Bugün büyük gündü. En azından kral, Sakura ve Sasuke için öyleydi.
Lord Gaara bugün Annexia Sarayı'na geliyordu. Sakura ile ikisi birbirlerini ilk defa görecekti. Kralın emriyle sarayda büyük bir curcuna vardı. Hazırlıklar üç gün önce başlamıştı ve lordun geleceği gün nihayet her şey hazırdı.
Hazır olmayan kişiler de vardı elbette. Mesela Sakura. Odasının içinde bir oraya bir buraya dönüp duruyordu. Hizmetçiler onu süsleyip püslemişti. Saçlarını aşağıdan dağınık bir topuz yapıp çiçekli tokalar takmıştı. En kaliteli kumaştan olan gözleriyle uyumlu yeşil elbisesini giymiş ve uygun bir makyaj yapmıştı. Kesinlikle aynadaki görüntüsünü beğenmişti. Görünüşü hazır olsa da ruhen hazır değildi. Heyecandan ölecek gibi hissediyordu.
Odasına bir hizmetçi gelip lordun şehre giriş yaptığını haber etmişti. Bununla beraber Sakura'nın içindeki heyecan büyümüştü.
Babası, lordu karşılamak için askerleriyle beraber bahçenin önünde duruyordu. O da en az Sakura kadar heyecanlıydı.
Prenses son yarım saati de odasında bir o yana bir bu yana dolanarak geçiriyordu, "Babam onun yirmi bir yaşında olduğunu söylemişti. Yani orta yaşlı bir adam çıkarsa diye endişelenmeme gerek yok," Aynanın karşısında kendi kendine konuşuyordu, "Ayrıca oldukça iyi görünümlü ve nazik olduğunu da söylemişti. Ama ya bunları kabul etmen için söylediyse? Hayır hayır, babam bana yalan söylemez. Eminim ki lord, tıpkı onun anlattığı gibi biridir."
Fakat içini tekrar bir endişe kapladı, "Ya ondan koyu kırmızı bir aura sezersem?" Ona göre koyu kırmızı; kızgınlık, bencillik ve öfkeyi temsil ediyordu, "Eğer öyle olursa ben bittim demektir! Öfkeli ve fevri bir adamla nasıl anlaşacağım?"
Odasının kapısına vurulmasıyla irkilerek yerinde sıçradı, "Gir!" Odaya giren hizmetçi güler bir yüzle selam vererek, "Lord geldi majesteleri."
Sakura gözlerini pörtleterek yerinden kalktı ve cama koşarak perdesini açtı. İki elini de cama yaslamış dışarı bakıyordu. Odasının camı tam da bahçe kapısına doğruydu. Faytondan inen Lord Gaara'yı ve onu selamlamakta olan babasını görebiliyordu.
Demek lord buydu. Ona tepeden bakıyor olduğu için sadece kızıl saçlarını görebiliyordu. Ayrıca beyaz, şık bir takım elbise giydiğini. Açıkçası beklediğinden iyi görünüyordu.
"Tamam," dedi hizmetçisine, "Ben tek başıma geleceğim." Hizmetçi bunun üzerine odadan çıkarak onu yalnız bıraktı. Sakura, babası ve lordu bahçede bir yere oturana kadar izledi.
Camdan ayrılıp derin bir nefes aldı. Gerçi belini sıkan korse yüzünden derin nefes almak zordu. "Tamam, gitmeye hazırım."
***
"Lanet olsun, oraya asla gidemeyeceğim!"
Kral ve lord çardaklardan birine karşılıklı oturmuş içeceklerini yudumluyorlardı. Sakura ise avlunun duvarının arkasına saklanmış onları izliyordu. Buradan bakınca lordun yüzünü çok net görüyordu. Görünüşünü beğenmişti.
Ama bir türlü yanlarına gitmeye cesaret edemiyordu. Cesaretten de çok, sanki lord ile görüşürse anında evlenmek zorunda kalacak gibi bir his vardı içinde. Tırnaklarını yediğini fark ettiğinde hemen elini ağzından çekti.
Lorda bakarken düşüncelerini bilinçsizce sesli ifade etti, "Tanrım, babama sorun olmadığını söyledim ama onunla görüşmek istemiyorum."
Ansızın arkadan bir el belini kavradığında korkudan çığlığı basmak üzere ağzını açtı. Fakat ağzına bir elin kapanmasıyla çığlığı boğuk bir şekilde çıktı. "Sakin ol, benim." Kulağına fısıldayan sesle beraber bunun kim olduğunu anlamış ve kafasını çevirip ona bakmıştı. Sasuke'yi gördüğünde ağzını kapatan elini tutup indirdi, "Ne yapıyorsun? Yüreğime iniyordu!" diye fısıldadı hiddetle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love & Revenge | sasusaku
Fanfiction❀ Her an ölümü yaşayan kutsal bir ağaçtır Sakura. Böyle kötü bir efsaneyi taşıyan bu isimden nefret ederdi. [Sasusaku • 24/04/2021]