Genç adamın sesi şelalenin şırıltılarına karıştı; "Uchiha, otuz yılı aşkındır köle soyu olarak biliniyor. Babam, son Uchiha kölesiydi. Bu damga üzerimizden kalkmış olsa da halkın zihninden kalkmadı, yerleşmişti bir kere." Sakura ses çıkarmadan onu dinliyordu; "Annem beni doğurursa öleceğini biliyordu. Buna rağmen doğurmak istedi; abim ve babamın ısrarlarına rağmen. Neden İtachi de değil de beni doğururken öldü? Küçükken hep böyle düşünüyordum. Annemin ölümünden sonra her şey daha da kötüye gitmiş, İtachi öyle derdi. O ölmeden önce de durumumuz kötüymüş zaten. Babam, doyurulacak bir boğaz daha çıktı gözüyle bakıyordu bana. Yol ortası bir depoyu ev olarak kullanıyorduk. Para kazanmamız imkansızdı. Köle soyundan olduğu için kimse babama iş vermiyordu."
Sakura, Uchiha'nın bir köle soyu olduğunu bile yeni öğreniyordu. İşte şimdi geçen gün Sasuke'nin neyden bahsettiğini az çok anlıyordu. Ayrıca bir abisi olduğunu da yeni öğrenmişti.
"İtachi on iki yaşındaydı. Beraber kenar mahallelerde kapkaççılık yapardık. Daha doğrusu ben yapardım, İtachi bu tarz şeylere karşıydı. O genelde dilenmeyi veya ayak işleri yapmayı tercih ediyordu. Bir gün ben, kapkaççılık yapmak için yanlış adamları seçtim. Herifin tekinden elindeki torbayı kaptım. Kaçtım ama beni bir tenhada yakalamayı başardılar. Güzel bir dayaktan sonra beni çakıyla tehdit etmeye başladı. Korktum. İtachi beni bulduğunda bir posta da o dayak yedi," Dudaklarından bir kıkırtı döküldü, "Öğrendik ki bizi döven herifler kraliyettenmiş. O zaman aramızdaki statü farkı suratıma çarptı. Güçlünün zayıfı ezdiği bir dünyaydık ve ben zayıf olandım. İşte hırsım bu noktada başladı."
Boğazına oturan yumruyu yok etmek adına yutkundu Sakura. Dışarıdan her zaman sarsılmaz bir adamdı Sasuke. Yüzündeki kibirli sırıtışın arkasında acı ve hırs içinde kıvranan biri olduğunu asla tahmin edemezdi.
"O gün, sekiz yaşımda, güçlü olan taraf olmak istediğimi fark ettim. On altımda orduya çırak olarak girdim. Kendimi her gün geliştirmeye ve kademe atlamaya adadım. Bu noktaya gelene kadar her soyluya kin besledim. Bize böyle yukarıdan baktıkları için. Doğdukları andan itibaren şanslı oldukları için onlardan nefret ettim. Neden bende doğduğum zaman gözlerimi bir sarayda veya malikanede açmadım, diye düşünerek kendimi gazladım. Bu noktaya gelene kadar içimde hep bu hisler büyümüştü," Kafasını çevirip koca gözlerle ona bakan kadınla göz göze geldi, "Senin öyle biri olmadığını biliyorum, bunlarla bir alakan olmadığını da. Sadece... o söylediğin cümle bugüne kadar soyluların beni aşağılamak için kullandığı bir cümleydi. O yüzden elimde olmadan öfkemi senden çıkardım. O sözlerin seninle bir ilgisi yoktu, özür dilerim."
Koyu gözlerindeki samimiyet kendini buradayım dercesine belli ediyordu. Sakura'nın bundan sonra artık kızgın kalması imkansızdı. Kindar biri de değildi zaten. Elini uzatıp yavaşça adamın yanağına yasladı, "Önemli değil." Dokunuşuyla beraber Sasuke irkilince güldü, "Bazen küstah olmayabiliyormuşsun?"
Güldüğü zaman dudaklarının aldığı şekli tekrar görmesiyle Sasuke'nin göz bebekleri irileşti. Güzel. Tek düşündüğü buydu; güzel. Elini kaldırıp onun yanağına koyduğu elinin üzerine koydu. Elini tuttuğu zaman kadın şaşırmıştı. Parmaklarını birbirine kenetleyip suratını onunkine yaklaştırdığındaysa daha da şaşırmıştı, "Evet, her zaman küstah olmayabiliyorum." Gözleri kadının aralanmış dudaklarına indi, "Ama şimdi cüretkar olabilirim."
Sakura, sıcak nefesini dudaklarının üzerinde hissettiğine irkildi. Birazdan dudaklarının üzerinde hissettiği nefes değil, onun dudakları olacaktı. Sasuke onu öpmek için uzandığında durumun farkına varıp bir elini göğsüne yaslayarak onu durdurdu.
Dudaklarına kapanmasına ramak kaldığında yaptığı bu hareketle Sasuke amacına ulaşamadı. Fakat geri de çekilmedi. "Yine kafana eseni yapıyorsun," dedi Sakura dudaklarını ona değdirmemeye çalışarak. Fakat nefesi çarpınca Sasuke onu daha da öpmek istemişti, "Sen de öyle yap o zaman."
Parmakları arasındaki elini daha da sıkarak dudaklarını onunkilere örttü. Basit ve kısa bir öpücük bırakıp geri çekildiğinde kadının yüzüne baktı. Sakura da gözlerini aynı anda açınca gözleri tekrar kesişti. Bu olduğunda Sasuke uzanıp tekrar öptü, daha uzun. Sakura'nın dudaklarını aralamasıyla öpüşü hareket kazandı ve alt dudağını dudakları arasına aldı. Bir eli kadının belini kavradığında artık nazik değildi. Sakura'nın diğer eli de onun yanağına gittiğinde artık öpücükleri oldukça şehvetliydi.
Sasuke üstüne geldikçe Sakura geri gittiği için poposu oturduğu kayanın dışına çıkmıştı ve neredeyse düşecekti. Sasuke o düşmeden önce elini sırtına koyarak bunu engellemişti. Eş zamanlı olarak Sakura'nın kolları da onun boynuna dolanmıştı. Sasuke, kalçalarından tutup onu kucağına aldığında Sakura kendini bir anda geri çekti.
Kızarmış dudaklarıyla nefes nefese yüzüne bakıyordu. "Sorun ne?" diye sordu Sasuke. Bu kadarı onu doyurmamıştı. Arzudan kısılan gözleriyle onun yeşillerine bakıp neden durduğunu anlamaya çalıştı.
Sakura bir hareketle kucağından kalktı, "Durmalıyız." demiş ve telaş içinde saçlarını düzeltmeye koyulmuştu. Sasuke devamı gelmeyen öpücüğün hayal kırıklığıyla ayağa kalktı, "Neden?"
"Neden mi?" Sakura telaşa kapılmıştı, "Çünkü bunu yapmamalıyız da ondan. Daha öncede söylemiştim, sen bunları yapacağım türden biri değilsin. Eğer devam edersek sonrasında istenmedik durumlar olacak."
Eğer o böyle diyorsa elden bir şey gelmezdi. Sasuke için durum kötüydü. Onun dudaklarının tadına baktıktan sonra bağımlısı olmadan nasıl yerinde durabilirdi? Sakura gitmek istediğini söylediğinde onu faytona bindirdi. Hala Uzumaki Malikanesi'ne gidip gitmemek istediğini sordu. Sakura saraya dönmek istediğini söyleyince faytonu o yola sürdü.
Sürerken aklı bir karış havadaydı. O kadar dalgındı ki dizginlerin kontrolünü ara ara kaybediyordu. Sakura ilk baş sadece tahta geçmek için kullanacağı bir araçtı onun için. Hala öyle olmalıydı. Onunla taht için evlenmek zorunda olduğunu biliyordu. Ama sadece bu kadar, ötesi yoktu. Fakat oturup saatlerce onun gülümsemesini izlemek istediğini fark ettiğinden beri bu amacından şüphe duymaya başlamıştı.
Ya da gereksiz kuruntu yapıyordu.
***
Kral elindeki kadehten bir yudum alıp masaya bıraktı. Uşağıyla karşılıklı oturuyorlardı. Hayır, kral oturuyordu, uşak ise karşısında ayaktaydı. Oturmayı kabul etmemişti.
"Yarın gideceğiz."
Kralın dediğiyle uşak seviyeli bir tonla, "Nereye majesteleri?" diye sordu. Orta yaşlı adam kaşlarını kaldırarak, "Haberin yok mu?" diye sorduğunda uşak başını iki yana salladı.
"Kum Şehrine," diye yanıtladı, "Genç Lord ile konuşmaya bir yerden başlamak lazım. Ondan bu iş için onay aldığımda durumdan Sakura'ya da bahsedeceğim." Uşak onu başıyla onayladığında içkisinden bir yudum daha aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love & Revenge | sasusaku
Fiksi Penggemar❀ Her an ölümü yaşayan kutsal bir ağaçtır Sakura. Böyle kötü bir efsaneyi taşıyan bu isimden nefret ederdi. [Sasusaku • 24/04/2021]