Kahvaltıları bittiğinde Derek, yazı yazmayı öğrenmeye kısa bir ara vermeye karar verdi. Kitabı incelemek istiyordu. Kontrolü öğretmeliydi, böylece Stiles da artık kendi istediğini yapabileceği için belki artık Derek'e sinirli olmazdı. Aslında siniri geçmiş sayılabilirdi, biraz.
Tabakları topladı ve masada duran kitabı eline alıp kanepeye geçti. Stiles da yanına gidip oturdu. Derek, bütün dikkatini vermiş şekilde kitabı inceliyordu. Bir yandan telefonunu alıp Isaac'e mesaj attı. Bu kitap fazla kalındı ve tek başına bitirmesi çok uzun sürerdi. Ayrıca insana dönüşmekle ilgili şeyi ararken kontrolle ilgili şeylere dikkat etmemişti. Bu yüzden sil baştan başlamalıydı. Stiles okumayı biliyor olsaydı onunla incelemek eğlenceli olurdu.
Derek: Isaac, evime gel. Kitapta başka bir şey bulmalıyız.
Isaac: Derek yine neyin peşindesin?
Derek: Sor gu la ma.
Isaac, görüldü atıp yola çıkmak için hazırlandı. O sırada Stiles, çoktan sıkılmıştı bile. Kanepede tepetaklak şekilde durup sürekli ofluyordu. Derek, kafasını kitaptan kaldırmadan konuştu.
Derek: Sıkıldın mı?
Stiles: Ne sıkılması, alt tarafı kontrolle ilgili sayfayı bulman üç yıl sürecek.
Yine gözlerini kitaptan ayırmadı.
Derek: Üç yıl boyunca bu koltukta benimle duramaz mısın?
Stiles: Hmmm hayır. Şimdiden sıkıldım.
Derek: Tilkiyken neden sıkılmıyordun?
Stiles: O zaman da sıkılıyordum, sadece söylemek için bu yoktu:
Derek'e dönüp dilini çıkardı. Derek, kafasını kaldırmasa da gözlerini kitaptan ayırıp Stiles'a baktı. Bu hali tatlıydı ve gülümsemesine engel olmaya çalıştı.
Derek: O şekilde durmaya devam edersen başın dönecek.
Stiles: Niye sen çok mu böyle duruyorsun?
Derek: Hayır ama biliyorum.
Stiles: Hem ben hep tepe takla duruyorum. Hiçbir zararını görmedim.
Kendisini doğrultup ayağa kalktığında cidden başının döndüğünü fark etti ve biraz sendeleyip salonun ortasındaki sehpaya tutundu. Derek, ona bakıp küçük bir kıkırtı çıkardı.
Stiles: Tamam, belki de o zamanlar insan değildim diyedir, bu seni haklı çıkarmaz.
Derek, ona bakmadan konuştu.
Derek: Stiles sen bu kadar konuşmayı neden hala hatırlıyorsun?
Stiles, kanepeye düz şekilde geri oturdu.
Stiles: Tilkiyken de kafamda hep kendi kendime konuşurdum. Bir dakika...susmamı mı ima ettin sen?
Derek: Öyle bir şey dersem daha çok konuşursun.
Stiles: Aynen öyle yaparım.
O sırada kapı çaldı. Stiles, zaten sıkıldığı için kendisinin bakabileceğini söyleyip kapıya gitti. Kapıyı açtığında karşısında Isaac'i gördü. Aslında ona biraz sinirliydi ki o tilkiyken onu evden kovmaya çalışmıştı. Ancak ona çok sinirli kalamıyordu ki iyi birine benziyordu. Stiles, Derek'e seslendi.
Stiles: Ne demem gerekiyordu?
Derek: Hoş geldin.
Stiles: Heh, hoş geldin.
Bu tür tabirleri biraz unutmuştu. Ancak çoğu kelimenin telaffuzunda bile hata yapmıyordu. Kendi kafasında yıllarca çok fazla cümle kurmuştu ve insanları uzaktan izlerken bazı kelimeler duyuyordu. Kelimeleri, kullanılan cümlenin içindeki yerine göre anlamlarını kafasında oturtmaya çalışıyordu. Bazense sadece tahmin ediyordu. Ama yine de çok fazla kelime biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wolf And Fox |Sterek
WerwolfOrmanda dolaşan bir tilki, yağmurdan sığınmak için girdiği evde, kaderini değiştirecek adamla tanışır.