Derek, sabah uyandığında ilk iş aşağı indi. Merdivenlerin son iki basamağını tek seferde atlayıp kanepenin yanına gitti. Tilki için hazırladığı battaniye duruyordu, ama tilki orada değildi.
Birkaç dakika evi gezdikten sonra burada olmadığını anladı. Yine gitmişti. Neden gitmişti ki? Yine geleceğini umut ederek kendine kahvaltı hazırlamaya başladı, çünkü saatlerce arasa bile kendisi gelmek istemiyorsa onu bulamayacağını biliyordu.
Pek iştahı yoktu ama dün aldığı kahvaltılık gevreği bir tabağa koyup üstüne biraz süt döktü ve yemeye başladı. Isaac, muhtemelen yarın ya da ertesi gün gelirdi. Isaac, Derek'in ilk ve şimdilik tek betasıydı. Bir sürü sayılmazdı ama bir nevi yardımcısıydı. Onu dönüştüreli birkaç ay olmuştu ama bu işlere kolay alışmıştı. Birkaç günlüğüne şehir dışına çıkmıştı ve en geç iki güne döneceği kesindi.
Derek, her zamanki gibi kimsenin bilmediği işlerini yapmak için birkaç saatliğine evden çıktı. Eve vardığında akşam olmuştu bile. Normalde çok nadiren yemek yese de şimdilerde tilki için her akşam yemek yemeye başlıyordu. Yemeği koyunca belki geri gelirdi.
Dolaptan paket bir et çıkarıp her zamanki tabağa koydu ve dışarı çıkıp tabağı yere bıraktı. Henüz içeri girmeden bir fışırtı duydu. Arkasını döndüğünde çalıların arasındaki o masum gözleri gördü. Yere eğilip gelmesini bekler gibi elini uzattı. Tilki, yavaş adımlarla yanına geldi. Tabaktakileri yemeye başlamadan önce bir süre Derek'e baktı. Ardından yemeye başladı.
Tabaktakiler bitene kadar Derek, onu izledi. Tabak bittiğinde Derek, yine onu içeri çağırdı. Tilki artık tereddüt etmiyordu. İçeri girdi ve sanki her seferinde ilk kez görüyormuş gibi baktığı eve tekrar baktı.
Derek: Bir banyo fena olmazdı ha?
Tilkiyi kucağına alıp banyoya gitti. Üç gündür her zaman tertemiz olan tüyleri berbattı. Önce sargıları çıkardı. Derek, bir havlu çıkarmak için onu küvete bıraktı. Havluyu çıkardığında suyu açıp tilkiye tuttu. Tilki, bu tür yıkanmalara da suya da pek alışkın değildi. İlk suyla temas ettiğinde kendisini silkeledi. Derek, üstüne fışkıran su damlalarıyla biraz geri çekildi.
Derek: Hey hey hey.
Artık alışmıştı ve kendini daha fazla silkelemedi. Eline biraz şampuan döküp tüylerini köpürttü. Ardından akan suyla tilki rahatlamış hissediyordu. Derek, tilkiyi havluya sardı ve kucağına alıp salona götürdü ve hala kaldırmadığı battaniyenin üstüne koydu. Tilki, kafasını önüne uzattığı patilerinin üstüne koydu. Derek de yanına oturdu.
Derek: Sana bir isim bulmalıyız.
Tilki, ifadesini değiştirmedi.
Derek: Buster?
Tilki, sanki kafasını sağa sola sallamıştı, ya da Derek'e öyle gelmişti.
Derek: Buddy?
Tilki yine kafasını salladı. Derek, biraz daha düşünür gibi yaptı.
Derek: Rufus?
Tilki, yattığı yerden kalktı ve gözleri büyüdü. Bu ismi sevmişti. Derek'in yanına yaklaşıp hafifçe sağa sola zıpladı.
Derek: Bunu sevdin sanırım ha?
Tilki, yani Rufus, bu ismi çok sevmese de kulağa hoş gelmişti. Hem gerçek isminin Stiles olduğunu nasıl anlatabilirdi ki?
Gece ikisi de yorulmuştu. Derek, yine odasına çıktı ve Rufus'u aşağıda bıraktı. Sabah eğer orada olmayacaksa bile tekrar geleceğini biliyordu, yani en azından öyle inanıyordu.
