Masa lambamın ışığı ile önümdeki defteri karalarken göz ucuyla kalemtraşa baktım. Ve yanında duran, içinden çıkardığım küçük metale.
Diğer köşede de ilaç şişesi vardı.
Kafaya koymuştum. Başka türlü olmazdı çünkü. Kalbimin üstünde kocaman bir ağırlık vardı ve ben taşıyamıyordum.
Hayata dair hiçbir umudum yoktu. Günlerim sadece bir önceki günden daha mutsuz olarak geçiyordu.
Kalemin ucunu deftere batırırken sinirle soludum. Onu görmek için çizmek istiyordum ama yüzünü unuttuğum için hiçbir şey yapamıyordum.
Elime geçen ilk şeyi tutup duvara fırlattım ve hırslı hırslı nefeslendim.
Arkasından da kalemliğimi ve defteri fırlattım.
Yeter.
Hap şişesini avucuma aldım ve bir süre baktım. Ağlamaya başlamışken elimi yüzüme kapattım.
"Ne oluyor?!"
Abim telaşla odama girdi ve yere attıklarıma baktı.
Şişeyi avucumda tutarak elimi arkama sakladım. "Ne oldu Summer? Niye attın bunları?"
"Çık dışarı!"
Merakla önce beni sonra odayı inceledi.
"Çık dışarı! Defol git odamdan."
"Ne saklıyorsun sen?"
Kapıyı kapattı ve bana doğru yürüdü. "Ne var senin elinde?"
"Shawn! Çık dışarı. Rahat bırak beni!"
Sinirlendi ve kolumu tuttuğu gibi çekti. Direnmeye çalışırken ağlamam beni ele vermişti.
"Bu ne?!"
Şişeyi alıp baktı.
Başımı eğip hıçkırırken ellerimi yüzüme kapattım.
"Summer.."
Sesindeki hayal kırıklığı gözlerine de yansımıştı. Utandığım için başımı kaldırıp bakamamıştım bile.
"Konuşsana!"
Şişeyi masaya vurdu ve kollarımdan tutup beni sarstı.
"Ne ilacı bu?"
"Hiçbir şey değil. Ağrı kesici."
"Ağrı kesici için bu kadar ağlanmaz. Ne yapacaktın doğru söyle. Delirtme beni bak kötü şeyler olacak, ne yapmak istiyorsun sen?!"
Sinirle ayağa kalktım.
"Hiçbir şey. Hiçbir şey yapmak istemiyorum. Hepinizden kurtulmak istedim sadece. Kendimden, şu halimden bıktım anlıyor musun? Yaşamak istemiyorum çok mutsuzum."
Ben göz yaşları içinde nefessiz kalmışken Shawn'ın attığı tokatla birden bire irkildim.
Birkaç saniye çıt çıkmadı aramızdan. Ona kızmamıştım bunun için ama ağlamam durmuştu. Yana düşen başımı kaldırıp gözlerine baktım.
"İntihar edecektin demek. Öyle mi?"
"Özür dilerim." dedim fısıldayarak.
"Yazıklar olsun. Bu kadar düştün demek ki."
Sakinliği beni korkutuyordu. "Çok çaresizim, neden beni anlamıyorsun?"
"Ya neyini anlayayım?! Sen aklını mı kaçırdın?! Kafayı mı yedin sen!"