Derek sabah uyandığında Stiles hala kollarının arasında uyuyordu. Cidden dönüşmek onu bu kadar yoruyor muydu? Uykulu olduğundan, biraz daha kalın ama kulağa hoş gelen sesiyle seslendi.
Derek: Stiles.
Stiles, henüz uyanamadığını kanıtlayan mırılanmasıyla yaşadığını belirtti.
Derek: Stiles uyan artık.
Stiles gözlerini yavaşça aralayıp kafasını biraz kaldırdı.
Derek: Günaydın.
Derek'le beraber mi uyumuştu. Bunu ilk kez yapmıyordu ama hayır hayır, dün gece Derek onu öpmüştü ve bunu yeni hatırlıyordu. Bir dakika öpmüştü ama sonra?? Sonrasını hatırlamıyordu. Üstünde hala kıyafetleri yoktu, YOKSA? Hayır hayır uykusu bu kadar derin olamazdı. Nasıl uyuyakalmış olabilirdi? Tam öyle bir anda uyuduğu için kendinden nefret ediyordu.
Derek, Stiles'ın "yükleniyor" bakışlarını fark ettiğinde buna bir son vermek için sessizliği böldü.
Derek: Kahvaltı?
Stiles buna hayır diyemezdi. Fazlasıyla acıkmıştı. Kafasını salladı ve kalkabilmesi için Derek'in üstünden biraz çekildi. Derek, yataktan kalkıp kapıya doğru yürüdü. Stiles da yatakta doğruldu. Derek, odadan çıktığında duraksamadan Stiles'a seslendi.
Derek: Giyinmeyi unutma.
Bunu hala hatırlatmasına gerek var mıydı...belki. Dolabı açıp gözünü gezdirdi. Pek resmi kıyafetler yoktu. Genelde tek renk tişörtler ve kapüşonlular vardı ve dört tane deri ceket. Bir tür takıntı falan mıydı. Her neyse diyip bir tişört ve eşofman bulup üstüne geçirdi, ne de olsa Derek'in pantolonları Stiles'a olmazdı. Aşağı indi ve dolapları karıştıran Derek'e baktı. Derek, gözlerini ayırıp Stiles'a baktı ve büyük bir gülümseme takındı.
Derek: Kesinlikle senin için alış verişe çıkmalıyız.
Stiles, tekrar üstüne baktı ve kendisine bol gelen kıyafetlere göz gezdirdi. Büyüktü ama Derek'inkileri giymeyi seviyordu.
Stiles: Büyük gelmesi benim suçum değil tamam mı? Şu kaslarından biraz kurtulsan aynı kıyafetleri giyebilirdik.
Derek: Ha ha. Sahiden kötü mü duruyor?
Stiles: Şey, hayır ama...
Masum bir ifadeyle kendi kollarına baktı. Cidden Derek'inkilere göre çok inceydi. Derek, Stiles'ın yanına geldi ve hala bakmaya devam ettiği kollarını bileklerinden tuttu.
Derek: Bence de seninkiler daha güzel. Kaslardan kurtulmalıyım.
Stiles: O zaman ben uyuduğumda odaya taşıyamazsın.
Derek: Seni kaldırabilmem için onlara gerek yok.
Stiles'ı belinden tutup kaldırdı ve birkaç adım yürüyüp tezgaha oturttu. Stiles, gülümseyip elleriyle Derek'in saçlarını karıştırdı. Derek de yüzüne bir çocuk ifadesi takındı.
Birlikte kahvaltılarını yapıp Derek'in ısrarıyla alış verişe çıktılar. Derek, bir kıyafet mağazasının önünde arabayı durdurdu. Arabadan inip mağazaya girdiler. Stiles, yine şaşkın şaşkın etrafa bakınıyordu. Ne kadar çok kıyafet vardı. Gözlerini raflarda gezdirirken Derek ise eline çoktan birkaç parça almıştı bile.
Mağaza çok büyük olmasına rağmen pek kalabalık değildi, hatta onlar dışında iki kişi vardı.
Derek: Beğendiğin var mı?
Stiles: Seçemedim sanırım.
Sonunda birkaç parça da o almıştı. Derek de elindekileri Stiles'a tutuşturup onu kabine götürdü. Kendisi de karşıdaki koltuğa oturup beklemeye koyuldu.
Stiles, denediği şeyleri sırayla kabinden çıkıp Derek'e gösterdi. Genelde Stiles'ın beğendiklerini Derek beğenmiyordu çünkü tarzlarının pek uyuştuğu söylenemezdi. Derek daha koyu ve tek renkleri, Stiles ise renkli ve göze çarpan şeyleri beğeniyordu. Tabiki sonında Stiles'ın dediklerini aldılar ve arabaya döndüler.
