Canım acıyordu.
Bütün kemiklerim ağrıyordu, gözlerimin üstünde koca bir ağırlık duruyor ve gözlerimi açmama engel oluyordu.
Sürekli ağlama sesleri yükselip açalıyordu odanın içinde.
"Summer, uyandın mı?"
Annemin telaşlı sesini duyunca yorgunlukla gözlerimi kapatıp açtım.
Bıktım artık sürekli insalara iyiyim, uyandım, iyiyim... demekten.
Ellerimi karnıma koyup annemin gözlerine baktım.
"Su."
Annem hemen baş ucumdaki suyu doldurdu ve bana uzattı. Elini sırtıma koyup destek olurke zar zor suyu içtim.
Su içerken bile on kilometre koşmuş kadar yoruluyordum..
Kanserdim ve bunu kabul edene kadar kıyameti koparmıştım. İnanmak istemiyordum. Tam yeniden mutlu olmaya başlayacakken tüm dünyam başıma yıkılmıştı.
Bir haftadır tedaviye başlamıştım. Annem ve babam apar topar evi bırakıp yanıma koşmuşlardı. Aslında tedaviye başlamadan önce üç doktora daha gitmiştik ve her seferinde binlerce test binlerce röntgen.. İçim dışıma çıkmıştı artık. Sonunda iyi bir hastaneye yatıp tedaviyi kabul etmiştim.
Çok ağır ilaçlar veriyorlardı bana. Günde beş kere ilaç vuruyorlardı, şimdiden solmuş ve zayıflamıştım. Bitik haldeydim. Bütün gün uyumak dışında annemin ağlamasını dinliyordum.
"Bir şey istiyor musun Summer?"
Başımı iki yana salladım.
"Çok sıkıldım anne."
Saçlarımı okşadı ve ıslak gözleriyle gülümsedi. "İzin alırsak bahçeye çıkarırız seni, ister misin?"
"Olur."
İki kelime bile konuşsam nefes nefese kalıyordum.
Kısa bir süre sonra annem izin almıştı ve beş dakika da olsa nefes alabilecektim.
Hazırlanmam biraz uzun sürmüştü. Önce serumun bitmesini bekledik, sonra tekerlekli sandalyeyi odaya getirdiler.
Zayıflamama rağmen iki hemşire kollarıma girip beni zor kaldırdılar.
"Merhaba!!"
Jessica neşeyle odaya girdiğinde beni otururken görünce şaşırmıştı.
"Summer?"
Onu görmek bana da enerji veriyordu ama bunu dışa vuracak gücü asla bulamıyordum.
Onu görünce gülümsedim. Yanıma eğilip elimi tuttu.
"Bahçeye mi?" diye sordu.
"Evet, hadi sende gel." dedi annem ona.
"Olur."
Annem sandalyeyi ittirerek hareket ettiğimde bahçeye çıkana kadar bir sürü koridordan geçtik. Sonunda hafif bir rüzgar yüzüme çarptığında gözlerimi kapattım.
Boş bankın yanına geçtiğimizde annemler oturdu. Jessica elimi tutup sıkarken tamamen bana döndü.
Bana teselli verecek bir şeyler söylemek istiyordu ama halim öyle kötüydü ki söyleyeceklerine inanmayacağımı biliyordu.
"Ben içecek bir şeyler alacağım."
Annem kalkıp gittiğinde Jessica'ya sarılmak için kollarımı ona uzattım. Ona çok ihtiyacım vardı, beni çok o anlıyordu ve yanımda oluyordu.