Gece Stiles, yani Rufus, tıkırtılara uyandı. Bunun, Derek olabileceğini düşündü ama dışarı çıksa duyardı. Takırtılar, içeri girmeye çalışan birinden geliyordu. Kafasını kaldırıp cama baktı. Bu tanımadığı sima, içinde iyi hisler oluşturmamıştı. Ancak bu işi kendisi halletmemeliydi ki zaten tek başına halledemezdi.
Adama gözükmeden yukarı çıktı ve Derek'in aralık olan kapısını, kafasıyla ittirip açtı. Derek, yatakta derin bir uykudaydı. Tek bir hamleyle yatağa atlayıp ses çıkarmadan nasıl uyandırabileceğini düşünmeye başladı. Kuruduğu için yine kabarmış olan kuyruğuyla, Derek'in yüzünü gıdıklamaya çalıştı. Derek, başta eliyle bir sineği kovar gibi itti. Rufus, tekrar denedi. Bu kez Derek, gözlerini yarım açtı. Kafasını kaldırdı ve uykulu bir sesle konuştu.
Derek: Rufus?
Tilki, yataktan inip Derek'e baktı. O ı takip etmesi gerektiğini belli etmek için biraz kapıya yöneldi. Derek hala olanlara anlam veremiyordu ki aşağıdan gelen tıkırtıyı o da duydu.
Derek: Evde biri mi var?
Tilki, kapıdan çıktı. Derek de arkasından yavaş ve sessiz adımlarla ilerledi. Merdivenleri sessizce inmeyi başardığında tilki, merdivenlerin kalan dördüncü basamağında durmuş, salona bakıyordu. Derek, onun üstüne basmamaya çalışarak salona gitti. Karşısında duran yüzü o da tanımıyordu. Hızla yanına koşup o uzun, biraz iri ama evsize benzeyen kişiyi boğazından tutup duvara yasladı.
Derek: Kimsin sen?
Adam: Yanlış soru.
Pençelerini çıkarıp Derek'in göğsüne geçirdi. Derin bir kesik değildi ama can yakıcıydı. Stiles, hırlamaya başladı. Derek, elini istemeden de olsa anlık aldığı darbeyle biraz gevşetti. Adam, kurtulup gözlerini sarı bir ışıkla parlattı. Bu bir omegaydı. Muhtemelen Derek'in alfa olduğunu duymuş ve onu öldürüp alfalığı kazanmak için buraya dek izini sürmüştü. Derek de pençelerini çıkarıp adamın tekrar adamın boğazına geçirdi.
Bu kez pençelerini kullandığı için, adam ölecek gibi olmuştu. Kaçmak için boğazını tutarak girdiği camdan geri kaçtı. Derek, onun gitmesini umursamadan arkasını dönüp hala merdivenlerde korkmuş bir ifadeyle bekleyen tilkiye baktı. Ardından yavaş adımlarla yanına gitti.
Derek: Teşekkür ederim. Sanırım hayatımı kurtardın.
Stiles, yüzündeki korkmuş ve bir o kadar da mutsuz ifadeyi değiştirmedi. Göğsüne bakıyordu, tişörtünü kesmiş olan üç çizik vardı ve kanıyordu. Derek, göğsüne baktığını fark etti ve kafasını eğip kendisi de baktı.
Derek: Ah, pek büyütülecek bir şey değil. Endişe etme.
Tilkinin ifadesi değişmedi. Derek, arkasını dönüp orta hızlı adımlarla cama yöneldi ve kapattı.
Derek: Senin için açık duruyordu ama sanırım başka misafirleri de çağırmış oluyoruz. Artık belki burada kalırsın ha?
Bu hoş bir istekti. Sonuçta tilki de burada olmaktan memnundu. Derek, odasına geri çıktı ve yatağına yattı. Yatarken acı çektiğini belirten ufak bir ses çıkardı.
Biraz sonra aralık olan kapı, biraz daha aralandı. İçeri giren yine tilkiydi. Başı eğik şekilde yürüyüp yatağa atladı. Derek'in karnına çıkıp patileriyle sanki kendine bir yer hazırlayıp kendini ve kuyruğunu kıvırıp sanki küçücük bir kutuya dönüştü, ardından gözlerini kapattı. Derek, kafasını hafifçe kaldırıp karnında yatan tilkiye baktı ve gülümsedi. Onun için endişelenmişti, yarası için. Birkaç dakika sonra ikisi de uyumuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wolf And Fox |Sterek
WerewolfOrmanda dolaşan bir tilki, yağmurdan sığınmak için girdiği evde, kaderini değiştirecek adamla tanışır.