Derek, arabayı bir lokantaya sürdü. Stiles ise uyum sağlamaya çalışmaktan başka bir şey yapmıyordu.
Rastgele bir masaya oturup önlerindeki mönülere baktılar. Derek gözlerini mönüden ayırmıyordu. Stiles ise boş bakışlarla kendininkine bakıyordu. Tanıdık gelen harfler vardı ama kelimeleri tamamen okuması için başka harflere de ihtiyacı vardı.
Derek, sonunda Stiles'ın bakışlarını fark etti ve kalkıp Stiles'ın yanına oturdu.
Derek: Bu mantarlı makarna. Şu da hamburger...
Bu şekilde bütün mönüyü saydı ama Stiles karar veremiyordu. Sonunda rastgele bir tanesini seçti.
Yemekler gelene kadar Derek, Stiles hakkında daha fazla şey öğrenmek istediğini fark etti.
Derek: Anne ve babanın adını hatırlıyor musun?
Stiles kısa bir süre düşündü. Yedi yaşındaki bir çocuk genelde "anne" ve "baba" dediğinden isimlerini pek hatırlamaması normaldi.
Stiles: Hatırlamıyorum ama babam bir şerifti. N-nolan ya da N-n...
Derek: Noah?
Stiles: Heh evett. Onu tanıyor musun? Hala yaşıyor mu? Bu kasabada mı?
Derek, Stiles'ın bitmek bilmeyen sorularını duymazdan gelmeye çalıştı çünkü Şerif Noah'ın iki yıl kadar önce öldüğünü hatırlıyordu. Bunu ona nasıl söyleyebilirdi ki?
Derek: Sanırım bu kasabadan taşındı.
Aklına gelen ilk yalanı söylemişti. Onun bu neşesini bozamazdı. Yıllardır görmediği babasının ölüm haberini ona veremezdi.
Stiles'ın yüzü düştü.
Stiles: Cidden mi? P-peki onu bulabilir miyiz?
Derek yalandan bir gülümseme takındı.
Derek: Buluruz.
Yemekler gelmişti. İkisi de yemeye koyuldular ancak tek kelime etmediler. Bu sessizlik Derek'i daha da huzursuz ediyordu. "Hadi Derek babamı bulalım" dediğinde ne diyecekti? "Ah hayır Stiles ben sana yalan söyledim baban ÖLDÜ" mü diyecekti? Belki de doğruyu söylemeliydi.
Yemekler bittiğinde birlikte kalkıp eve döndüler. Derek, henüz ceketini asmamıştı ki başka şeylerle uğraşıp kafasını dağıtması gerektiğini düşündü.
Derek: Biraz daha çalışmaya ne dersin? Hem belki tamamen öğrendiğinde okula gidersin.
Stiles: Okula mı? A-ama ben hiçbir şey bilmiyorum.
Derek: Okuldakiler de bilmiyor. Hem ben sana yardım ederim.
Stiles: Sen liseyi bitirdin mi?
Derek: Hadi ama Stiles, sadece üniversiteye gitmedim.
Stiles kabul etti ve birlikte yine o meşhur defterlerini alıp çalışmaya koyuldular.
Birkaç saat sonra artık Stiles birçok kelimeyi okuyabiliyordu. Eğer içinde bir tane bilmediği harf varsa bile tahmin ederek ne olduğunu anlayabiliyordu.
Derek: Bugünlük bu kader yet...
O sırada dışarıdan bir ses Derek'in sözünü böldü. Derek, cama bakıp tüm dikkatini sese verdi. Ardından tekrar Stiles'a döndü.
Derek: Burada bekle.
Sessizce ayağa kalkıp kapıya yöneldi. Tabiki filmlerden izlediğimiz kadarıyla sesin geldiği yöne gitmek tehlikelidir ama dışarıda biri veya bir şey varken içi rahat şekilde uyuması da mümkün değildi.
Elini yavaşça kapının kulbuna götürdü ve açılma sesini duyunca kapıyı kendine çekti. Dışarıda biri gözükmüyordu.
Derek: Hey? Kimse var mı?
Kapıyı arkasından kapatıp dışarı birkaç adım daha attı. Karnına yediği bir mermiyle yere savruldu.
Biliyorum sürekli biri yaralanıyor ama bu sefer öyle şey şey şey olmayacak merak etmeyin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wolf And Fox |Sterek
WerewolfOrmanda dolaşan bir tilki, yağmurdan sığınmak için girdiği evde, kaderini değiştirecek adamla tanışır.