Karşısında oturan kişilere sindirmek istercesine baktı Sakura. Bir yanda somurtkan bir suratla babası, diğer yanda ise onun aksine oldukça hoşnut olan Sasuke oturuyordu. Onun bir hafta saraya adım atamayacağını sanıyordu ama şimdi nasıl olduysa babası onu buraya getirmişti. Fakat en çok şaşırırdığı şey; babasının söyledikleriydi.
"Anlamıyorum," diye mırıldandı pembe saçlı kadın. Kral sinirlenerek kafasını kaldırdı, "Neyini anlamıyorsun?" Tekrarlamaktan hoşlanmasa da söyledi, "İkinizin evliliğini onaylıyorum işte. Senin de istediğin bu değil miydi?"
"Nasıl?" diye şaşkınlıkla sordu Sakura, "Ne değişti? Bu kadar kolay mı?" Soruları peş peşe sıraladığı zaman Sasuke, "Öyle bir konuşuyorsun ki, duyan da istemiyorsun sanacak," derken kaşları hafif çatılmış, alınmıştı.
"Yo, istediğim buydu tabii ama yalnızca babamın ikna olacağını beklemiyordum," Sakura, babasının neden Sasuke'yi istemediğini biliyordu. Tıpkı herkes gibi o da 'köle soyu' diye adlandırdıkları kişilere önyargılıydı. Bir Uchiha'nın soylular arasına karışmasını istemiyordu.
"Biz o konuyu aramızda hallettik," dedi Sasuke gülümseyerek. "Majesteleri beni olduğum gibi kabullendi ve bir şans verdi."
Daha fazla sorgulamak istememişti Sakura. Olan olmuştu işte. Demek ki Sasuke bir şekilde ikna etmeyi başarmıştı. Bu yüzden endişelerini bir kenara itti ve Sasuke'ye bakarak mutlulukla gülümsedi.
***
"Naruto hisselerin yarısını istiyor," dedi Sakura kıkırdayarak. Elleri adamın çıplak göğsünden destek alıyordu ve alnını da onunkine yaslamıştı.
Sasuke gülümsedi, "Veririz, ne olacak," dedikten sonra üstünde oturan kadının belinden kavrayarak doğruldu. Oturur pozisyona geldiğinde Sakura bacaklarını beline dolaşmış ve kollarını boynuna çıkarmıştı.
Sasuke, çıplak boyun girişine usul öpücükler bırakırken, "Cidden, babamı nasıl ikna ettin?" diye sordu Sakura.
"Gerekirse soyadımdan ve diğer her şeyimden vazgeçeceğimi söyledim," dedi Sasuke öpücüklerini kesmeden.
"Ya gerçekten vazgeçmek zorunda kalsaydın?"
"O zaman vazgeçerdim," Dudaklarını boynundan çekip kafasını kaldırdı ve kadınla burun buruna geldi. Parmakları usulca çıplak belini okşuyor ve ona sarılıyordu. Sakura, odanın karanlığına rağmen gözlerini seçebiliyordu. Belinde dolanan uzun parmakların güzel hissi ile kucağında kıpırdanarak ona biraz daha yaklaştı. Bu olduğunda Sasuke, bu gece onlarca kez yaptıkları gibi, dudaklarını tekrar buluşturdu.
Dudaklarını öpmeyi bırakmadan kadını tuttu ve yavaşça sırt üstü yatağa yatırdı. Ardından üzerindeki yerini aldığı zaman dudaklarını çekti. Bu kez, yine defalarca öptüğü köprücük kemiğine yöneldi, "Benimle olduğun sürece seni mutlu edeceğim Sakura," Diye mırıldandı boğuk bir sesle, "Söz veriyorum."
Öpücükleri gittikçe aşağılara doğru indiğinde Sakura nefesinin kesildiğini bilmem kaçıncı kez hissetti.
***
"Neden hala bitmedi?" diye bıkkınlıkla sordu Sasuke. Kocaman ve her yanı dikiş makineleri ve kumaş parçalarıyla kaplı dağınık bir salondaydı. Salonun ortasındaki geniş koltukta oturuyor ve karşısındaki kabinde elbise deneyen kadının çıkmasını bekliyordu.
Kabinin içinde ona yardım eden hizmetçi, Sakura'nın sırrının arkasındaki bağcıkları sıktı. Sakura korsenin darlığı ile biraz kasılmıştı. "Bitti prenses," Hizmetçi onay verdiğinde kafasını kaldırıp boy aynasından kendine baktı. Yeşil gözleri kocaman olmuştu. "Evet," dedi hızlıca, "Elbisem kesinlikle bu olmalı."
Sasuke tekrar oflayarak ceketinin ön cebindeki cep saatini çıkarıp kontrol etti. Her neyin hazırlığıysa yarım saat sürmüştü. Kabinin açıldığını duyduğunda kafasını kaldırmadan, "Nihayet," diye mırıldandı.
