7

296 24 10
                                    

Sigaramın dumanını içime çekip başımı küvete yasladım. Ruhum ölüyordu, ruhum günden güne ölüyordu. İçim kan ağlarken dışarıya gülmekten çok sıkılmıştım. Annemin acısını hiç unutmamışken hiç hatırlamıyormuş gibi yapmaktan yorulmuştum. İnsanlar neden içten içe beni öldüren bu konuyu sürekli acımasızca yüzüme vuruyordu? Annemi çok özlüyorum, eğer o olsaydı kimse bana bunları yaşatamazdı. Ne Cengizle tanışır onun oyunun bir parçası olurdum ne de Ateş'i tanımış olurdum.

Ateş, onu tanımamış olmayı diler miydim? Farklı yerlerde farklı zamanlarda tanışmış olsaydık onu bırakmayı hiç istemezdim. Şu an bile ruhumu kasıp kavuran bir adamın normal bir yaşantı içindeyken kalbimdeki yerini tahmin edemiyordum. Beni bebek gibi sevmesi, koruması, merhamet göstermesi ona olan duygularımı bastırmama yardımcı olmuyordu. Beni ona bağlayan şey neydi bilmiyorum ama ormanda gözlerimi açtığım anda gördüğüm o masmavi gözler beni kendine çekmişti.

Banyo kapısının tıklatılmasıyla düşüncelerimden ayrılıp başımı kaldırdım. İç çamaşırlarımla olduğum için sorun etmemiştim, zaten ben banyodayken yanıma gelmeye cesaret edebilecek tek kişide Ateşti.

"Gelebilirsin."

Kafasını kapıdan uzatıp iyi olup olmadığımı kontrol etmişti. Eve geldiğim an odaya çıkmış kendimi kanlardan arındırmıştım. Birisi gelip hiç düşünmeden bir adamı öldüreceksin dese asla inanmaz, güler geçerdim. Ama bana ve anneme söylenen şeylere en ufak tahammülüm yoktu artık.

"Yanına gelebilir miyim?"

Sorduğu soruyu anlamıştım, usulca başımı sallayıp küvette öne doğru gelip ona biraz yer açtım. Saniyeler içinde kapı tekrar açılmış Ateş, boxerıyla birlikte içeri girmişti. Gözlerini üzerimden ayırmadan arkama geçmiş, beni belimden tutup göğsüne yaslamıştı. Gözyaşlarım sanki onun bu hareketini bekliyormuşçasına akmaya başladı.

"Seni buna sürüklediğim için kendimden nefret ediyorum. Bir haftadır yüzünü adam akıllı görmediğim için salakça yanımda olmanı istemiştim." Baş parmağıyla göbeğimi okşuyor, saçlarımı koklayıp öpüyordu. Bilseydi bunların olacağını götürmezdi yanında, mantıklı düşünse hiç götürmez ona küseceğimi bile bile yine evde bırakırdı beni.

"Bilemezdin, senin suçun değil."

"Bilmeliyim Afra, senin canını yakacak şeyi ben bilmeliyim. Bunu bilemiyorsam, sen bir adamı gözün kırpmadan öldürecek kadar acı çekiyorsan eğer ben yaşamayı hak etmiyorum demektir."

Burnumu çenesine sürtüp derin bir nefes aldım. "Ateş, kendini bu kadar sorumlu tutma. Beni 2 haftadır tanıyorsun sadece üstüme bu kadar düşmene gerek yok." Altımdaki bedeni sinirden mi gerilmişti bilmiyordum, söylediğim şey onu sinirlendirmiş miydi? Saçlarımı tekrar öpüp sıkıntıyla nefesini verdi. Pakete uzanıp sigarasını yakacağı sırada beni belimden öne doğru ittirmişti.

"Saçların yanacak bekle," dudaklarımda oluşan gülümseye engel olamamıştım. Bazı konularda ben bile kendimi düşünmüyorken o beni dusunuyordu. Sigarasını yakınca başımı tekrar göğsüne yasladım. "İyi ki varsın Ateş." Gözlerimi kapatıp göğsüne minik bir öpücük kondurdum. Düşüncelerim beni allak bullak etse de varlığı ile beni güvende hissettiren adama hiçbir şeyi düşünmeden sadece hislerimi söylemek istiyordum.

Kolunu boynuma sarıp alnıma uzun bir öpücük kondurdu, dudaklarım huzurla kıvrılmıştı. "Sende iyi ki varsın güzel gözlüm."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin