sonra alış veriş için evden ayrıldı. Arabasına binerken etrafa son kez baktı. Ardından aracına binip ormanın çıkışına doğru sürdü.

Markete vardığında cebinden telefonunu çıkardı ve internete girdi. "Tilkiler ne yer?". Yazan şeyler "balık veya böcek türleri" gibi şeylerdi. Tabi, Çin'de olmadığını varsayarsa böcek bulmak zordu ve bulsa bile muhtemelen almazdı. Ancak balık alabilirdi. Dondurulmuş yiyecek reyonuna gidip birkaç paket balık aldı. Tavşan eti bulamadı ama birkaç paket de normal et aldı. Ardından kendisi için alacağı diğer şeyleri de alıp kasaya gitti.

Kasadaki adam bu kadar çok et türü aldığı için şaşırmışa benziyordu ancak sorgulayamadı. Hepsini kasadan geçirdikten sonra Derek, ödemeyi yaptı ve poşetleri aracının bagajına koydu.

Eve döndüğünde poşetleri yerleştirip balıklardan bir tanesini kendisi için kızartmaya başladı. Yağın çıkardığı ses eşliğinde tilki için de iki tanesini bir tabağa koydu. Kendi balığını tavada çevirdi ve onunkini koymak için kapıyı açtı. Tabağı, kapının önündeki üç basamaklı merdivenin yanına bıraktı ve içeri girdi. Oraya koymasının sebebi, mutfak camından orayı görebiliyor olmasıydı. Kendi balığının başına döndüğünde düşünmeye başladı. Bugüne dek kapısının önünde başka köpek veya kediler de görmüştü ama neden bu tilki onun için bu kadar önemliydi? Belki de yaralandığı için kendisini suçluyordu ama bu Derek'in suçu değildi. Sürahiyi düşüren tilkiydi. Derek buna henüz bir anlam veremeden balığı çoktan pişmişti.

Ocağı kapatıp balığını bir tabağa koydu ve salondaki masaya geçti. Kendine bir şarap seçmek için buz dolabını açtı ve eline gelen ilkini aldı. Bir bardakla masaya geri döndü. Bardağı yarısına kadar doldurdu ve sandalyesine geri oturdu. Tabağından henüz üçüncü çatalını almıştı ki dışarıda bir ses duydu. Ses çıkarmamaya çalışarak ama bir hayli aceleyle kalkıp mutfak camına gitti. Bu oydu, aynı tilkiydi.

Kısa bir süre tezgaha yaslanıp tilkiyi izledi. Tilki, onu yeni fark etmişti ki önündeki balıkla fazla meşguldü. Kafasını kaldırıp yine o masum bakışlarıyla Derek'e baktı. Derek yine gözleri kitlenmiş gibi ona bakıyordu. Tilki, yine gözlerini ayırmadan kafasını hafifçe sağa eğdi. Bu hareket onu daha tatlı kılıyordu.

Birkaç saniye daha baktıktan sonra tabağındakileri yemeye geri döndü. Hala tüylerini temizlemeye fırsat bulamamıştı. Üstü başı çamur ve kurumuş kan lekesiydi. Derek, sessiz adımlarla kapıya yöneldi ve kulbu yavaşça çevirip açtı. Yine aynı yavaşlıktaki adımlarla tilkinin yanına gitti. Dışarıda olmasını umursamadan yine karşısında yere oturdu. Bu kez elini uzatmak gibi bir hata yapmadı, yine onu kaçırmak istemiyordu.

Derek, tilki önündekini bitirene kadar kendi yemeğinin soğumasını önemsemeden onu izledi. Tilki tabağını bitirdiğinde Derek, sanki anlayacakmış gibi tekrar sordu.

Derek: Patine bakabilir miyim?

Tilki, anlamsız bakışlarla ona baktı.

Derek: Evet, bir aptalım ve bir tilkiyle konuşuyorum, sanki anlayacakmışsın gibi.

Tilki, aynı ifadeyle Derek'e bakmaya devam etti. Derek, derin bir iç çekti.

Derek: Bana öyle bakma, sadece...konuşacak biri yok ve ben de bir hayvanla konuşuyorum evet, konuşmamak daha mantıklıymış hatta kendi kendime konuşsam...şu an bile kendi kendime konuşuyorum.

Tilki, kafasını eğip Derek'e doğru birkaç adım attı ve ön, sağ patisini Derek'e uzattı. Derek, eğdiği bakışlarını tekrar tilkiye çevirdi. Soluk ifadesinin yerini ufak bir tebessüm aldı. Tilkinin uzattığı patisini tuttu. Belki de onu anlamadığı konusunda yanılıyordu, onu anlayan tek kişi bir tilkiydi.

Tuttuğu patisinin altına baktı. Cam parçaları bile henüz kesiklerin içindeydi. Bir veterinere gitmek iyi olurdu ama Derek, kurt adam olduğundan -doğduğundan- beri bu hayvanlar ve yaralar konusunda ustalaşmış sayılırdı.

Derek: İçeri geçebilir miyiz? Bunu tedavi etmemiz gerek.

Patisini bırakıp ayağa kalktı. İçeri geçmek için kapıyı araladı ve tilkiye baktı. Tilki, kısa bir süre tereddüt ettikten sonra peşinden gitti. Derek, bu kez korkmayıp geldiği için memnundu.

İçeri geçtiklerinde Derek, kapıyı kapatıp ilk yardım dolabına gitti. Tilki, olduğu yerde bir sağa, bir sola dönüyordu. Derek gelene kadar olduğu yerde bekledi. Derek, ihtiyacı olanları aldığında salona geri geldi. Kanepeye oturup yanına gelmesini istediğini belirtmek için koltuğa hafifçe birkaç kez vurdu.

Derek: Gel.

Tilki, kanepenin önüne gelip tek hamlede kanepeye atladı. Derek, elini uzattı ve tilki de patisini ona uzattı.

Derek: Bu biraz acıtabilir ama iyileştirmek için. Tamam mı?

Tilki, bir cevap veremese de yine o bakışlarıyla ona baktı. Derek, bir cımbız yardımıyla cam parçalarını patisinden çıkardı. Tilki, her bir hamlede canının yandığını belirten sesler çıkarıyordu, Derek ise her bir seste özür diliyordu. Tilki de onun sonuçta kendisini iyileştirmek için yaptığının farkındaydı.

Derek, bütün patilerini bitirdiğinde hepsini tek tek sardı. Tilki, kendini ters çevirip sırt üstü yatmıştı. Sanki tatlı bir şımarıklık yapıyor gibiydi çünkü gördüğü bu ilgiden memnundu. Uzun zamandır kendisi için böyle iyilikler yapan biri olmamıştı ve bu onu mutlu etmişti. Sanki gülümseyen bir ifadesi vardı. Derek, karnını gıdıklar gibi sevdi. Tilki, neşeli şekilde bir sağa, bir sola dönmeye başladı.

Ardından Derek, acısını almak için elini durdurdu. Tilki, bakışlarını ciddileştirdi, ne yapmaya çalıştığını anlamamıştı. Derek'in siyaha bürünen damarlarına baktı. Acısının yavaş yavaş azaldığını hissediyordu. Oldukça şaşırmışa benziyordu ama mutluydu. Acı alma işi henüz bitmeden tilki, Derek'in acısını almak için uzattığı koluna sürtünmeye başladı. Teşekkür etmeye çalışıyor gibiydi. Bu, Derek'in yüzünde ufak bir tebessüme neden oldu.

Derek, kısa bir süre kafasını okşadıktan sonra ona, uyuması için bir battaniye getirdi ve koltuğa serdi.

Derek: Burada yatabilirsin.

Tilki, yavaş adımlarla battaniyenin üstüne gidip yattı. Orayı sevmişe benziyordu ki genelde taş ve çalılarda uyuduğundan böyle rahat bir yer onun için bir rüyaydı. Derek de odasına çıkmak için merdivenlere yöneldi. Son kez kanepeye baktı ve yukarı çıktı. Tilki, birkaç dakika içinde rahat yatağında uyuyakaldı. Derek de artık vicdanı daha rahat olarak uykuya daldı.

Wolf And Fox |SterekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin