11

278 24 1
                                    

İyi okumalar, bol öpücükler.

"Burak!"

Sevinçle çığlık atıp kollarımı Burak'a doladım. Sadece yarım gün görmesemde çok özlemiştim onu.

"Çingenem benim, çok özledim seni." O da ellerini belime dolayıp sarılınca gözlerim dolmuştu.

"Ateş geldi mi? Beni almaya mı geldiniz?" dediğimde üzgünce başını önüne eğdi. Umutsuzca omuzlarımı düşürdüm.

"Hiç affetmeyecek değil mi?" titrek çıkan sesime karşılık yüzümü avuçlarının arasına aldı "Şş, hiç yakışmıyor sana ağlamak, ben o güçlü Afrayı görmek istiyorum. Ateş'i kendi haline bırak." başımı sallayıp ona tekrar sarıldığımda arkadan Pelin'in homurdanmaları kulağıma geldi. Bunca şeyin arasında onları unutmuştum, bir bahaneyle ikisini yalnız bırakmalıydım.

"Ne işin var senin burada? Bir de evime gizlice giriyorsun eşkiya mısın?"

"Kapıyı çalsam açmayacaktın. Konuşmaya geldim." Omuz silkip umursamazca konuştuğunda Pelin sinirle elini yumruk yaptı.

"Defol git evimden, istemiyorum konuşmak."

Boğazımı temizledim "Ben odadayım Pelin. Siz konuşun." diyip bir şey demesine izin vermeden hızlıca odaya girdim.  Kendimi yatağa attığımda elime telefonu alıp Ateşle olan videolarımızı izlemeye başladım. Şirkette numara yapmasını istediğim videoya gülerken bir yandan da göz yaşlarımı siliyordum. Nasıl da mavi gözlerini açmış kameraya bakıyordu.

"Dışarı çık, bekliyorum."

Ateşten gelen ani mesajla yerimden fırladım. Mesaj atmıştı, sonunda mesaj atmıştı. Hızlıca aynanın karşısına geçip kendime baktım. Dağılmış ıslak saçlarımı ellerimle tarayıp odadan çıktım. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki birazdan durabilirdi. Pelin ve Burak az öncekinin aksine sakince kotlukta oturmuş cips yiyorlardı. Bu durum beni normalde güldürecek olsada şu an buna gülemeyecek kadar gergindim.

Dışarı çıktığımda gözlerimle hızlıca etrafı tarafım. Siyah arabasını görünce ellerim titremeye başlamıştı. Siyah eşofman takımı ile çok yakışıklı görünüyordu. Onu ilk defa dışarıda bu kadar rahat giyinirken görmüştüm. Karşısına geçtiğimde nefesimi tutmuş gözlerine bakıyordum. Koyu mavisi gözleri beni kendine çekerken dudaklarına yapışmamak için zor duruyordum. O da benim gibi kaşlarını çatmış gözlerime bakıyordu. Büyük ihtimalle ağlamaktan kızarmışlardı ve rengi yeşile dönmüştü. Boğazını temizleyip yerinde dikleşti, bu aramızdaki mesafeyi biraz daha azaltmıştı.

"Mecbur olmasam gelmezdim." Duygudan yoksun sesi omuzlarımın düşmesine sebep olmuştu. Gözlerimdeki kırgınlığı çok net bir şekilde gördüğüne emindim.

"Annem yarın akşam bir davet hazırlamış, seni de çağırmamı istedi. Evde göremeyince merak etti, Pelin'e kalmaya geldiğini söyledim. Yarın senide bekliyor, akşam 8de hazır olursun almaya geleceğim."

Bir çırpıda söylediği şeylerden sonra cevabımı beklemeden arabasına binmişti. Güçlü durmaya çalışıyordum ama bu kadar kötü davranması buna engel oluyordu. Gözümden düşen bir damla yaşla arabadan bana bakan yüzüne bakıyordum. Kaşlarını çekil de gideyim anlamında kaldırdığında omuz silktim. Sinirle arabadan indi.

"Çekilecek misin Afra? Seni mi ezeyim, zevkle yaparım."

"Yeter Ateş." Sesim ağlamaktan kısılmıştı bu yüzden ben bile zor duymuştum kendi sesimi. Başımı önüme eğip gözyaşlarımı sildim. Bir şey demeden önümde duruyordu. Sonunda başımı kaldırıp yüzüne baktığımda aramızdaki mesafe yok denecek kadar azdı.

OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin