2

385 33 7
                                    

Sabah gözlerimi açtığımda başımda inanılmaz bir ağrı vardı. Yüzümü buruşturup banyoya girdim, elimi yüzümü yıkadıktan sonra aynadaki yansımama baktım. Dudağım patlamış, sağ elmacık kemiğimde ve kaşımda çizikler vardı. Gözlerimin altı mosmordu. Üstümdeki kıyafetlerin kirliliğinden bahsetmiyordum bile. Duş almaya ihtiyacım vardı. Odaya tekrar dönünce açık balkon kapısı dikkatimi çekti, koltukta Ateş uyuyordu. Tüm geceyi balkonda mı geçirmişti?

Balkona çıkınca masada gördüğüm sigara ile dudaklarımı dişledim. Çok içmek istiyordum. Koltuktaki bedenine baktığımda uyandırıp uyandırmamak arasında kalmıştım. Bir insanın uyurken bile kaşları çatık olur muydu? Kolunu hafif dürtüp uyanmasını bekledim, uyanmadı. Tekrar dürttüm uyanmadı. Bu sefer daha sert bir şekilde sallayınca ben ne olduğunu anlamadan hızla beni ters çevirip kucağına oturtmuştu , kolumu bükmeyide ihmal etmiyordu. Dudaklarımdan dökülen acı inlemeyle kolumu serbest bırakmıştı ancak belimi hâlâ sıkıyordu. Hızlı nefes alışverişi ürpermeme sebep olmuştu.  Saçımı kulağımın arkasına sıkıştırıp kulağıma doğru "Böyle ani hareketler yapmamalısın."demişti. Nefesini boynuma mı üflemişti ben anın şokuyla öyle mi hissediyordum.

"U-uyandırmak istedim sadece." Belimdeki elini gevşetmişti fakat hâlâ kalkmama izin vermiyordu resmen küçücük koltukta adamın kucağında oturuyordum. "Ağrıların azaldı mı?" Bu konuşmayı cidden kucağında yapmak zorunda mıydık? Kalkmak için hareketlendiğim anda beni kendine bastırıp kalkmamı engellemişti. Siktir, düşünme Afra, altındaki sertliği düşünme. Yutkundum "Sen kolumu çevirene kadar azalmıştı." Dudaklarının hareketinden gülümsediğini anlamıştım. Tanrım, biraz daha beni kucağında tutarsa ağlayacaktım. Hormonlarım harekete geçmek için bu anı beklemişti sanki.

Elini çeneme koyup yüzünü kendine çevirdi. O yüzümü dikkatlice incelerken ben dudaklarına bakmamaya çalışıyordum. Daha yeni uyanmıştı ama o kadar yakışıklıydı ki. Sahi, bu adam neden bu kadar yakışıklıydı amk. Keşke Cengizle düşman olmasalardı. O piçe ayrıca soracaktım hesabımı. "Yaraların hızlı iyileşiyor," baş parmağını dudağımdaki yaraya değdirdiğinde yüzümü buruşturup inledim, belimdeki elini tekrar sıkılaştırmıştı "İnlemeyi kes." sesi sert çıkmıştı. Gözlerimi açıp yüzüne sinirle baktım "Canım yanıyor." gözlerini kısıp belimdeki elini çektiğinde hemen ayağı kalktım.

"Ben evime gitmek istiyorum." 

"Bende seni öldürmek istiyorum." Alayla dudaklarını kıvırdığında yüzümü buruşturdum. Bir masadaki sigaraya bir de yüzüne bakıyordum. "İçiyor musun?" Hızla başımı evet dercesine salladım  "Yemek yerken içmeyi sever misin?" Bu sefer başımı heyecanla sallamıştım. Özellikle kahvaltı yaparken ara verip sigara içmeyi çok severdim. Bu onu eğlendirmiş olacak ki başını geriye atıp kısa bir kahkaha patlattı. "Otur sen, ben kahvaltıyı buraya hazırlatırım." Başımı sallayıp yerdeki pufun üstüne oturdum hemen.

Kahvaltı balkondaki masaya getirildiğinden beri yiyordum, yani yaklaşık bir yarım saat geçmişti. Ara verip şirin olduğunu düşündüğüm bir gülümseme ile yüzüne baktım "Alabilir miyim?" göz kırptı, bu alabilirsin demekti galiba. Hemen paketten bir dal alıp yakmıştım. Şu an 10 sigarayı ağzıma tıkıp yakmak istiyordum, ne yapacağıma anca o kafayla karar verebilirdim. Sigaralarımızın sonuna geldiğimizde kapı açılmış içeri dün Burak dediği adam girmişti.

"Bensiz kahvaltı mı yapıyorsun?" Ellerini beline koymuş Ateş'in karşısında duruyordu. Ateş başını 'la havle' diyip yukarı kaldırdığında 'ben bunu hak edecek ne yaptım' diye yakardığına yemin edebilirdim. Dudaklarımı gülmemek için birbirine bastırdım.

OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin