Derek, çıkmak için kapıyı açtı. Isaac, şaşırmış bir ifadeyle ona baktı.
Isaac: Napıyorsun sen?
Derek: Peşinden gidiyorum?
Isaac: Avcılar hala orada olabilir.
Derek: Zaten o yüzden gidiyorum.
Daha fazla konuşmadan kapıyı kapatıp ormana doğru koştu. Eğer avcılar hala oradaysa belki de Stiles'ı bir daha vururlardı. Ona bir şey olmasına izin veremezdi. Stiles Derek'e anlatması için bir şans verseydi belki de bu risk olmayacaktı bile.
Ormanda kokusunu almaya çalışarak koştu. Kokusunu alıyordu ama sanki her yerdeydi. Muhtemelen aynı yerlerde defalarca kez koşmuştu. Kısa bir süre durup etrafa baktı ve kokudan nereye gitmiş olabileceğini anlamaya çalıştı. Ardından koşmaya devam etti.
Uzun bir süre dolaşsa da onu bir türlü bulamadı. Kendini çimlere bıraktı ve kararmış olan gökyüzüne baktı. Kendini göstermeye başlayan yıldızlara dalmışken yanaklarından birkaç yaş süzüldü. Fısıldayan bir sesle kendi kendine konuştu.
Derek: Stiles lütfen dön.
Ona bir şey olmasından korkuyordu. Belki de onu avcılar mı almıştı? Onu öldürmüşler miydi? Hayır ölse muhtemelen bulurdu, ya da bulamaz mıydı? Hayır bu ihtimali düşünmek bile istemiyordu. Yorulmuştu, koşmaktan, aramaktan değil, endişe etmekten yorulmuştu.
Ellerinin tersiyle yanaklarını sildi ve önce kafasını, sonra da vücudunu doğrulttu. Karşısında bir tilki gördü. Gözlerinden anlamıştı, bu Stiles'tı.
Kollarını dizine koyup hala ağlamaklı olan gözleriyle ona baktı.
Derek: Lütfen dinle.
Stiles, birkaç adım geri çekilerek ona bakmaya devam etti.
Derek: Beni öldürecekti. Amacım öldürmek değildi yalnızca...boynuma dayanmış bir bıçak varken kendimi koruma güdümü ölçemedim. Ben öyle yapmasam o beni öldürecekti. Stiles ben bir katil değilim.
Ayağa kalkıp Stiles'a doğru birkaç adım attı. Stiles ise birkaç adım daha geri çekildi. Derek, daha fazla kaçmaması için yaklaşmayı bıraktı.
Derek: Sana asla zarar vermem, biliyorsun.
Yine birkaç adım attı ve elini uzattı. Stiles da birkaç adım yaklaşıp kafasını, Derek'in eline sürtündü. Derek de yüzünde oluşan bir tebessümle Stiles'ın tüylerini okşadı. Kendisini affettiği için memnundu. Stiles da başta onu dinlemediği için üzgündü ama hala ona güveni tamamen eski haline dönmüş sayılmazdı.
Derek, Stiles'ı kucağına alıp eve doğru yola çıktı. Evde insan haline dönebilirdi. Stiles da kafasını Derek'in omzuna dayayıp arkalarında kalan ağaçları izledi.
Sonunda eve varmışlardı. Kapıyı çaldığında Isaac, kapıyı açtı. Karşısında Stiles'ı da Derek'i de iyi halde görünce sevindi. Derek, yine kapıyı açtığı için ona vurmak istese de kucağındaki tilki yüzünden bundan vazgeçti. Aslında Isaac'e çok değer verirdi ama bunu pek belli etmezdi.
Isaac, artık ikisinin de iyi olduğunu anladığında eve dönmesi gerektiğini söyledi ve biraz sonra da evden ayrıldı.
Derek, artık Stiles'ın insan haline dönmesi gerektiğini düşünüyordu. Sanırım Stiles da bu fikre katılmış olacak ki kanepeye çıktı ve yatıp Derek'e baktı. Biraz sonra da gözlerini kapattı ve tamamen odaklanıp insana dönüştü. Artık bu işte fazlasıyla iyiydi, kontrol tamamen onun gibiydi.
Gözlerini açtığında artık ilk zamanlarki kadar yorgun değildi ama yine de enerjisi biraz çekilmiş gibiydi.
Derek, yanına yaklaştı. Yine onu cezbeden tenine göz gezdirdi. Sıcaklığını henüz dokunmadan hissedebiliyordu. Yanına eğildi ve elini boynuna dokundurdu. Cidden de tahmin ettiği gibi sanki yanıyordu.
Stiles ise biraz yorgun gözüken gözleriyle Derek'in gözlerini takip ediyordu. Derek biraz daha yaklaşırken Stiles, yine içinden saymaya başladı. Derek, bu kez soracağı soruyu zaten anlamıştı.(Bu kez doğru anlamıştı.)
Henüz Stiles içinden "üç" diyemeden Derek, boynuna daha da yaklaşıp kokusunu hissetti. Stiles artık sayamıyordu çünkü Derek, gözlerini göremeyeceği kadar kendisine sokulmuştu.
Derek, Stiles'ın boynunu yavaşça öptü. Stiles, bu hissi ilk kez tadıyordu ve tuhaf ama oldukça güzel hissettirmişti. Sanki bir daha öpmesini istiyordu. Derek, gözleri kaplı şekilde hafifçe geri çekildi ve gözlerini açtı. Stiles'la hiç olmadıkları kadar yakınlardı, birbirlerinin nefeslerini hissedecek kadar...
Stiles, biraz şaşırmış ama güzel bir ifadeyle kendisine bakıyordu. Derek, aniden dudaklarını, Stiles'ınkilerle buluşturdu. Derek, gözlerini kapatsa da Stiles, şaşkınlığı yüzünden gözlerini kapatamamıştı ama kendisini geri de çekmiyordu. İlk kez biri kendisini öpüyordu.
Sanki ne yapacağını şaşırmıştı ama her şey kendiliğinden oluyordu. Derek kendini bastırdıkça Stiles'ın içi bir tuhaf oluyordu. Sanki karnında kelebekler uçuşuyordu ama bu his onu gülümsetiyordu. Heyecanlanmış hissediyordu.
Derek, dudaklarını ayırmadan Stiles'ın üstüne geçti ve dizlerinin üstünde durarak dudaklarını ayırıp boynundan öpmeye devam etti. O öptükçe Stiles, kafasını daha da kaldırıyordu. Ellerini istemsizce Derek'in saçlarına götürdü.
Derek, boynunu birkaç kez daha öptükten sonra kafasını kaldırıp Stiles'ın dudağının bitimine bir öpücük daha bıraktı ama gözlerine baktığında kapalı olduğunu fark etti.
Derek: Stiles?
Ses yoktu. Tekrar seslenme gereği duydu.
Derek: Stilees?
Muhtemelen Stiles da uyandığında tam o sırada uyuyakaldığını pişman olacaktı ancak şu an üstündeki yorgunluğa yenik düşmüştü. Derek, uyuduğu için biraz hayal kırıklığı olsa da uyurkenki masumluğu yüzünde bir tebessüme neden oldu.
Onu uyandırmadan kalkmaya çalıştı ve onu nazikçe kucaklayıp odaya çıkardı. Odaya çıktığında yavaşça yatağına yatırdı ama Stiles, biraz mırıldanıp kollarını Derek'in boynuna doladı. Gözlerini hala açmamıştı. Derek, kurtulmaya çalışsa da pek başaramadığı için pes edip yanına yattı. Kolunu Stiles'ın altında bırakıp kafasını göğsüne yasladı. Örtüye uzanıp Stiles'ın üstünü örttü. Ardından yüzünde ufak bir tebessümle yanında yatan masum çocuk gibi uykuya daldı.
Şu sıralar biraz hevesim kaçtı yazasım gelmiyor diye zorla yazıp kitabı mahvetmek istemedim ki hala mahvettiğimi düşünüyorum. Geciken bölümler ve iyice saçmalamaya yol aldığım kitap için özür dilerim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wolf And Fox |Sterek
WerewolfOrmanda dolaşan bir tilki, yağmurdan sığınmak için girdiği evde, kaderini değiştirecek adamla tanışır.