Çatık kaşları, gördüğü manzara sayesinde anında gevşemiş ve sıkıca birbirine bastırdığı dudakları aralanmıştı. Vay canına. Evet, şu an gördüğü şeyi anlatabileceği başka kelimeler yoktu.
Saçlarıyla aynı tonda bir pembeye sahip elbise giyiyordu Sakura. Yerlerde sürülen eteğinin uçlarında beyaz püsküller vardı. Parlak kumaşın etek kısımlarında gözlerinin rengini taşıyan yeşil taşlar dikiliydi. Belini saran ince beyaz kuşak kalın fakat çok zarifti. Göğüs dekoltesi omuzlarına kadar uzuyordu ve elbisenin kolları dirseğine geliyor ve bol duruyordu. Sasuke onu baştan aşağı süzdükten sonra bakışları suratına çıktı. Dolgun dudağına sürdüğü pembe ruj o kadar çekici duruyordu onu hemen şimdi öpebilirdi. Hatta öpmekle kalmayıp ona feci şekilde yakışan elbiseyi üstünden sıyırır- Ama böyle şeyleri şimdi düşünmemeliydi. Daha sonra çokça zamanı olacaktı.
"Nasıl olmuş?" Sakura etrafında bir tur döndü. Yüzünde gülücükler açıyor ve halinden memnun olduğunu çokça belli ediyordu.
Sasuke ayağa kalkıp aheste adımlarla yanına gidene dek onu süzmeye devam etti. Yanına vardığında uzanıp kadının zarif ellerinden tuttu, "Nefes kesici görünüyorsün," dediğinde elini uzatıp yüzüne düğmesine izin verdiği bir saç tutamını kavradı, "Gördüğüm en harika şeysin."
Sakura'nın gülümsemesi genişledi, "Beğenmene sevindim, ben de çok beğendim. Senin takımında da aynı taşları kullansak diyorum? Papyonuna siyah taş takarız, evliliğimizin güçlü olması için."
"Tanrı beni sınamak için seni göndermiş olmalı," Sasuke hala onu süzüyor ve kendi kendine konuşuyordu, "Seni şu an tutup öpmemek nasıl mümkün olabilir ki?" Elleri yavaşça beline yerleşti, "Çok acımasız bir sınav," Dudaklarını ona yaklaştırıp gözünü yumduğu sırada konuşan hizmetçi yüzünden eylemi gerçekleşemedi.
"Nasıl buldunuz majesteleri?" diye sordu, "Diğer elbiseleri getirelim mi?"
Sakura bu duruma bozulduğunu belli etmemeye çalışarak gülümsedi, "Gerek yok," Onun aksine Sasuke belli etmekten çekinmiyordu, "Ne elbisesi ya? Anı görmüyor musun, bozmasana."
Hizmetçi kadın, onun sinirli bakışları altında ezilirken hemen oradan tüydü. Sakura, adamın çatılan kaşlarına ve hizmetçinin arkasından bakan sinirli bakışlarını gördüğünde gülümsedi ve eliyle çenesini kavrayıp kendine bakmasını sağladı, "Gergin gibisin."
Onun yüzüyle karşılaşınca bakışları anında yumuşayan Sasuke bir kedi gibi tekrar ona sokuldu ve burnunu sürttü, "Öyle miyim?" diye alçak sesle konuştuğunda Sakura'nın gözleri dudaklarına kaydı, "Gevşetebilirim," Elleriyle omuzlarını sıkmaya başladığında dudaklarını hafifçe onunkine bastırdı.
Sasuke anında alt dudağını dudakları arasına alırken omuzlarını sıkan parmaklar ile rahatlıyordu. Yavaş başlayan öpücükleri hunharca devam etmiş ve Sakura'nın geri çekilmesiyle bitmişti. Sürdüğü o pembe rujdan artık eser yoktu.
"Hala gergin hissediyorum," derken tekrar ona yanaştı Sasuke, "Bana yetmedi," Onu tekrar öpeceği sırada Sakura kıkırdayarak eliyle ağzını örttü ve onu engelledi, "Daha çok işimiz var biliyorsun. Gerginliğini sonra alsam daha iyi olacak."
Sasuke hoşnutsuzlukla dudak büktüğünde kadın onun elinden kavradı ve sıradaki duraklarına doğru yola çıktılar.
****
Şu sıralar bölüm yazmak bir kenara, uygulamaya bile giremiyorum. bu bölüm hazır da vardı o yüzden bir şekilde girip yayımladım. Kusura bakmayın :((
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love & Revenge | sasusaku
Fanfiction❀ Her an ölümü yaşayan kutsal bir ağaçtır Sakura. Böyle kötü bir efsaneyi taşıyan bu isimden nefret ederdi. [Sasusaku • 24/04/2021]