1

890 41 4
                                    

Cengiz Koroğlu. Kapkara gözleri ile tam karşımdaydı. Gözlerinde 3 ay öncesinin yansıması vardı sanki. Ona söylediğim bir cümleyi bana hatırlatmak istiyordu. Biliyordum er ya da geç benden karşılığını isteyeceğini.

Bacak bacak üstüne attım, yüz hatları çok gergindi hatta onu tanıdığım andan itibaren ilk defa bu kadar gergin duruyor diyebilirdim. Konu her ne ise canını fazlasıyla sıkmıştı.

"Uzatmadan konuya gireceğim Afra. Böyle bir şeyi senden istememem gerektiğini biliyorum ama şu an başka birisini arayacak kadar vaktim yok."

Kaşlarımı çattım, her ne isteyecekse benim kabul etmeyeceğimi düşünüyordu. Fakat vermiştim bir söz, yapacaktım mecburen.

"Lafı dolandırma Koroğlu. Ne istersen iste yapacağımı biliyorsun. O yüzden numarayı bırak ve anlat."

"Bir adam var, sürekli sevkiyatlarımızı patlatıp duruyor. Adamın işini batırmak istediğimizde ise öyle bir ters köşe yapıyor ki yine batan biz oluyoruz. Çok güçlü bir adam Afra, çok zeki. Onu alt edemiyoruz." Sıkıntılı bir nefes verdi "Onu alt etmemiz için aralarına adam sokmamız lazım. İçlerine soktuğumuz her adamı anında arkalayıp öldürüyor. Sana ihtiyacım var, aralarına seni ajan olarak göndermek istiyorum. Yapabileceğine inandığım tek kişi sensin."

Cebinden bir fotoğraf çıkarıp önüme koydu. Kumral, uzun boylu, yapılı bir adamdı. Cengiz'in tam tersi masmavi gözleri vardı. Fotoğrafta bile çok sert duruyordu. Ben adamı incelerken o tekrar konuşmaya başladı. "Ateş Koroğlu." Gözlerimi gözleriyle birleştirdim. "Kardeşim. Düşman kardeşim." Burukça gülümseyip sigarasını çıkardı, bana da bir dal uzattığında alıp yaktım. "Ateş'in zaafı kadınlardır. En çokta acı çeken kadınlar. Gördüğü zaman dayanamaz yardım eder. Senide böyle aralarına sokacağız. Canın çok yanacak, manipüle etme yeteneğin var o yüzden onu kolayca kandırabilirsin. Ama dikkat etmen gerek Afra, söyledim sana çok zeki bir adam o. Numara yaptığını anladığı anda gözünü kırpmadan öldürür seni."

Sigaramdan bir duman daha çekip söylediklerini tarttım kafamda. Canım istesemde daha fazla yanamazdı. Kaybedecek bir şeyim de yoktu zaten. Öldürse beni, gıkım çıkmazdı. Cengiz benden böyle bir şey istiyorsa onun için önemli olmalıydı.

"Nasıl gireceğim içlerine."

"Sürekli ev değiştirir ama sayılı kişinin bildiği tek bir evi var. Hep oradadır, orada yaşar. Issız,tenha bir yer. Ormanın içinde diyebilirim. Adamlarım seni dövecek," mahçup bakışlarını üstümde gezdirdiğinde devam etmesi için gözlerimi kapatıp açtım "Dedim ya canın çok yanacak, inandırıcı olması için seni uyuşturmayacağım. Ateş'in evinin olduğu ormanda bir köşeye atacak seni adamlar. Her gece 11 sularında Ateş adamlarına ormanı kontrol etmelerini ister. Güvende mi değil mi bilmesi gerekiyor. Adamlar seni bulduğunda Ateş'in evindesin demektir." Sigarasını söndürüp çok geçmeden bir tane daha yaktı "Sana inanana kadar seni sorguya çekecek, inanmazsa o zaman yandın. O yüzden kafanda iyi bir plan kur. Senaryo sağlam olsun."

"Ateş'in evine girdiğin anda iletişimi keseceğiz. Telefonunu elinden alır büyük ihtimalle. Bu gece planı uygulayacağız."

Baştaki benden çekinen tavrı yoktu artık. Direkt bunu yapmamı istiyordu. Kaybedecek bir şeyim olmadığını o da biliyordu yoksa başka birisini bulması hiç zor değildi. Kimsesiz bir kız ölürse eğer vicdan yapmazdı. Dudaklarımda yüzüme vuran gerçeğin acı tebessümü oluştu. Kafamı onaylarcasına sağa sola sallayıp Cengiz'in peşinden evden çıktım.

OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin